"Şuan görüyorsun, elini yüzüne kapatmış dinlenir bir hali var. Artık senin kalp sesini duyabiliyor, bu nedenle stres anından ya da mutluluk anından tamamen haberdar" ekran da havaya yumruk atan çirkin meleğimi izlemek her zaman beni ağlatmıştır ama Bora beyin kalp sesini duyuyor demesi beni öyle heycanlandırdı ki ağlamam bir tür histerik gülüşe döndüverdi.
"Çok çirkin bu, dayısının miniği" Derya önemli bir dava da Tanem ise toplantı da olduğu için bugün bize eşlik eden kişi Koray, bundan tam dört gün önce kontrolüm de ise anne ve babamla gelmiştim. Kendileri torun konusun da öyle heycanlıydılar ki her haftasonunu burada geçirmeye and içmiş gibiydiler.
"Parmaklarına bak Koray, içim gidiyor güzelliğine" tekrar girdiğim ağlama seansı ile Bora bey görüntüyü kesip gülerek bana kağıt havlu uzattı.
"Maalesef bu hafta cinsiyeti adına bilgi veremeyeceğim. Kendisi normal bir gelişim seyrin de ilerliyor, muhtemelen 16 ya da 17. hafta da kendini belli eder" hiç umrum da değil, verdiğim her test temiz çıktı ya başka da bir şey istemem.
"Gel güzelim"yere eğilip babetlerimi giydiren Koray'ın gür kahve saçlarını okşayıp keyifle ayağa kalktım.
"Hiç sorun değil, nerede miniğimin fotoğrafları?" makinadan çıkan ultrason fotoğraflarını uzatan Bora beye en geniş gülümsememi bahşedip başımı Koray'ın omzuna yasladım.
"Mucizevi bir şey"
Pazartesi gün ki grubuma sırlamanın ne olduğunu, sır altı tekniklerini, sır çeşitlerini ve sırlama tekniklerini öğretip günü bitirdiğim de on kişilik sınıfım birbirleriyle sohbet ede ede kişisel önlüklerini atölyenin en arkasında ki askılıklara asıyordu. Çok şanslı ilerliyordum işim de, ya da meleğim bereketi ile gelmişti.
İnternet ve dükkan üzerin de satışlarımız artmış, sadece pazar günü yaptığımız workshop eğitimi pazartesi, perşembe ve pazar olarak üç güne beş gruba ayrılmıştı. Öyle ki artık dükkana bir de temizlik ve çay kahve servisi için bir abla tutmuştuk. Kendisi Cansu'nun önerdiği, kadın koruma evin de kalan çok şirin bir ablaydı.
Anlaşıldığı üzere Cansu'ya artık memur hanım falan demiyordum, zira kendisi Tanem'in yakın arkadaş kontejanına bodoslama dalmıştı. Bizim deli kız ile araların da asla anlamadığım, iki haftalık bir süreçte meyhaneler de kafa dağıtmaya kadar ilerlettikleri bir ilişki vardı ve ben bunu irdelememe kararı almıştım.
Tanem ve Cansu farklı bedenler de aynı karakterlerdi, duyguları daima uçlarda yaşayan, attığı adımı asla düşünmeyip eğlenmeyi amaçlayan, canı sıkılınca her şeyi yapabilecek potansiyele sahip iki kaçıklardı. İnanın kafa yorsam da ikisinin arkadaşlığını anlayamazdım.
"İyi günler Derin hanım" öğrencim Haluk beye tebessüm edip başımı hafifçe salladım.
"İyi günler" öğrenciler gider gitmez atölyeye girip haftalık ürün eksiklerini tamamlayıp ilk fırınlamalarını yapmalıydım. İşin aslı torna çekersem ürünleri akşam fırınlamasına yetiştirirdim.
"İyi günler Derin hanım!" aynı anda üç kursiyerime de iyi günler dileyip dükkandan içeri kahkahalar atarak giren iki kadına baktım.
Biri esmer kalıplı bedeni,salık bıraktığı küt siyah saçları ve siyah kombini ile insanı ürpertirken bir diğeri beyaz tenine giydiği sarı elbisesi, salık bıraktığı kumral kıvırcık saçları ve ortalama bir boy ile orta okul çocuklarını anımsatıyordu.
Yine ne yapıp be edip eğlenmiş iki kadın kahvelerini benim dükkanım da içmeyi alışkanlık haline getirmişti. Yakın da bunun için para alacaktım onlardan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAKAMOZ
RomanceHer şey bitti dediğin an da, tekrar ayağa kalkmanın imkansız geldiği zaman da, karanlık okyanusum da göz kamaştıran ışığıma, küçük yakamozuma. 🌟