¬ Lütfen hayalet okuyucu olmayın
¬ Keyifli okumalar ✨
Jungkook'un abisi ve annesine ayıp ettiğimin farkındaydım şimdi de yüzsüz gibi Juwon hyungla kahvaltı yapmaya gidiyordum ama sonuç olarak keyfimden terk etmemiştim orayı oğulları diğer tarafta rahat durmayıp beni görmeye gelmişti.
Annesi evde değildir diye umut ederken kapıyı çaldım.
Bu eve en son Jungkook'la birlikte gelmiştim hatırlar daha dün gibiydi. Gidişinin üstünden bir yıl geçtiğine kim inanırdı ki.
Juwon hyung kapıyı her zaman ki samimi gülüşüyle açtı çok güzel gülümsüyordu ama kısa sürede onunda gülüşü sönmüştü. Jungkook'un gidişi en çok onu etkilemişti, babasız kalmışken şimdi kardeşini kaybetmişti.
Hem annesini teselli ediyor hem de babasından kalan şirketler ile uğraşıyordu ama asla şikayet etmiyor sürekli çalışıyordu.
"Hoşgeldin Jimin"
Gülümsedim. "Hoşbuldum hyung"
"Hadi kapıda kalma geçsene içeri."
Ayakkabılarımı çıkartıp Juwon hyungun benim için hazırladığı peluş terlikleri giydim, minik adımlarla peşinden ilerlerken havaların soğuk olduğunu kendime dikkat etmem gerektiğini, ayaklarımı sıcak tutmam gerektiğini söylüyordu sadece tamam hyung diyip başımı sallıyordum.
"Hemen kahvaltı masasına geçelim sen yeri biliyorsun geç ben de hemen geleceğim. "
Başımı salladım "Tamam hyung"
Mutfağa geçip masadan bir sandalye çekerek oturmuştum. Anılarım kafamda bir bir canlanırken kendimi nasıl hissettiğimi çözemiyordum. Huzurluydum ama huzursuzdum. Mutluydum ama mutsuzdum. İçimdeki karmaşıklığı çözmek çok zordu.
Juwon hyung gülümseyerek içeriye girdiğinde ben ds gülümsemiştim. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
"Ee nasılsın Jimin?"
"İyiyim sen nasılsın hyung?"
"Bırak beni şimdi geçen gün hastahaneye kaldırılmışsın haberim olduğunda annemle ilgileniyordum gelemedim kusuruma bakma çok geçmiş olsun."
"Ahh teşekkür ederim önemli bir şey değil asıl siz benim kusuruma bakmayın öyle bir günde sizi yalnız bıraktım."
"Sağlığın daha önemli takılma bu kadar annemde çok üzüldü geçmiş olsun dileklerini iletmemi istedi."
"Çok teşekkür ederim"
"Jimin aslında seninle konuşmak istediğim başka bir şey var. Jungkook'u gördüğünü söylemişsin peki emin misin?"
İşte bunu beklemiyordum duymamış olduğunu umuyordum ona anlatmalımıydım bilmiyordum.
"Şey hyung.. Evet o gün orada gördüm."
"Nasıl?"
"Bak hyung alkollü değildim ya da şaka yapmıyorum böyle bir şeyin şakasını yapmam zaten. Kimse bana inanmıyor ama eminim gördüğüm kişi Jungkook'du."
"Nasıl bu kadar emin olabilirsin benzetmiş olamaz mısın?"
"Hayır bu mümkün değil onunla göz göze geldim bana tıpkı Jungkook gibi bakıyordu."
Kendimi inandırmaya çalışmaktan çok yorulmuştum Jungkook'un bana olan bakışlarını düşünmek gözlerimin sulanmasını, sesimin çatlamasını sağlamıştı.
"Jimin ben ne diyeceğimi bilmiyorum.."
Artık göz yaşlarımı tutamıyordum.
"Hyung lütfen bana inandığını söyle!"
Kafayı yemiştim birinin bana inandığını duymak istiyordum sesim istem dışı yüksek çıkarken Juwon hyung bunu beklemiyordum der gibi bakıyordu.
"Özür dilerim ben çok üzgünüm.."
Juwon hyung yanıma gelip elimden tutarak beni oturma odasına götürürken, ben sürekli üzgün olduğumu söylüyordum.
Benimle birlikte koltuğa oturduğunda yüzünü bana döndü bir eliyle elimi tutarken diğeriyle göz yaşlarımı sildi.
"Hyung gerçekten gördüm o yaşıyor."
Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra birkaç saniye gözlerini kapatıp açtı ve tekrar gözlerime baktı.
"Tamam sakin ol Jimin.. Ben sana inanıyorum."
Gözlerim parlarken gülümsemeye çalıştım.
"Gerçekten mi?"
Gülümsedi "Gerçekten. Sen gördüm diyorsan görmüşsündür."
"Teşekkür ederim hyung."
Kollarımı yavaşça boynuna doladığımda Juwon hyung da belime sarıldı kendimi uzun süre sonra iyi hissediyordum.
¬ Vote vermeyi unutmayın ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1:23 | Jikook Au
Fanfiction- Tamamlandı - Yıllardır karşılıksız aşkını içinde yaşayan Jimin, bir gün Jungkook'un öleceğini bilemezdi.