5

1.4K 112 32
                                    

Pazartesi 07.25

Gözlerim görevini yapması gereken bir robot gibi anında açıldığında ilk birkaç dakika tavanı izleyerek bulunduğum durumu sorguladım. Mayışmışlık hissi tüm bedenimi ele geçirmişti sanki. Şu an o kadar rahattım ki ilk defa yataktan çıkasım gelmiyordu. Zorlanarak bedenimi kaldırdım ve oturur pozisyona geldim. Vücudumu öne eğerek başımı ellerimin arasına aldım ve kendime gelebilmek amacıyla bir süre öylece bekledim. Telefondan saate baktığımda yine kendimi şaşırtmayacak şekilde erkenden uyandığımı görmüştüm. Bünyem bu düzene alışmıştı artık. Kurulu bir alarm gibi erkenden ayağa dikiliyordum.

Yavaşça yattığım koltuktan kalkarak üzerimdeki battaniyeyi katladım ve yastığı üzerine koydum. Koltuğu sessizce patpatlayarak biraz daha çeki düzen vermeye çalıştım. Yavaş adımlarla salondan çıktığımda lavaboya girecekken hemen ilerisinde olan kapı dikkatimi çekmişti. Büyük ihtimal Jimin ile Taehyung orada yatıyorlardı. Sebepsizce onlara bakmak istiyordum ama kendimi tutmaya çalıştım. Tabi bunda pek başarılı olduğum söylenemezdi, bir kere baksam ne olurdu ki sanki? Adamların yatak odasına bakıp ne yapacaksın diye kendime kızsam da yapmak istiyordum işte. Etik değerlerimin olduğu pek söylenemezdi doğrusu.

Yavaşça odanın kapısına ilerledim ve sessiz olmasına özen göstererek kapı kolunu aşağıya indirdim. Çok kolay bir şekilde açıldığında yine aynı yavaşlıkla küçük küçük ilerlettim kapıyı. Kendime içeriyi gösterecek kadar alan bıraktığımda aralık kapıdan içeriyi süzmeye başladım. Yatak tam da karşımdaydı zaten, kapıyı çok açmama gerek yoktu. Kafamı biraz içeriye uzatarak tamamen görüş alanıma girmelerini sağladım.

İki kişilik oldukça büyük yatakta dip dibe uyuyorlardı. Jimin, Taehyung'a dönerek tek kolunu göğsünün üstüne atmış, gevşekçe sarılıyordu. Bacaklarını Taehyung'un bacaklarının üstüne atmıştı. Taehyung'un tek kolu ise Jimin'in boynunun altından geçmiş, onu iyice kendine çekmişti. Huzurlu bir görüntüydü. Gerçekten baktığınız zaman size bir güven hissi veriyordu. Taehyung'un her zaman sert olan yüz ifadesi yumuşamıştı. Jimin ise Jimindi işte, daha fazlasını belirtmeye gerek yoktu. Kafamı iki yana sallayarak derin bir nefes aldım ve yaptığımın yanlış bir şey olduğunun farkındalığıyla geri çekildim. Kapıyı tekrar aynı şekilde kapattığımda hiç ses çıkmamasına özen göstermiştim. Düşünceler kafamın içerisinde dönüp duruyordu.

Tenlerimizi paylaşmak kolay olandı, peki ya sevgi de paylaşılabilir miydi? Uzak bir ihtimaldi. Ne benim kimseye verecek sevgim vardı, ne de birilerinin beni sevecek nedeni.

Hızlıca banyoya girerek lavaboya eğildim ve hızlı hızlı su çarptım yüzüme. Bu biraz olsun üstümdeki halsizliği götürmüştü. Üstümdeki tişörte yüzümü kuruladıktan sonra aynaya baktım. Yanağımda tahrişten kaynaklı kızarıklık ve birkaç yara izi vardı ama fena değildim bence. Banyonun içerisine göz attığımda dün yerde bıraktığım kıyafetlerimin olmadığını gördüm. Bu durumda yapacak bir şeyim yoktu, üzerimdeki kıyafetler benimle kalacaktı. Belki geri verir belki vermezdim, keyfime bağlıydı açıkçası.

Banyodan çıkarak salona ilerledim ve koltuğun üzerindeki ceketimi alarak üstüme geçirdim. Umarım sabah soğuğu içime işlemezdi. Telefonumu da cebime atarken önümdeki küçük sehpada duran bir şey dikkatimi çekmişti. Günlerdir ihtiyacıyla kavrulduğum paket. Hızla öne atılarak masanın üzerinden aldım ve dikkatli bir şekilde baktım. Taehyung'un benden zorla aldığı paket tam da ellerimdeydi şu an. Sevinçten delirecek gibi hissediyordum. Otuz iki diş gülümseyerek paketi ceketimin cebine yolladım. Eve gittiğimde yine kendi cennetime adım atabilecektim. Bunu bilmek bile delirtiyordu beni.

İçeride uyuyan ikiliye bir teşekkür borcum olduğunu bilsem de yapacak bir şeyim yoktu. Daha fazla beklemek istemeyerek hızlı adımlarla kapıya ulaştığımda duyduğum sesle olduğum yerde kaldım.

𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιηHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin