Saatlerdir düşünüyordum. Beni meşgul edecek şeyi biliyordum ama bundan emin değildim.
Chanyeol eve yeni gelmişti ve ben onu görmek için aşağı inmemiştim. Dediğim gibi, çaresiz olduğumu bilsin istemiyordum. Onu sevdiğimi bile bilmiyordu zaten.
---
Onu aramalı mıydım aramamalı mıydım? Ama bu benim için tek seçenekti. On dakika düşündükten sonra nihayet Kai'yi aramaya karar verdim. Evet...neden arıyorum biliyorsunuz.
"Ne istiyorsun?" Oh, bu Kyungsoo.
"Kai ile konuşmam gerek." diye cevap verdim.
"Onunla yarın konuş. Aramayı sonlandırıyorum. Hoşçakal."
Onu gerçekten anlamıyordum ama beni eğlendiriyordu. Bama kıskançlığını bu kadar göstermesi komikti.
Kaisoo çifti hakkında düşünürken birisi kapımı çaldı. Kim olabilirdi? Tabi ki Park Chanyeol.
Kapıyı açtım ve onu pijamalarıyla ayakta dikilirken gördüm. Bugün bir şey mi yapmıştım? Veya bir süre önce?
"Bir şeye mi ihtiyacın var?" yavaşça sordum.
"Dara hakkında bir şey söylediler mi?" Ah, yine Dara.
"Hiçbir şey. Sadece merak ediyorlar...demek istediğimi anladın, değil mi?"
Ben de merak ediyorum Yeol.
"Ama örtbas etmeyi başardım." Bunu söylerken gülümsedim.
"Tam olarak ne dedin?" Odama girdi ve yatağa oturdu. Sanırım bu konuşma uzun olacaktı.
"Ahm...siz ikinizin sadece arkadaş olduğunuzu ve birlikte zaman geçirmeniz gerektiğini." Evet, yalan söyledim.
"Dara'nın kim olduğunu biliyor musun?" o sordu.
Evet Yeol. Onu tanıyorum. Ben senin hakkındaki her şeyi biliyorum.
"A-arkadaşın mı o?" tekrar yalan söyledim. Cevap vermeden birkaç saniye bekledi. Sadece yere baktı.
"Doğru. O sadece benim arkadaşım." Ve gitti.
Bekle. Ne? Bir şeyi teyit etmek istiyordu ve sesi üzgün gelmiyordu.
'Sadece arkadaşım'. Cümlenin içindeki 'sadece' kelimesine baskı yapması ne anlama geliyordu? Kafamı karıştırıyorsun Yeol. Senden nefret ediyorum.
---
Ertesi gün olduğunda okula hazırlandım ve okula gider gitmez Kai'yi aradım. Onunla bir şey konuşmam gerekti.
"KAİ!"
Koridordaki ona benzeyen her öğrenciyi durdurup onlara baktım. Sonunda onu buldum.
"Ne oldu?" bana sordu.
"Bu arada günaydın. Bugün eyeliner sürmemişsin huh." Alay ederek söyledi.
O şeyi bir daha sürmeyecektim. Dün olanlardan sonra hiç.
"Söylemem gereken bir şey var. Derse geç kalmak senin için sıkıntı olur mu?" diye sordu. Kai'nin ders konularında ciddi olmadığını bildiğim için 'sıkıntı yok' diyeceğine emindi.
"Önemli mi?"
"Gibi."
"Pekala o zaman derse geç kalalım." Memnuniyetle söyledi ama önce ona kafeteryaya gitmemiz gerektiğini söyledim.
"Anlatmak istediğin şey ne?" Merakla sordu.
"Yemek ister misin?" tereddütle sordum.
"Sadece Byun olarak yaz beni." Byun? Yeni bir şeymiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Park' olmak // chanbaek
FanficByun'un Park olduğu gün, hayatının değişeceği gündü. çeviri kitabın orijinali (@Baekternity)