26.09.20xx
"benimle dalga mı geçiyorsun? yine mi kavga etmişler?" diyerek söylendi taehyun. onun adımlarına yetişemeyen huening, biraz daha hızlanmaya çalıştı. bir yandan da ona cevap yetiştirmekle uğraşıyordu. "evet, soobin ile pratik yapalım diye kulüp odasındaydık, beomgyu şu geçenlerde bahsettiği arkadaşı ile gelince soobin'in devreler yandı." "bir rahat duramıyorlar." diye geçirdi içinden taehyun.
kulüp odasının kapısını sertçe açtı, kapının yanında, kolları göğsünün üzerinde birbirine bağlı, siyah saçlı çocuğu görünce duraksadı. gözleri onu süzerken daha önce onu hiç okulda görmediğini düşündü. soobin başka koltukta, beomgyu başka bir koltukta oturup hiç konuşmadan duruyorlardı ama belli ki ortam ağır bir auranın etkisi altındaydı.
"o çocuk varsa ben yokum." diye bozdu sessizliği soobin. taehyun yeterince sinirliydi, bu sözlerin ardından sinirlerine hakim olamadı ve aniden patladı. "amacın ne soobin? tüm grubu parçalamak mı? yeterince büyütmedin mi artık? yuki'den sonra her şeyi geride bıraktın sanıyordum." beomgyu ve huening bir soobin'e bir de taehyun'a bakıyorlardı. onlar bile neler döndüğünü anlayamazken arkaplanda kalan yeonjun konuya tam anlamıyla fransızdı.
hiçbir zaman bu gruba dahil olmak istememişti, beomgyu onu zorlamıştı sadece ama grup üyelerinden birinin buna karşı olduğunu bilseydi zaten gelmezdi. en başından kötü bir izlenim yarattı sadece, bu dörtlüyü rahat bırakmak adına aralık olan kapıdan çıktı ve kapıyı ardından kapattı.
aradan bir ders saati geçti ve beomgyu derse girmedi, yeonjun onun için endişeleniyordu ama rahat bırakması gerektiğini de biliyordu. çocukluklarından beri arkadaşlardı, birbirlerinden hiçbir şey saklamazlardı ama son günlerde hiçbir şey öncesi gibi rayında ilerlemiyor gibi gözüküyordu. arkadaşlıklarının zarar görecek olması yeonjun'u korkutuyordu. zil çalar çalmaz onun yanına gidecekti, ona soda ısmarlaması yeterli olacaktı konuşması için.
29.09.20xx
yeonjun, kantin masaların birisinde otururken aldığı ancak teneffüs başından beri ağzına götürmediği sodasına gözlerini dikmiş uzun uzun düşünürken, açık olan sodanın asidi kaçmak üzereydi. yanındaki sandalyenin çekilmesiyle dikkatini yanına oturan sarı saçlı çocuğa verdi. "bu çocuk, beomgyu'nun grup arkadaşlarından birisi" diye geçirdi içinden.
"otururken izin almadım ama sorun olmaz umarım... içmeyeceksen ben alayım sodayı." aptal ama bir o kadar da nazik gülümsemesi ile gözlerini yeonjun'unkilere kilitleyen taehyun bir yandan da eliyle şişeyi işaret ediyordu. yeonjun, bir ona bir de şişeye baktıktan sonra sessizliğini koruyarak şişeyi taehyun'a doğru uzattı. bunu üzerine sarı saçlı çocuk gülümseyerek sodadan bir yudum aldı ve tekrardan sessizliği bozdu. "geçen günki olanlar için üzgünüm. soobin biraz kabadır, yanlış bir şey söylediyse kusurumuza bakma." yeonjun, taehyun'un söylediklerine karşı sadece başını sallayarak yanıt verdi. bu onun, "önemli değil." diyişiydi. taehyun, devam etti. "soobin ne kadar karşı çıksa da kabul etti, seni aramızda görmeyi istiyoruz. bugün okuldan sonra biraz pratik yapacağız, daha sonra da sahilde yürüyüş yapıp aramıza katılışını kutlayacağız. beomgyu bana müsait olabileceğini söyledi." yeonjun, tekrar başını salladı ama çok geçmeden o da birkaç kelime etti. "beomgyu... bana kızgın falan mı? benimle konuşmuyor." taehyun, onu katin girişinde bekleyen uzun saçlı çocuğa baktı. "hayır, soobin'in yaptıklarından sonra kendine vazife bildi ve benim seninle konuşmamı bekledi."
yeonjun, sarı saçlının baktığı yöne döndü ve beomgyu'yu görünce rahatlıkla iç çekti ve gülümsedi. okul çıkışı yalnız kalabilirlerse onunla konuşmayı deneyecek ve ona çok kızacaktı kaç gündür ona soğuk davranıyor diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't think straight. | yeonbin.
Fanfiction¡! ⋆ ࣪. 🎸. › ✸ küçük bir müzik grubunun sürükleyici ve heyecan dolu serüveninin yanında, birbirlerine oldukça kısa zamanda aşık olan ikilinin tüm zorluklar karşısında ayakta durmasını anlatan tatlı ama acıklı bir hikaye.