5

1.4K 139 34
                                    

Tatilim bittiği için yorucu günler beni bekliyordu. Mesleğimi tam elime alana kadar götüm çıkmıştı, aldıktan sonra çıkmaya da devam ediyordu. Hastanede saat sabah 6'dan akşam 7'ye kadar kalıyordum. Felix'in ise her zaman orada kalma gibi bir zorunluluğu yoktu çünkü kliniği kendisinindi. Sabah 8 de kliniğe gidip çoğunlukla akşam 6 ile 10 arasında geliyordu. Kliniğine numarasını astığı için gece kendisini arayabilirlerdi.

Aslında neden bu mesleği seçtiğimi tam olarak bilmiyorum. Dedektif de olabilirdim. Belki de kana olan tutkumdan veya insanların zayıf yönlerini bilmek istediğimdendir. Ama onu farklı yollardan da yapabilirdim, bilmiyorum.

Masanın üzerinde ki iş telefonumun çalmasıyla yerimde diklenip hızla aramayı açtım. "Hasta geliyor ameliyat için hazırlanın." Onaylayıp yerimden kalkarak odadan çıktım ve ameliyathaneye ilerlerken yanıma gelen bir diğer doktorun dinlemeye başladım.

"Apandisit patlaması var. Hasta 26 yaşında ve erkek. Yoğun ağrı üzerine ambulansı aramışlar." Başımı sallayıp onunla birlikte el yıkama bölgesine gidip hazırlığıklarımı yapmaya başladım. Önlük, eldiven, bone ve maske tamamlanınca hızla ameliyathaneye girdim.

Hızla ameliyata giriştik. Buna acil muayene yapmazsak ölümcül sonuçlar doğurabilirdi. Göğüs ve yukarısı örtü sebebiyle gözükmüyordu. Ameliyatı meslek taşlarım ile bitirince derin nefes alıp verdim. Günün 4.ameliyatını yapıyordum ve oldukça yorulmuştum. Örtü alınınca gördüğüm bedenle kaşlarım havalandı. Ameliyatını yaptığım kişi Minho'ydu.

Minho sedyeyle çıkarılınca bizde ameliyathane'den çıkıp üstümüzdekileri çıkardık ve ellerimizi tekrar yıkadıktan sonra odama gidip önlüğümü giydim. Minho'nun uyanmasına bir saat gibi bir süre vardı. Uyandığı zaman kontrolüne gidecektim. Hastaya ait bilgileri aldıktan sonra Minho'nun kaldığı odaya gitmek için odadan çıktım. Bir üst katta kalıyordu.

Asansör yerine merdivenleri çıkıp kata geldiğimde odaların yönlerini gösteren tabloya baktım. Koridordan sağa dönecektim. Sağa dönünce sandalyelere oturmuş üçlüyü görüp adımlarımı hızlandırdım. Beni ilk fark eden Chan olmuştu, daha sonra Changbin ve Hyunjin fark etmişti. Ayağa kalktıklarında başım ile selam verdim ve oda numarasına baktım. 329.

"Merhaba. Minho'nun burada olduğunu öğrenip mi buraya geldin?" Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Ameliyatını ben yaptım ve göz geçireyim dedim. Bir saate yakın uyanır."

"Minho bunları duyduğunda kalp krizi geçirecek." Gülüp gözdevirdim. "Aman birşey olmaz ona. Diğer ikili nerede?"

"Jeongin'in okulu var, Seungmin ise işte."

Başımı onaylar biçimde sallayıp kaşlarımı çattım. "Sizin işiniz yok mu?"

"Minho ile çalışıyoruz biz." Şuan Minho'nun mesleğini hiç sormadığım aklıma geldi.

"Ne işi?"

"Tekstil fabrikasında çalışıyoruz. Minho oranın sahibi." Ağzım açık kalmıştı. Zengin çocuk Minho. Acaba fabrikayı kendi mi açtı, yoksa babasından falan mı kaldı? Daha sonra sormayı aklıma kazıyıp başımı salladım. Görüşürüz diyerek yanlarından ayrıldım. İlk hemşire ilgilenecekti zaten. Neden hemen koşmuştum ki?

Hemşirelerin yanına gidip gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. "329 numarada ki Lee Minho ile ilgilenecek olan?" dedim. Sarışın saçlı kız elini kaldırdığında başımı sallayıp elimde ki hasta bilgileri olan kağıt taklmış sert dosyayı masaya koydum. "Uyandığı zaman kontrol edeceğim. Sen odadan çıktığında bana haber verebilirmisin?"

Onayladığında gülümseyip teşekkür ettikten sonra kendi odama ilerledim. Hemşire hanım gelene kadar dinlenebilirdim. Sandalyeme oturup geriye yaslandıktan sonra gözlerimi kapattım.

Minho'nun ameliyatını yaptığım için mutlu muydum? Heyecanlı mıydım? Belki de ona yeteneğimi göstereceğim için heyecanlanmıştım. Minho ile zaten en son dün konuşmuştuk. Ona başta neden kendini tanıtmadığını sorduğumda sosyal medyada böyle şey ile karşılaştığını denemek istediğini söylemişti. Deli.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama bir süre sonra kapım çalınmış hemşire hanım Minho'nun uyandığını söylemişti. Şimdi ise hızlı adımlarla odasına gidiyordum. Kapının önüne geldiğimde üçlüye selam vermiş, ardından maske ve eldiven takarak odaya girmiştim. Maske kendimi saklamak istediğimden değildi, Minho'nun sağlığı içindi.

Minho yorgun gözlerini bana çevirince gülümsedim. "Merhaba Lee know." Sesimi duyunca yorgun gözleri kocaman açılmış, kalkmaya çalışmıştı. "Yat kalkma." dediğimi dinleyice tekerlekli masada ki bilgilere göz gezdirdim. Gayet iyiydi.

"Kendini nasıl hissediyorsun. Ağrın falan var mı?" Ateşini ölçmek için yan tarafta ki cihaza uzandığım sırada cevaplamıştı. "Kendimi biraz sersem hissediyorum ve ağrım yok. Kalbimi saymazsak." Göz devirip cihazı Minho'nun anlına tuttum. Ateşi de gayet normaldi. Cihazı yerine koyup Minho'ya döndüm tekrardan.

"Kalbin için şuanlık birşey yapamam. Ama eğer istersen kalp ağrısını geçirmek için onu senin için durdurabilirim."

"Bir doktora göre çok korkunçlu bir cümleydi bu." Şirinliğine kıkırdayıp dış kapıya doğru ilerledim. "Fazla hareket etmemeye çalış tamam mı? Ve amelşyatını ben yaptım." Başıyla şirince onaylayınca odadan çıktım.

"Ne zaman taburcu olur biliyor musun?" Başımı iki yana salladım.

"En az 1 gün daha kalacak. Ne zaman taburcu olacağı durumuna göre değişir."

Başlarını sallayınca ekledim. "Ve kalp krizi geçirmedi." Güldüklerinde görüşürüz diyerek yanlarından ayrıldım.



Acccccaayip sıkıcı oldu

Aslında bu bölümü neden yazdım bilmiyorum

𝙈𝙞𝙙𝙙𝙡𝙚 𝙤𝙛 𝙩𝙝𝙚 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 | MINSUNG |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin