Sen eşsiz bir çiçeksin LAVİNİA.
Yol boyunca hiç konuşmamış ve gideceyimiz restoranta gelmiştik.
Doruk arabadan inip arabanın kapısını açarken ben gözlerimle restorantın dış görünüşünü geziyordum.
Arabadan indik ve restoranta giriş yaptık,bizim için ayrılmış masaya geçtik.
Restorant denizin kenarında,İstanbul köprüsünün manzarasıyla taçlanmıştı sanki.
Burası çok güzel,dediyimde.
Doruk beyendiyine sevindim,ben küçükken ailemle hep buraya gelirdik,dedi.
Ne kadar da garipti,ben bu hissi hiç yaşamamıştım,ama Doruk defalarca ailesiyle beraber güzel vakit geçirmiş ve güzel anılar biriktirmişti.
Gözlerindeki hüznü okuyabiliyordum.
Tam o anda siparişleriniz geldi,dedi garson.
Siparişlerimiz?
İyide biz hiç sipariş vermemiştik ki.
Yemekleri görünce çok şaşırdım.
Yemeklerin hepsi benim sevdiyim yemeklerdi.
İyi de bu nasıl olabilirdi?
Ben bu yemekleri sevdiyimi daha önce hiçkimseye söylememiştim.
Şaşkınlıklar içerisinde Doruğa bakıyordum.
Doruk daha ben ona sormadan,bana doğru dönüp tüm sorularımı cevaplandırdı.
Sosyal medyada ki anketlerine göz atmış olabilirim,dedi.
Tabi ya.
Üç gün önce "en sevdiyin yemekler hangileridir" sorusunu cevaplandırmışdım ve bu soruyu soranda Doruktu..Özellikle yüz yüzeyken aramızda bu konuşma geçmediği için unutmuştum.
Uzun bi süre Doruğa baktıktan sonra, elime çatal ve bıçak alarak önce balıktan başladım.
Yemekten sonra kahve eşliyinde en sevdiyim tatlı olan cheesecake'ki bitirdikten sonra restorantan ayrıldık.
Eve gitmiyorduk,"nereye gidiyoruz" diye sorduğumda Doruk "birazdan görürsün" dedi.
Denizin kenarında bir yere arabayı park etti,arabadan indik,Doruk elimi tuttu ve gözlerini kapat dedi,gözlerimi kapattım,ona güveniyordum,bunun ardında biraz yürürüdük.Evet,gözlerini açabilirsin dediyinde,bir teknenin önündeydik,Doruk kayığa bindi ve bana elini uzattı,şaşkınlıkla elini tuttum ve tekneye onun yanına geçtim,Doruk teknenin ipini çözdü.
Biz kıyıdan uzaklaştıkça,ben sanki hayallerime doğru hızla yakınlaşıyordum.
Evet tekneyle yolculuk yapmak benim en büyük hayallerimden biriydi ve bu gerçekleşmişti.Tam köprünün altında durduk.
Noldu diye sordum,merakla.
Doruk motor arızalandı galiba,yedek motoru takayım,dedi,motoru çıkartıp,diğer motoru takarken,ben onu yüzümde anlamsız bir gülümsemeyle izliyordum...
Lavi tornavidayı uzatırmısın diye seslendi Doruk.
O an dona kaldım.
Lavi?
Gözlerimle tekneyi gezdim,bizden başka hiç kimse yoktu.
Kimdi Lavi?
Doruğun benim çocukluğumu biliyor olması imkansızdı ve bu konuyu ona hiçbir şekilde anlatmamıştım,bundan emindim.Melis sana dedim,tornavidayı uzatırmısın,diye tekrar etti Doruk.
Ben tornavidayı ona uzatırken, yüzümde şaşkınlıklarla dolu soru işaretleri vardı.
Doruk motoru tamir etti,geri dönmek için dümeni çevirdi.
Doruk,diye seslendim.
Doruk bana doğru yüzünü çevirdi ve efendim,dedi.
Demin sen bana Lavi mi dedin?
Evet Lavi dedim.
Bi sakıncası mı var?Yok,yokta ben en son o ismi 8 yaşımda duymuştum,annem beni bırakıp gittiyi o gece bana son kez "geri döneceğim Lavi" diye sesledi.
Yıllardır kulaklarımdan gitmeyen isim Lavi...Özür dilerim,böyle bir anın olduğunu bilmiyordum,bilseydim sana böyle seslenmezdim,dedi Doruk,yüzünden ne kadar üzüldüyü belli oluyordu.
Sen nereden bile bilirdin ki,üzme kendini,diye,teselli etmeye çalıştım kendimce Doruğu.
Bu gün sana geldiyimde,sen kahve yaparken ben kitap rafında gezindim,özür dilerim,sende izinsiz bunu yapmamalıydım,ama merak ettiyim için işte.
Sonra rafta o hikaye kitabını buldum, önce şaşkındım,bir hikaye kitabının ne işi vardı senin rafında,diye,sonra senin küçüklüyünden kalma olduğunu anladım,Melis yazmıştı orda,yanında da büyü harflerle LAVİ,meyerse onu annen seni öyle cağırdığı için yazmışsın,sonra bir kitap gözüme çarptı ve kitabı alıp balkonda ki masanın üzerine bıraktım,senden bu kitabı sormalıydım ve okuyabilmek için onu senden almalıydım,çok merak etmiştim,okumama izin vereceğini bildiyim için o kitabı senden istedim.
İşte böyle,tekrardan özür dilerim,seni kırmak en son isteyeceğim şey bile deyil benim.