0 . 3

335 49 3
                                    

29.09.20xx

yeonjun, okulun çıkış zilinin çalmasıyla sırt çantasını kaptığı gibi kulüp odalarına doğru ilerlemeye başladı. beomgyu son dersi asmıştı ve yine biricik arkadaşına hiçbir şey anlatmamıştı. siyah saçlı çocuk, son günlerden olan her şeyin hesabını ondan bir bir soracaktı.

yeonjun kulüp odasına girdiğinde etrafta beomgyu, soobin ve taehyun dışında -demek oluyor ki huening- kimse yoktu. diğer ekip üyesinin daha gelmediğini düşündü. içeriye geçtiğinde kapıyı ardından kapattı ve yerinden kımıldamadı, birisinin ona oturması gerektiğini söylemesini bekledi ve saniyeler içerisinde başka bir ses yükseldi. "orada öyle dikilecek misin? sinir bozucu." sesin sahibi soobin'di. taehyun, gözünü camdan ayırıp kabalık eden soobin'e döndüğünde soobin sözünü yarıda kesip telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

o sırada huening de gelmişti. kai, onu karşılayan ilk yüz yeonjun olunca gülümseyip elini uzattı. biraz çekingen olduğu için elini ensesine attı ve kaşıdı. "hoş geldin... ben huening, kai diyebilirsin. sen de yeonjun'sun, değil mi?" yeonjun, başıyla çocuğu onaylayıp uzattığı elini sıktı.

taehyun, ellerini birbirine vurup dikkati kendine çektiğinde müzik aletlerin olduğu yeri işaret ederek, bir buçuk saatlik zorlu çalışmayı başlatmış bulunmaktaydı. normalde programları daha uzun olurdu ama bugün, hep beraber yeonjun'un aralarına katılışını kutlayacakları için erken bitireceklerdi ve günün geri kalanını beraber geçireceklerdi.

herkes ayaklanıp yerlerini alırken beomgyu, yeonjun'un yanına gidip elini omzuna attı. yakın arkadaşıyla uzun uzun bakıştılar, daha sonra uzun uzun sarıldılar. beomgyu, sesi ne kadar boğuk çıkarsa da çıksın sadece yeonjun'un duyabileceği şekilde fısıldadı. "kendimi daha sonra affettirmeye çalışacağım." daha sonra birbirlerinden ayrılıp diğer üyelere baktılar, hepsi pür dikkat onları izliyordu. ancak beomgyu onlara döndüğünde sanki o tarafla ilgileri yokmuş gibi başka bir şeyle ilgilenmeye başladılar. biliyorlardı ki beomgyu bu tarz durumlarda diğerleri tarafından izlenmeyi istemiyordu ve onları yakalasaydı asabi tarafını gösterecekti, bu da üyelerin korkulu rüyalarından bir tanesiydi. sinirli beomgyu'ya yakalanmak.

05.08 p.m.

"çocuklar, burada bırakalım." taehyun, kol saatine bakarak konuştu. herkes sanki bu anı bekliyormuş gibi enstrüman sesleri bir anda kesildi. "hadi gidip içecek bir şeyler alalım ve sahile inelim. çok yoruldum." huening yakınırken, herkes çantasını toplamaya başlamıştı. yeonjun da önden ilerleyip bugün olanları düşünüyordu.

soobin, yeonjun'un gitarı yanında olmadığı için bir günlük de olsa gitarını paylaşmayı reddetmişti. aynı bir çocuk gibiydi, ancak taehyun'un ısrarları sonucu siyah saçlı çocuk diğer grup arkadaşlarına küçük bir gösteri sergilemişti.

beomgyu ve diğerleri arkadan gelirken, uzun saçlı çocuk koşarak öndeki yeonjun'a yetişti ve kolunu omzuna atarak siyah saçlının düşüncelerden sıyrılmasında yardımcı oldu. beşli, tüm yolu komik anılar ve gülüşmelerle sürdürdü. bugün, yeonjun'un en güzel günlerinden bir tanesiydi. hayır... kesinlikle bir tanesi değil, en güzel günüydü.

yeonjun, bu günü asla unutmayacaktı. ne kadar sonunda tüm mutluluğu sönüp gidecek olsa da, bugün her şey normal bir hayatı varmış gibi ilerleyecekti.

can't think straight. | yeonbin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin