Perşembe 15.40Dalgın adımlarla arabadan inerken Taehyung ve Jimin'e biraz daha yanaşmıştım. Bu yakınlaşma çabamı anlamış gibi Taehyung anında bedenimi kolunun altına çekmişti. Jimin küçük adımlarla yanımda yürürken işaret parmağımı parmağına geçirdim. Tedirgin hissediyordum, tedirgin ve şüpheci.
Birkaç gündür sürekli birlikte vakit geçiriyorduk ama çok yorgun hissediyordum. Bunun tedavi süreciyle ilgili olduğunu biliyordum ve bunu bilmek daha da üzüyordu beni. Tüm gün yataktan çıkmayabilirdim ya da yemek yemeyebilirdim. Bunları bile yapmak istemiyordum. Yine de bitkin düştüğüm her an Taehyung ve Jimin bana yardımcı oluyordu. Sıkmıyorlardı, bunaltmadan ilgili olduklarını belli ediyorlardı ve bana nefes almam için alan tanıyorlardı. Yanımda olduklarını hissedebiliyordum. Bazen sessizce aramızdaki sessizliği dinliyorduk. Bu da iyi geliyordu. Konuşmak bile bazen zor olabiliyordu benim için.
Şimdi önümdeki eski eve doğru ilerlerken içimdeki tedirginlik daha da artmıştı. Anlam veremiyordum. Anlam veremediğim duygular toplanıyor ve benimle savaşıyordu. Zaten yorgun olan bedenim bunu kaldıramıyordu.
Babam aramıştı. Nedenini bilmiyordum, aramış ve eve gelmemi söylemişti. Normal şartlarda onu asla dinlemezdim. Jimin önemli bir şey olabileceğini söylediği için birlikte gelmiştik. Sesi garipti, sanki gelmeme ihtiyacı varmış gibiydi. Bunu ayırt edebilirken bile burada olmak korkutuyordu beni. Sadece nedenini merak ediyordum. Yoksa hayatıma bir etki edeceği falan yoktu.
Hala cebimde olan anahtarla birlikte kapıyı açtığımda Taehyung ve Jimin geride kalmıştı. Bana özel alan tanımak istediklerini anlayabiliyordum. Babamla yüzleşmek zor olacaktı ama güçlü hissediyordum. Jimin ve Taehyung'un yanımda olması bile dağıtıyordu bu kasvetli havayı.
Buraya geliş amacım olan yüzü görmemle yutkundum. Beklediğim şey bu değildi. Babamın gözleri doğrudan bana bakıyordu ve yüzünde telaşlı bir ifade vardı. Farklıydı... Gerçekten farklıydı. Üzerinde gördüğüm kıyafetler her zamankinden farklıydı. Daha düzgün gözüküyordu. Üzerinde açık mavi bir gömlek altında ise kumaş pantolon vardı. Temiz ve düzenliydi. Tıraş olmuş olan yüzü sanki karşımdaki kişi babam değilmiş gibi hissettiriyordu. Gözlerim etrafa döndüğünde toplu olduğunu görmek şaşkınlığımı arttırmıştı. Normalde hep her yer her yerde olurdu. Şimdi daha derli topluydu. Çatık kaşlarımla ona doğru bakarken bir adım daha attı bana doğru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝓛𝔲𝔪𝔦è𝔯e *νḲσσкмιη
Fanfiction"Karanlığın içinde bir ışık parlıyor, artık yalnız değilsin Jungkook." *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'lishalish1' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.