Güzel şeylerin hatrına bir bölüm atayım. ;))
***
Mikey içinde tutamıyorum...
Çok denedi ama yapamıyor. Genç kız ona her gülümsediğinde, her baktığında kalbi çıkacak gibi oluyor. Bu zamana kadar bile zor durdu. Kalbi sıkışıyordu genç çocuğun. O çok aşıktı.
Karşısındaki siyah okul eteği, beyaz okul gömleği, kırmızı beyaz okul kravatı ve siyah okul ceketiyle o Mikey için bir periydi adeta.
Tek sorun vardı. Kızın hemen yanında bir çocuk vardı. Birlikte gülüşüyorlardı. Manjiro yumruklarını sıkıp karanlık dürtülerini kontrol etmek için çok çabaladı. Öyle çok çabaladı ki el boğumları bembeyaz oldu.
Genç kız gülümseyip çocuğun omzunu sıktığında dayanamadı. İleri atılıp çocuğa saldıracaktı ki genç kızın bakışlarının ona döndüğünü fark etti.
Genç kız heyecanla ona bakıp koştu. Çocuğun boynuna atladığında karanlık dürtüleri adeta kediye döndü. Kızın kolları boynuna dolanmış kokusu etrafını sarmıştı.
"M-manjiro!" Genç kız hızlıca geri çekilip bakışlarındaki heyecanla sordu. "N-neden bu-burdasın?"
Manjiro kızaran yanaklarıyla başını eğip derin bir nefes aldı. Gözlerini kararlı bakışlarla kıza çevirdi. "Sumi-chan! Benimle çıkar mısın?"
Genç kız şaşkınlıkla baktı. "Nereye?" Ağzından kaçırmıştı cümleyi. Beyni algılamayı durdurmuştu.
Manjiro başka tarafa dönüp iç çekti. "Y-yani! Kız arkadaşım ol! Sana bir sürü dorayaki alırım!"
Genç kız gülümseyip az önce çekildiği çocuğun boynuna atladı. Böyle bir teklifi red edemezdi. "O-olur!"
Gözlerini kapatıp sarıldı. Genç kız reddemezdi ki. O abisinin en yakın arkadaşıydı eğer ki red etseydi araları bozulurdu ve abisi arada kalırdı. Genç kız belli etmese de çekiniyordu.
"Oi! Bu da ne sikim?!" Ran'ın öfkeli sesiyle genç kız sertçe çekildi. Haitani erkekleri arasında kaldığında dışardan bakınca erkekler bölgelerini koruyan aslanlara benziyordu.
Haitani Rindou kız kardeşinin belinden tutup kendine çekerken Haitani Ran genç kızın elini alıp dudaklarına götürmüştü bile.
Tiksinmişti. Bu velet prenseslerine dokunma cesareti göstermişti. Kimdi o ki melekleri kıskandıracak o prenseslerine tiksindirici elleriyle dokunacak cesareti gösteriyordu?
Manjiro ne olduğunu anlamaya çalışırken bakışları Haitaniler üzerinde gezdi. "Ne sikim oluyor? Onu benden alabileceğinizi söylemedim."
Hırıltılı sesiyle Rindou'nun göğsündeki genç kız yutkundu. Bu çok kötüydü işte.
Rindou saçını düzeltip sinirli bir soluk verdi. "Mikey... Toman'ın lideri. Kız kardeşimizden uzak dur. Ellerini onun üstünde istemiyoruz."
Hırçın sesiyle konuştuğunda göğsündeki kız Manjiro'ya endişeyle baktı. Her an atılıp çocuğun önüne geçecekmiş gibi gözüküyordu kız.
Ran bunu fark ettiğinde kız kardeşinin önüne geçip böceğe bakar gibi olan bakışlarını çevirdi çocuğa. İğreniyordu.
Yıllardır bu prensese bakan herkesi parçalamıştı fakat şimdi bu çocuk saygısızca meleğine dokunmuştu.
"O-onii-chan! Ev-e gid-gidelim mi?" zorlukla konuştu fakat bu sefer korkudandı. Manjiro'ya bir şey olmasını istemiyordu. Elbette çocuğa bir şey olmayacağını biliyordu fakat yine de korkuyordu.
"Hn, Rindou yürü prensesimiz eve gitmek istiyor." Gözleri hala aynı bakışlarla Manjiro'nun üstündeydi.
Rindou kızı yürütmeye başladığında Manjiro öfkeyle baktı. Genç kızın korkacağını düşündüğü için bir şey yapmıyordu. Gözleri giden kızın ve diğer insan dışı yaratıkların arkasından bakıyordu.
Pekala bunu beğenmemişti.
Saatler sonra genç kız odasında endişeyle dönüyordu. Abileri Manjiro'yla konuşacaklarını söylemişlerdi fakat pek konuşma olacağını düşünmüyordu.
Camına taş atıldığında irkildi. Koşarak cama gittiğinde çocuksu bir gülümseme onu karşıladı. Hızlıca camı açıp kaşlarını çattı. "Manjiro! N-ne i-işin va-var burd-da?!"
Manjiro sırıttı. Abileri olduğu için Haitanilere vuramayacağı için onlarla karşılaşmamayı tercih ediyordu. "Dorayaki aldım Sumi-chan! Hadi birlikte yiyelim."
Genç kız güldü. Bu çocuk asla değişmeyecekti...
***