⚜ 1.BÖLÜM ⚜

216 41 98
                                    

'HAYATIMA VURULMUŞ PRANGALAR'

🦋

Hayat bazen bizleri istemediğimiz şeyleri yapmaya zorlar. İstenmeyen okullar , istenmeyen işler, istenmeyen evlilikler ve daha niceleri…

Ben Azra Saygıner; 26 yıllık yaşantım boyunca bir kez bile kendi kararıyla hareket etmemiş, hayatın iplerini babamın ellerine bırakıp, beni bir kukla misali oynatmasına göz yummak zorunda bırakılmış ve bu kurulu oyundan çıkamayan yolunu kaybetmiş bir kızım .

Bugüne kadar her şeyim ailem tarafından organize edildi. Davetlerde giyeceğim elbiseler, yapacağım konuşmalar, okuyacağım bölüm ve hatta çalışacağım şirket bile şimdiden hazırdı.

Bu yüzden yaptığım şeyler hiçbir zaman gönlümce olmadı. Üstüne üstlük onların sözlerinden bir kez olsun ayrılmadığım halde taktir edilmedim, taktir edilmeyi geç güler yüz bile göremedim . Her koşulda daha fazlasını beklediler. Okuduğum bölümde birinci olmam, dillerde adımın dolaşması , iş yerinde üstün başarı elde etmem istendi benden.

Ama maalesef ki ne kadar sözlerinden çıkmasam da, istedikleri profilde bir evlat olamadım onlar için. Hiç derece yapamadım, cemiyettekilere kendimi sevdiremedim, şirkette kayda değer işler yapamadım. En azından çabaladı demelerini beklerken her daim ezilen taraf oldum.

Ve hiçbir zaman ne istediğim bana sorulmadı!
Her daim onların istedikleri oldu ve yine o isteklerden biriyle karşı karşıyayım…

Babam ve dillerden düşmeyen itibarını daha fazla kişiye duyurmak, başarılarına yenilerini ekleyebilmek için güzel bir ortaklık teklifi almış.

Tabi ki her şeyin bir karşılığı vardır. Bu ortaklığın sağlanması için de karşılıklı istekler var.

Babam bu ortaklık için hiç düşünmeden karşılığını vermişti bile. Karşı tarafın istediği şey ise bendim,  BEN!

Bir mal gibi iş için satılmıştım!!

Kararım sorulumuş muydu?
HAYIR!
Rızam alınmış mıydı?
HAYIR!
İstiyor muyum?
HAYIR!

Bunlara olumlu bir cevap vermem için ihtimal yok. Bu ihtimalin oluşması için en azından araştırabileceğim bir isim veya bakabileceğim bir fotoğraf bile yok. Hakkında hiç bir şey bilmediğim bir adam vardı ortada.

En önemlisi kararları sorulmayan, önemsenmeyen bir BEN var.

Bir mal mışım gibi satılan BEN!

Üstelik yangından mal kaçırır gibi yarın da nişanım var!

Peki ben ne yaptım?

Sesimi bile çıkaramadım. Evet ya da hayır diyemeden sessizce odama çıktım. Bu kadarını yapmazlar diye düşündüğümden şoka girmişimdir belki de bilmiyorum.

Sesimi çıkarmamam karşılığında yarın düzenlenecek olan bir davet yemeğinde, parmağıma takılmış gibi görünen, boğazıma geçirilen bir prangayla nişanlandığımı ilan edecekler.

Peki bunun geri dönüşü var mı?
HAYIR!!!

Bu yaşananlar bana sadece bir soruyu düşündürüyor…

Babam beni bu kadar mı sevmiyor?

Sorgusuz sualsiz beni tanımadığım biriyle evlendiriyor. Ve ben hala beni sevip sevmediğini sorguluyorum.

Şaka mı bu?

Elime düşün göz yaşım beni kendime getirdi. Geceden beri dinmeyen göz yaşlarımın kuruduğunu düşünmeye başlamıştım oysa.

VİSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin