Bölüm 11: Kırmızı Elbise

1.5K 90 34
                                    

Selam! Aylar sonra geldiğimin farkındasınız değil mi? Her zaman dediğim gibi, karanlık bir odaya geçin, arkanıza yaslanın. mükemmel bir bölüm olsun bu sizin için.

Hatırlıyor musun duman konserini?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hatırlıyor musun duman konserini?

Rüzgarın ve şarkının melodisi birlikte ritimle dans ederken tek bişey düşünüyordum.

Ne kadar zaman geçmişti ailemin ölümünden?

Hatırlayamıyordum.

Peki doğum günüm ne zamandı?

Hatırlayamıyordum.

Ne zaman doğmuştum hatırlayamıyordum. Anneme acı vererek onun karnından uçmayı bilmeyen bir serçe gibi çıktığım günü hatırlamıyordum.

Ailemin bana uçmayı öğretip acıyla uçarken beni yanına almadıkları günü hatırlamıyordum.

Ne olmuştu bana böyle?

"Tuana,"

Helin'in sesiyle arkama döndüm. Gülümsedim. Ayağa kalkıp ona doğru ilerledim ve kucak açtım ona. Bana geri sarıldı. "Balonun yarın akşam olduğunun farkında mısın Tuana?" dedi. Kafamı salladım.

"Elbisen nerede?" diye sordu. "Elbisem..." dedim bana meraklı gözlerle bakarken. "Yok." diye açıkladım. Gözleri büyüdü. "Ne?" dedi.

"Gelmeyeceğim. Gidecek biri yok zaten. Ne anlamı var? Katılmak istemiyorum," dedim.

"Saçmalama Tuana!" dedi Helin. Omuz silktim.

"Hiç uğraşma. Bir haftadır getirmeye çalışıyorum. Vaz geçtim."
Leya'nın sesini duyduğumda gülümsedim. "Gereksiz bişey bence." dedim.

"Ya Tuana! Bak, zaten dersler seni çok boğuyor. Onca yaşananlardan sonra, bir geceliğine bunu hak ediyorsun." dedi Helin.

"O bir geceden sonra her şey aynıya dönecekse kendimi umutlandırmanın ne anlamı var?" dedim tek bir nefeste.

"Kendini umutlandırmak denmez buna güzelim. Buna, kendine bir geceliğine o dinlenme şansını vermek." dedi Leya. Gözlerimi devirdim.

"Hem, elbisem bile yok!" dedim. İkiside ofladı. "İyi, peki. Gelme. İstediğin zaman buradayız." dedi Helin zorlamak istemezcesine. Onlar içeriye girerken bende arkamı döndüm.

Yaklaşık beş dakika sonra ayak sesleri duydum. Çağan'ın ayak sesleriydi.

Ayak sesinden bile tanıyabiliyordum onu.

İlk ayak sesleri yaklaştı sonra ise kokusu. "Çağan," dedim arkam dönükken. İlk ayak sesleri durdu sonra da burnundan gülme sesi geldi. Arkamı döndüm.

"Selam." dedi. Gülümsedim. "Selam." dedim. "Nasılsın?" diye sordu bana doğru yaklaşırken.

"Fena değil. Leya ve Helin beni baloya çağırmayı bırakmıyor, tek sorun o." dedim. Biraz düşündü.

Siyah & BeyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin