"Derslerin nasıl?" İrkilerek babama döndüm. Tabletinden ağır ağır başını kaldırdı ve ruhsuzca bana baktı, yutkundum.
"İyi" dedim kuru bir sesle ve hemen bakışlarımı arabanın camından dışarı yönelttim. Buydu işte, ona göre nasıl olduğum ya da ne durumda olduğum önemli değildi, notlarım iyi olsun ve diğerlerinden daha üstün olayım yeterdi...
"Başka şeylerle ilgilenmiyorsun-" demesiyle hızla ona döndüm, benimki gibi olan mavi gözlerini daha soğuk bir şekilde yeniden gözlerimle buluşturdu ve cümlesini tamamladı "Değil mi güzel kızım?" Ellerim hafiften titrerken, Ömer'i duymamış olması için içimden binlerce kez dua ediyordum.
Dışarıdan bir şeyler anlaşılmasın diye yüzümü sabit bir şekilde tuttum, ve ellerimdeki titremeyi farketmesin diye deri eldivenleri daha da sıktım.
"Hayır babacığım" dedim baba kelimesine özellikle vurgu yaparak. Alayla tek dudağı havaya kalktı ,onun böyle gülmesiyle sinirden titremesinin şiddetini arttıran, tırnak izleri ve çiziklerde dolu elime kısa bir bakış atıp, tabletine tekrardan döndü.
Onun varlığını yanımda istemediğimi bildiği için şu an o beni okula bırakıyor, bu muhabbete tahammülüm olmadığını bildiği halde benimle konuşuyordu. Dişlerimi sıktım.
İnsan babasına tahammül edemez olur muydu hiç? Ben oluyordum...
Bir an önce arabadan inmek için can atarken, sonunda okula gelmiştik, omzumdaki çantamı düzelttim ve kapımı aceleyle açıp kendimi dışarı atabilmek için kulba asıldım. Fakat o kolumdan nazikçe tutmuş ve hırsla ona dönmemi sağlamıştı.
Boynumdan kayan fularımı düzeltti ve tekrar gözlerime aynı soğuklukla baktı "Boynun açılmasın ve ellerine eldivenleri geçirmeyi unutma güzelim" dedi, göz kırptıktan sonra iğrenç bir şeye dokunmuş gibi ellerini ıslak mendille titizlikle temizledi.
Boğazıma oturan yumruyla çabucak arabadan indim ve göz pınarlarıma oturan yaşları geri gönderebilmek için çenemi daha çok sıktım. Çenem alışık olduğum gibi sızlarken, elime eldivenleri sinirle geçirip okula girdim.
Dayanamıyordum artık, fakat az kalmıştı, bu dönem bitecekti ve ben huzura kavuşacaktım, çok az kalmıştı...
Omuzlarını dikleştirdim, herkes bana bakıyor fısıldaşıyor, yüzüme karşı nefretlerini kusuyordu, gülümsedim.
Sağlam adımlarla içeri girecekken birisi hızla bileğimi kavradı ve ben daha ne olduğunu anlamadan kendine çevirip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Şaşkınca bakışlarımı kaldırıp onun sırıtan suratına baktım, içimde yeşeren korku filizleriyle elimi kaldırdığım gibi hızla yüzüne sert bir şekilde geçirdim.
Kafası şokla yan tarafa doğru eğilirken, yaşıyor olduğu hayal kırıklığını tahmin edebiliyordum. Derince yutkundum ve az sonra diyeceklerim için kendimden yeniden nefret ettim.
"Seni bunu tekrarlaman için uyardım, gerçekten dünkü gibi yeniden karşılık vereceğimi falan mı sanıyordun? Yeni bir tattan aldığım kısa süreli bir zevktin benim için, hâlâ kavrayamadın mı bunu?" Diye sesimin dozunu arttırabildiğim kadar arttırıp bağırdım.
Kasılan çenesiyle gözlerini gözlerime çevirdi, sanki bana "Sen bu değilsin" dermişcesine bakıyordu. Bir anlık affallarken hızlıca kendimi toparladım ve gözlerimle yıkılmaz duvarlarımın ardından alayla ona baktım.
Etrafımdaki kalabalıktan yükselen benim için olan bir sürü küfürü işitiyordum, her bir kelimeleri, ellerimle kulaklarımı tıkayıp, köşeye sinerek, sen bu değilsin dedirtecek türdendi ama katlanmak zorundaydım.
"Diğerleri gibisin, umut dolu o bakışların, yazık... Acıyorum sana biliyor musun, seni sevebileceğimi kısa bi an da olsa düşündürttüm, üzgünüm Ömerciğim, acı gerçekler işte, ne yaparsın?" Dedim ve onun paramparça olan kalbini, burkulan yüreğimle ifadesizce izledim.
Şu an saçlarıma asılmak, saatlerce kollarıma geçirdiğim tırnaklarımla öylece durmak istiyordum.
Şu an boynuma tırnaklarımı saplayıp, acımasızca çizmek istiyordum.
Şu an deli gibi ona sarılıp sığınmak istiyordum...
"Arya" dedi yutkunarak, hâlâ bana bunları kondurmuyor, konduramıyor, içindeki, beni kötülemeye çalışan benliğiyle savaşıyordu.
Dışarıdan buz gibi bakışlarım, içeriden ise üstüne köz dökülmüşcesine acıyan yüreğimle ona bakarken, bir kız öfkeyle beni ittirdi. Bir kaç adım sendeleyip, gözlerimi lisenin başından beri Ömer'i seven ufak tefek kıza diktim, yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş, sevdiği adamın bu haline üzüldüğü 300 kilometre öteden belli olan bir şekilde gerilmişti.
"Pisliksin kızım, sen seni sevenleri sevemezsin" dedi ve tekrardan ittirdi beni, hiç bir şey yapmadım "Sen daha önce hiç sevilmemişken, sevmeyi bilmezken, asıl başkaları seni severek aptallık yapıyor" diye hırsla bağırdı ve yeniden ittirdi.
İşte o son dediğinden sonra hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim. Küçük bir çocuk gibi yorganın altına sığınmayı, birisinin beni kolları arasına alarak sıkı sıkı sarmasını istedim.
Fakat yapmadım, boğazımdaki yumruyu yok etmek isteyerek yutkundum ve yüzüme binbir çabayla yerleştirdiğim sırıtmayla "Öyle" diye mırıldandım.
...
Bölümleri daha özenle yazmak istiyorum, muhtemelen final yaptıktan sonra düzenlemeye alırım..
20. Bölümde final yapmak istiyorum, siz ne düşünüyorsunuz?
Bu arada nasılsınız bakalım?
Daha erken atacağım bölümlerde, çabucak görüşmek dileğiyle, hepinizi kocaman öptüm ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENCİLSİN / Texting
ChickLit0536***: Tiksindiricisin! 0536***: Senden nefret ediyorum! 0536***: Senin ne kadar aşağılık olduğunu, asla unutturmayacağım sana! Her gün anlıyor musun, her gün bencil olduğunu o egonla dolmuş kafanın içine sokacağım! 0536***: BENCİLSİN! Arya çe...