2

2K 121 22
                                    

Pazar 00.50

İçimde beliren ani bir duygu dalgalanmasıyla sarsılarak indim sahneden. Adımlarım hızla beni bar tezgahına götürmüştü. Kafamı yerden kaldırmadan öylece yürüyordum. Sandalyeye oturduktan sonra başımı ellerimin arasına alarak yüzümü ovuşturdum. Az önce ne yaşanmıştı öyle?

"Oğlum harika söyledin lan." diyerek yanıma geldi Jonathan. Ona küçük bir tebessüm yolladıktan sonra kafamı tekrar önüne eğdim. "Bence kesin alınacaksın işe, bir saate kapanacak mekan patron konuşmaya gelir seninle." dediğinde içim biraz olsun rahatlamıştı. Aklım hala sahnede ve o ani göz göze gelişlerde takılı kalsa da aklımdan atmaya çalıştım. Öylesine bir şeydi işte. Önemi olmayan öylesine, küçük bir göz göze geliş. Böyle hissettirmemesi gerekiyordu.

Jonathan işine döndüğünde sıkıntıyla önüme koyduğu sudan bir yudum aldım ve barın içini görmek amacıyla arkama döndüm. İstemsizce gözlerimi etrafımda gezdirirken göz göze geldiğim kumralla seslice yutkundum. Gözlerim yanındaki adama döndüğünde o da içkisini yudumlayarak bana bakıyordu. Hızla gözlerimi kaçırarak önüme döndüm. Tüm vücudumu bir tedirginlik ve heyecan esir almıştı. Ani duygu değişimlerim yüzünden kafam allak bullak olmuştu. Kendimi toparlamak istercesine tamamen önüme dönerek Jonathan'ı izlemeye başladım. Seri hareketlerle önündeki bardaklarla ilgileniyordu.

Her şey o kadar saçma gelmişti ki düşünceler kafamın içerisinde bir sağa bir sola savruluyordu. Düşünmemem gerekiyordu, bakmamam gerekiyordu. Dikkatimi çekmemesi gerekiyordu ama engel olamıyorum kendime. Bir süre sonra dayanamayarak göz ucuyla tekrar aynı yere bakmaya başladığımda ağzım şaşkınlıktan açılacak gibi olmuştu. Küfürler ağzımdan çıkmak için sıraya dizilmişti sanki. Siktir.

Öpüşüyorlardı! Hemde deli gibi.

Gözlerimi kocaman açarak bakışlarımı Jonathan'a çevirdim. Anında kolunu dürtükleyerek dikkatini üzerime çektiğimde gözlerimle öpüşen ikiliyi işaret ettim. "Burada böyle şeyler normal mi?" Gözümün önünde, bu kalabalıkta iki erkek öpüşüyordu lan. Her zaman karşılaştığım bir manzara değildi sonuçta. Ayrıca o garip çekim etkisi hala yerinde dururken mantıklı düşünemiyordum bile. Ne oluyordu tam şu an?

"Burada nelerin normal olduğunu görsen şaşırıp kalırsın. Alış bunlara kardeşim." diyerek kahkaha attığında gözlerim daha da büyüdü. Dediğim gibi, böyle ortamlara ancak mal almak için gelirdim. Pek alışkın olduğum şeyler değildi, onlar için normal olan şeyler benim için şaşkınlık vericiydi.

"Şu esmer olanı görüyor musun?" diyerek bakışlarını tekrar öpüşen ikiliye çevirdiğinde ben de göz ucuyla onlara bakmaya başladım. Kumral olanı kucağına çekmiş dudaklarını sömürüyordu, nasıl görmeyebilirdim? İşin tuhaf yanı bundan en ufak bir tiksinti bile duymamıştım. Hatta kendime bile itiraf edemediğim şeyler hissediyor olabilirdim. Hızla gözlerimi kaçırarak önüme döndüm.

"Taehyung Bey. Buranın sahibi o, patronun olacak yani." diyerek göz kırptı ve konuşmasına devam etti. "Yanındaki çocuğu da sık sık görüyorum ama nasıl bir ilişkileri var bilemem. Burada böyle şeyleri sorgulamıyoruz." diyerek tek elini omuzuma attı ve destek olmak istercesine sıktı. Daha fazla sıkıntı çıkarmamak amacıyla hızla kafamı salladım. Önümdeki soğuk suya uzanarak bir dikleyişte bitirdim ve kafamı salladım hızlıca. Vücudum alev alıyordu.

Bir süre öylece oturup etrafı izlerken gözlerimi asla o tarafa çevirmiyordum. Göreceklerimden mi yoksa hissedeceklerimden mi korkuyordum bilmiyordum ama güvenli alanımda kalmak en iyisiydi. Homofobik birisi değildim, daha doğrusu kimin kime ne yaptığı, ne hissettiği gram umrumda değildi. Hayatım boyunca ne bir kadına ne de bir erkeğe bir şey hissetmiştim. İçim bomboştu, hisler silinmişti. Cinsel çekim bile hissedemiyordum. Bir kadınla öpüşmek rahatsızlık vericiydi benim için, erkek ihtimalini düşünmemiştim bile hiç. Bu geceye kadar. Aklımı kaçıracaktım.

𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιηHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin