4

509 23 1
                                    

  Elim de sırlanmış, üç defa pişirilmiş seramik kupaları büyük bir keyif ile vitrinime dizerken annem dakika başı yaptığı uyarıyı tekrarlayıp yılmadan beni dükkanın ortasında ki çalışma masasına oturtmaya çalışmıştı.

"Kızım hamilesin sen, hoplayıp zıplama, otur artık dinlen biraz" dün gece açıklanan şeylerden sonra öyle üzerime titrer olmuştu ki, ister istemez bu durumdan keyif alıyordum ne yalan söyleyeyim.

"Doktorum çalışmamın bebeğe bir zararı olmayacağını, aksine günlük aktivitelerim çok stabil ise yürüyüş yapmam gerektiğini söyledi annecim. O nedenle endişelenme" dükkanıma birinin girdiğini belirten kapı zili ile genişçe tebessüm edip içeri giren orta yaşlarda ki kumral adama döndüm.

"Hoşgeldiniz" ikinci defa açtığım dükkanımın ilk müşterisi.Göğüsüm de hareketlenen kanımı kaynatan neşeli bir heycan var bedenim de.

"Merhaba" yüzün de çekimser ifadesi ile raflarda ki ürünlerimi incelerken keyifle anneme göz kırpıp müşterime döndüm.

"Eğer yardımcı olmamı isterseniz lütfen çekinmeyin" siz bir şey almasanız da olur, şu kapının zili çaldı ya o bana yeter.

"Aslın da yardım ederseniz çok sevinirim. Kız arkadaşım için hediye seçeceğim ama çok kararsızım" yaaa çok şirin.

"Tabi ki, peki aklınız da bir şeyler var mı?" yüzün de geniş bir tebessüm ile telefon ekranında ki sarışın kocaman gülümsemesi olan kızı utanarak bana gösterip derin bir nefes aldı.

"Kız arkadaşım gördüğünüz gibi yeşilden çok hoşlanıyor" evet kadife jilesinden botlarına, kafasında ki ressam şapkasından çantasına her şey yeşil.

"Evet" tebbessümüm ile daha da utanan adamın yanaklarını çeksem yanlış anlar mı?Ya böyle ilişkiler her zaman içimi ısıtıyor.

"Kendisi kahve içmekten ve böyle el yapımı seramiklerden çok hoşlanıyor. Ona güzel bir kupa ve güzel bir türk kahvesi fincanı almak istiyorum. Yeşil renkli" Şuan Ersin'i düşünerek bebeğime büyük bir hata yapıyorum biliyorum ama kendimi ister istemez bu nokta da keşke derken buluyorum.

"O halde şu fincan takımını ve şu kupaları öneririm. Ah bu arada kız arkadaşınız türk kahvesini seviyorsa bir de karşıda ki aktardan taze çekilmiş türk kahvesi almanızı öneririm, gerçekten çok lezzetli oluyor" ben artık bebeğim için içmiyorum, ama burada olduğum süre zarfın da hergün o kahvenin kokusu ile uyanıyordum.

"Bunu çok beğendim" sırlama tekniği ile yeşilin farklı tonlarına sahip basık seramik kupayı eline aldıktan sonra büyük bir heyecanla yeşil sapın ucun da duran kurbağa kafası olan fincana ulaştı.

"Çok yardımcı oldunuz gerçekten, ve o aktardan o kahveyi de kesinilikle alacağım" tekrar şıngırdayan kapı zili ile içten içe kahkahalar atıp yeni müşterim olan esmer genç kıza tebessüm ettim.

"Hoşgeldiniz"

"Merhaba, vitrinde ki benekli seramik mumluk satılık mı?" mutluluktan oturup ağlasam müşterilerim kaçar mı? Ama ben hem çok mutlu hem de hamile bir duygusal bir topum.

  Gün sonu raporunu vera kasadan çıkarıp dükkanın şahsi kasasına koyarken annem yüzün de sakin bir tebessüm ile yanıma gelip omzumu hafifçe okşadı.

"Yeniden çiçek açıyorsun ve bu beni rahatlatıyor bal kızım" bir de bana sor anne, gün boyu bu dükkan da Ersin'i düşünüp hiç ağlamadım. Aksine her satış sonrası yarın yerlerine koyacağım ürünleri hesaplayıp her müşterime en sıcak gülümsemelerimi bahşettim. Uzun zamandır hiç öyle tebbessüm etmemiştim ben.

"Çok mutluyum anne, bu dükkan benim hayalim"

"Biliyorum, sakın bir daha burayı bırakma olur mu? Burası senin çiçek açtığın, kendini bulduğun yer"

~~~~~~~~~~~
  İki haftalık süre boyunca çok şey yaşandı, öncelikli olarak ailem burada mutlu ve huzurlu olduğuma kanaat getirip eve dönmeye ikna oldular. İşin aslı Demir'in okulu olmasa onları İzmir'e geri yollamam imkansızdı ama başarmıştım.

  Dükkan satışlarım gayet iyi ilerliyordu, önümüzde ki ay zanaat sokağının sonbahar satışları vardı. Bu satışlar her mevsimin ortasın da düzenlenir ve elde edilen gelir zanaat sokağı adına hayır kurumlarına bağışlanırdı. Bu satışlar da en büyük hedefimiz güzel miktar da para toplamaktı, diğer hedefimiz ise hem zanaat sokağını canlandırmak hemde her dükkanın reklamını yapmaktı. Bu sergi worksop eğitimlerim için broşür dağıtacabileceğim en iyi yerdi.

  Evlenmeden evvel bu dükkanı ayakta tutan en büyük iş özel olarak açtığım sınırlı sayıda öğrenci aldığım eğitimlerdi, üşimdi de geçinebilirdim sonuçta kira ödemiyordum, malzeme masrafım ve ev masrafım beni zora sokacak seviyede değildi ama artık karnım da minik bir melek vardı. O meleğin tek dayanağı bendim ve ben onun için en güzel geleceği hazırlamaya hazırdım. Onun ne maddi ne de manevi zorluk çekmesine dayanabilirdim, bu nedenle dünyaya gelene kadar onun adına açtığım banka hesabını doldurabildiğim kadar çok parayla doldurmalıydım.

"Günaydın peri kızı! Çaycı Emre'ye söyle sana rezene bana da tavşan kanı çay yollasın, mis gibi gevrek ve zeytinli açma aldım!" dükkandan içeri giren Tanem ile keyifle tebessüm edip çamurlu ellerimi gösterdim.

"Dükkanın yanında ki kırmızı düğmeye bas ve istediklerini söyle, bu son ürün bisküvi pişirimini yapmazsam sırlama işi çok uzayacak" teknik konuştuğum için anlamasa da dışarı çıkıp binaya bağlı tuşa yöneldi, o an da içeri giren yeşil kıvırcık saçlı kız, yüzün de gergin bir ifade ile içeri girdi.

"Merhaba! Hoşgeldiniz" acilen eleman almalıyım, ben gün boyu ürün çıkarmak ile meşgulken birileri satış ile ilgilenmeli.

"Merhaba, ben işarabul sitesinde ki ilan için geldim" ah ne dilesem kabul olacakmış, Allah'ım meleğim sağ salim, sağlıklı bir şekilde, vaktin de kucağım da olsun, amin inşallah.

"Hoşgeldin, lütfen otur" utangaç kıza yanımda ki tabureyi gösterdiğim de yüzünde gergin bir tebessüm ile yanıma oturup yaptığım ürünü inceledi.

"Merhaba, elini sıkamıyorum kusura bakma. Ben Allium'un sahibi Derin Parlak"ah eski soyismimi uzun zaman sonra birine söylüyorum. Soyadımın Yıkan'dan Parlak'a dönmesi tuaf hissettiriyor.

"Merhaba ben Işıl Suna, Mimar Sinan Üniversitesi Heykel bölümü öğrencisiyim. İş ilanın da saat on akşam beş arası çalışan istediğinizi belirtmişsiniz, ben o saatler içerisin de çalışmaya müsaitim, ayrıca seramik alanın da çok az da olsa bilgim var..." içeri çaycı Emre ile giren Tanem yüzünde ki geniş tebessüm ile bana bakıp karşımda ki heyecanlı şirin kızı gösterdi.

"Daha önce hiç satış danışmanlığı yapma fırsatın oldu mu Işıl?" adı gibi ışıldayan genç kız oturduğu yer de dikleşip çantasından bir kağıt çıkardı.

"Geçen yıl iki ay boyunca bir mağaza da çalıştım, maaşımı tam yatırmadıkları için çıkmak zorunda kaldım. Ondan tam bir hafta sonra beş aylık bir kitapçılık serüvenim oldu, ah bir de haftasonları otellerde çocuklar için oyun ablalığı yaptım" üniversite de hayatta kalmak için bu kadar çabalayan öğrenciler görmek bazen beni yaralıyor.

"Burada senden istediğim müşterileri güler yüzle karşılamak ve ürün satışın da bazı noktalar da müşteriye rehberlik etmek. Tabi satış yaparken dikkat etmen gereken konular var, etiket fiyatı üstünden indirim yapmamak gibi, her sattığın ürünün kendi kodu oluyor, satış yaptıktan sonra onu bilgisayar üstünden çıkarmalısın ah bir de bazı zamanlar temizlikte bana yardım etmelisin. Bunları kabul edersen ben senin gibi genç bir kadınla çalışmayı çok isterim"

KÜÇÜK YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin