Bugün, 5 Şubat'ta bir şey fark ettim. Ben değersiz, inatçı bir insanım. Merhaba, ben Byun Baekhyun ve işleri karmaşıklaştırıyorum. Hayatımı bir cennet yerine sıkıcı hale getirdim. Hayat bana seçenekler verdi ama aptal olduğum için üzgün olmayı seçtim. İstediğim her şeye sahibim ama yine de bir şeye bakıyorum. Hâlâ memnun değilim ve o da benden vazgeçti ki bu muhtemelen olacak. Ben sadece merak ediyorum. Yaptığım onca şeyden onu vazgeçiren neydi? Onun vazgeçmesini istemiyorum. Bitmemizi istemiyorum. Onu seviyorum. Onu, kendi hayatımdan daha çok seviyorum.
"Byun? Bu sefer seni rahatsız eden şey ne? Ve bir şeyim yok deme çünkü yüzün her şeyi söylüyor."
Ödevlerini yapmak için öğle yemeğini feda etmişlerdi, böylece daha sonra rahatlayabilirlerdi. Hayır, sonrası için hiçbir şey planlamamışlardı. Beklenmedik bir olay olabilirdi, sadece kendilerini hazırlıyorlardı.
"Chanyeol bana mesafeli davrandı. Nedenini merak ediyorum- Hayır aslında nedenini biliyorum ama özel olarak sebebini öğrenmek istiyorum. Onunla konuşmak istiyorum. Bütün bu saçmalıkları bitirmek istiyorum ama egom her şeyden daha ağır bastığı için yapamıyorum."
"Bu şeyler biraz karmaşıktır."
"Ne kadar karmaşık?" Kai kalemini bıraktı ve 'bu şeylerin' ne kadar karmaşık olduğunu tartışmaya hazır olan Baekhyun'a baktı.
"Soruyu anlıyorum. Ne yapacağımı çok iyi biliyorum ama yapamıyorum."
"Neden?"
"Ya yanlış anladıysam? Ya her şeyi mahvedersem... yine?" Baekhyun başka bir şey hakkında konuşuyordu aslında ve Kai bunu başından beri biliyordu. İkisi de önlerindeki sorulardan bahsetmiyorlardı.
"Kitaplarımız var Byun. Geriye bakıp sorunu tekrar incelemekte özgürsün. Seni senden başka hiçbir şey geçmişi anımsamaktan alıkoyamaz. Düşündüğün kadar karmaşık değil. Bunlar gerçekler, ama sen... Sen karmaşıksın işte. Karmaşık olan sence de sen değil misin?" Kai, arkadaşına yoğun bir şekilde bakarken derinden söyledi.
"Satır aralarını okuma şeklin hoşuma gitti..."
"Ben zaten hoşum."
Baekhyun aynı fikirde değilmiş gibi bir "eew" sesi çıkardı ama yine de ciddi değildi.
"Yüce Kyungsoo'ya sahipsin, buna katılmıyorum. Sana bir sürpriz bile yaptı."
Kai iç çekti. Baekhyun aptal olmasaydı şimdi her şey yolunda olabilirdi, ama o böyle olduğu için hala biraz daha acı çekmeleri gerekiyordu.
"Byun... Bir ilişkide yalnız değilsin. Yanında biri var. Bütün sorunlar kendi problemin olsa da hepsini tek başına yüklenme. O senin diğer yarın, bırak üzerine düşeni yapsın, sesini çıkarsın. Her şey yoluna girecek. Ona neler olduğunu anlatmalısın. Son olarak, gerçekten çalışmasını istiyorsan sen de çaba sarf etmelisin."
Kai en son neden Chanyeol'un soğuk yaptığını biliyordu ama Baekhyun'u bilgilendirmeyi reddediyordu. Kendi sorunlarını nasıl çözeceklerini bilmeliydiler artık.
------
O geceden beri Chanyeol umudunu yitirmişti. Baekhyun'dan umudunu kesmişti. İlişkilerinden umudunu kesmişti. Kendinden ümidini kesmişti.
Ama yine de Chanyeol durmayacaktı. Sadece dinleniyordu. Kalbi kırılmaya devam ediyordu bu yüzden devam ederse ölebilirdi. Kalbi ölebilirdi. O zaman Baekhyun'a hangi kalbi verecekti? Cansız bir kalp mi? Hayır. Başka birinin kalbi mi? Hayır! Kalbinin iyileşmesine ihtiyacı vardı. Baekhyun onu iyileştirebilirdi ama daha da kırabilirdi, bir paradoks gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Park' olmak // chanbaek
FanficByun'un Park olduğu gün, hayatının değişeceği gündü. çeviri kitabın orijinali (@Baekternity)