"Minho?" diye sorarcasına konuştu Felix. Başımı salladım.
"Onu istiyorum." dedim Felix'in parmaklarıyla oynamaya devam edip Minho'ya bakarken. Göz göze gelmiştik. "İstemiyorum da. Aklımı karıştırıyor." Felix hepten bana dönünce başımı kaldırmak zorunda kalmıştım. İlk üç parmağıyla çenemi tutup kendine çekti. Hiç itiraz etmeden ona ilerledim. Dudaklarımızı birleştirdiğinde gözlerimi kapattım.
Neden öpüşüyorduk hiçbir fikrim yoktu ama hoşuma gitmiş, beni rahatlatmıştı. Ayak sesleri duymamla, açılan balkonumdan gelen rüzgar ile balkona girdiklerini anlamıştım. Dudaklarımızı yavaşça ayırıp gülümsedi. "Gerçekten de daha iyi misin?" Başımı onaylar biçimde salladım.
"Hadi sen yatmaya git. Ben senin için izin alırım." Hiç itiraz edemezdim. Gülümseyerek odama ilerledim. Kendimi yatağıma attıktan kuşa süre sonra uykuya daldım.
Yazarın ağzından
Felix Jisung'un arkasından bakıp iç çekti. Onu böyle görmeye dayanamıyordu. Dudaklarını birbirine bastırıp balkonda ki ikilinin yanına gitti. Minho kollarını balkonun merkezine koymuş, dışarıyı seyrediyordu.
"Uyumaya gitti. Zaten hemen uykuya dalar o." Balkonun kapısını kapattıktan sonra sandalyeye oturdu ve montunun cebinden sigara paketini çıkardı. Minho cevap vermeden aynı şekilde duruyordu. Chan ise Felix'i izliyordu. Felix sigarayı dudaklarının arasına koyup ucunu ateşledi. Dumandan dolayıp sulanmış gözlerini kırğıştırıp oturduğu sanlayede geriye yaslandı.
"Ondan uzak dur." Minho kaşlarını çatıp Felix'e döndü. Chan ise heran birşey olabilir inancıyla tetikte bekliyordu. Felix gözlerini kendisine bakan bedene çevirip dumanı içine çekti. "Kendi kararlarıma verebilirim."
"Ona iyi gelmiyorsun. " dedi Felix. Konuşurken dumanlar ağzından uçup gitmişti. "O da kendi karsrlarını verebilecek yaşta. Sen buna karar veremezsin."
Felix yandan sırıtıp Minho ya doğru eğildi. Sigarası dudaklarının arasındayken cevapladı: "Verebilirim. Çünkü ben senin gibi onun 'hiçbir şeyi' değilim. Anlıyor musun?" Minho yumruklarını sıkıp derin nefes aldı. Felix'in nasıl birşey olduğunu fark etmeye başlamıştı.
"Ben Han'ın iyiliğini düşünüyorum." Parmağını Minho ya doğrultup devam etti. "Ve senin."
"Yangına körükle gidiyorsun. " dedi Chan Felix'e kaşlarını çatık bakarken. Felix omuz silip geriye yaslandı. Sigarasını içemeye devam etti.
"Sen Han'ın daha neler yapabileceğini bilmiyorsun. İkinizi birden buradan atmaktan bile hiç çekinmez. Ama onun kırılgan bir çocuk tarafı var." Sigarasını Jisung'un kızacağını bildiği halde masada söndürdü. "Öyle birşey yapar ki olaya kaza süsü verir. Sanırım sana anlattı herşeyi" dedi Felix gözlerini Minho ya çevirirken.
"Anlattı."
Chan konuyu bilmese de birşey demedi. "Ben sana Han'ın kaç kişi öldürdüğünü söyleyeyim mi? Kendisi 5 kişi olarak söylüyor çünkü." Biraz düşünüp devam etti. "Çünküsünü bilmiyorum. Yada kaç kişi olduğunu boş verin." dedi Felix elini sallarken. Minho sinirlense de birşey demeden Cihan'a baktı. Sanki gitmek istiyormuş gibi. "En önemli öldürdüğü kişi kendisi. Hayatı boka sarsa da o hep yakınlarını düşündü." Neyse diyerek tekrar el salladı ayağa kalkarken.
"Sizi yolcu ettikten sonra sincabımın yanına geçip yatarım bende." Balkonun kapısını açıp salona geçiş yaptı. Yerde gördüğü bıçağa ilerleyip eline aldı ve çevirdi. Başını kaldırıp Minho ya baktı. "Kıyafetlerini getireyim bekle." Dinlemeden sessiz adımlarla Han'ın odasına girdi ve seçtiği kıyafetleri alıp odadan çıktı. Minho nun yanına gidip elindekileri kucağına bıraktı.
"Bir daha sarhoş olursan başka yol kullan." Minho birşey demeden asansöre binince Felix Chan'a döndü. "Arkadaşına göz kulak ol. İçinden kalkışamayacağı işlere de bulaşmasın. Ve." diyerek Chan'a bir adım attı. Parmağını göğsüne vurup gülümsedi. "Bu anlattıklarımı başka birinden duyarsam, işe ben girerim. Hadi görüşürüz." Chan ne olduğunu anlamayarak kapanan kapıya baktı.
Az önce ayak üstü tehdit edilmişti. Hızla asansöre binip 1 e bastı. Kapılar kapanırken Minho'ya baktı. Minho elleriyle yüzünü sıvazlayıp Chan'a döndü.
"Ne yapacağım? Ona yaklaştım derken olan olana. Gerçekten de birbirimizi tanımıyoruz. Kim bilir daha neler var." Chan arkadaşını tutup kendine çekti ve sarıldı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Hayatında hiç böyle birşeyle karçılaşmamıştı.
Normal birşey de değildi ki çıkarımlarda bulunsun. Adam katildi ve belki de Felix olmasaydı Minho'yu öldürecekti.
"Birşey demek için kendini zorlamana gerek yok." dedi Minho arkadaşından ayrılırken. Chan gülüp açılan kapıdan geçip indi asansörden. Arkadaşı kendisini iyi tanıyordu.
Bu bölüm geçiş bölümü gibi birşey
Uykum geldiği için diğer bölümleri yarın yazarımFic için bekleyenlerden özür diliyorum
BB
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙈𝙞𝙙𝙙𝙡𝙚 𝙤𝙛 𝙩𝙝𝙚 𝙣𝙞𝙜𝙝𝙩 | MINSUNG |
Fanfictionhanjiji: Kimsin sen? Felix? youknow: Hayır Felix değilim hanjiji: Pekala Kimsin? youknow: Seni beğenen ve altına almak isteyen birisi ♡'・ᴗ・'♡ hanjiji: Dedecim başka birisi mi yoktu?