¬ Lütfen hayalet okuyucu olmayın
¬ Keyifli okumalar ✨
Kalbim korkak ritimlerle atıyordu. Buraya kadar nasıl geldiğimi bilmiyordum. Hoseok hyung arabayı durdurduğunda başımı camdan kaldırıp yutkunarak kapıyı açtım ve indim. Yine bir bilinmezliğin içerisindeydim. Onu gördüğümde ne yapmalıydım, nasıl davranmalıydım bilmiyordum.
Hoseok hyung zile basarken derin bir nefes aldım. Biraz bekledikten sonra kapı açılmıştı, Yoongi hyung bizi görünce gülümsedi gözleri kıpkırmızıydı. Sakin kalmaya çalışarak içeriye girmiştim ama Jungkook salonda değildi. Gözümü odada gezdirirken onun sesiyle duraksamıştım.
"Jimin?"
Gözlerim anında dolarken hiç düşünmeden ona dönüp hızla kollarımı boynuna doladım. Eğer düşünseydim yapamayabilirdim sonrasındaysa pişman olurdum. Burnuma dolan kokusunun ve kaybetme korkusunun da etkisiyle ağlamaya başlamıştım. Jungkook saçlarımı okşuyor sakinleşmem için bir şeyler mırıldanıyordu.
Bizi ayırmadan yürütüp koltuğa oturmamızı sağladı. Sarılmamızı kessem de ondan ayrılmadan başımı göğüsüne yasladım bacaklarımı bacaklarının üzerinden geçirmiş boynunda soluklanıyordum. İşte o an ihtiyacım olan tek şeyin bu olduğunu anlamıştım. Sakinleştikten sonra başımı yavaşça kaldırıp Jungkook'a baktım.
Hafifçe gülümseyip alnıma bir öpücük bıraktığında gülümsüyordum. Gözlerimi odanın içerisinde gezdirdiğimde hyungların burada olmadığını fark ettim.
"Havanın çok güzel olduğunu söylediler arka bahçede olacaklarmış."
Konuşmadan merak ettiklerimi anlamasına istemsiz gülümsemiştim. Gerçi eskidende hep böyleydi bu. Ben onu anlıyordum, o beni anlıyordu. Bacaklarımı kendime çekip Jungkook'dan biraz uzaklaştım.
"Jejoon biliyormuş nerede olduğunu."
"Evet söylemiştim."
"Ve bize söylemedi. Ona çok sinirliyim. O kadar çok korktum ki tahmin edemezsin Jungkook."
"Tahmin edebiliyorum Min. Juwon seni kaçırdığında ben de aynı şeyleri hissetmiştim."
Gözlerim anında gözlerini bulurken ağızım şaşkınlıkla hafif aralanmıştı.
"Hem Jejoon'a kızma bir bildiği vardır."
"Bize ders vermek istemiş. Eğer kaybetme korkusunu tekrar yaşarsak seni affedermişiz."
"Peki yanıldı mı?"
Sorduğu soruya cevap bulmak biraz zorlamıştı beni. Ama Jejoon haklıydı. Artık hiçbir şey umrumda değildi. Tek istediğim Jungkook'un yanımızda olmasıydı. Kafamı iki yana sallayarak yanıt verdim.
"Bu beni affettiğin anlamına mı geliyor."
"Bilmiyorum Jungkook sadece senden uzak kalmak istemiyorum."
Kafasını olumlu anlamda sallayarak onaylamıştı. Beni omuzumdan hafifçe geriye ittiğinde koltuğa uzanmıştım. Ne olduğuna anlam veremezken Jungkook göğüsüme doğru uzandı.
"İlacın etkisi hala sürüyor ve çok uykum var. Uyuyalım biraz olmaz mı?"
" Burada uyuyamayız her yerimiz ağrır."
Çocuksu bir heyecanla kafasını kaldırıp kocaman gülümsemişti. Üzerimden kalkıp beni de kaldırdıktan sonra odasına çıkmıştık. Jungkook'un koca yatağına yattığımızda artık ben onun göğüsüne yatıyordum. Gözlerim yavaşça kapanırken uzun süre sonra ilk defa bu kadar huzur dolu olduğumu hissetmiştim.
¬ Vote vermeyi unutmayın ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1:23 | Jikook Au
Fanfiction- Tamamlandı - Yıllardır karşılıksız aşkını içinde yaşayan Jimin, bir gün Jungkook'un öleceğini bilemezdi.