Birer birer uğurluyoruz her şeyi;
hiçbir şeyin bize ait olmadığının farkına vararak
eskiyoruz her gün batımına tanıklık edemeden
başka dünyalarda yaşıyoruz güya; daha kendimizden bile gidemeden
hep bir yaşanmamışlığı taşıyoruz
hep bir kırgınlığı
"NEDEN?"
SEMA NUR MAN
Bu sabah çok erken uyandım saat altı buçuktu uyandığımda duş aldıktan sonra toz pembe bir tişört altına dar siyah bir pantolon giydim tişörtü pantolonumun altına koydum altına ise beyaz bir spor ayakkabı giydim kumral saçımı atkuyruğu şeklinde bağlayıp yüzümün her iki yönüne birazcık saç bırakıp çok sade bir makyajla tamamladım koluma kirli beyaz bir çanta taktım güzel göründüğümden Emin olunca aşağı indim salonda kimse yoktu herkes uyuyor olmalıydı ne de olsa daha çok erkendi o kadar çok mutluydum ki zeliş ayağa kalkmış yürüyor ve konuşuyor Allah'ım sana şükürler olsun daha ne olabilir ki kapıdan çıkacakken çok erken olduğunu düşündüm ne yapabilirdim ki derken aklıma birden güzel bir fikir geldi kek yapıcaktım Zeliş yetimhanede iken kakaolu keke bayılırdı o yüzden zelişe kek götürücektim mutfağa gidip çantamı masanın üstüne koydum mutfak önlüğümü taktım mutfak önlüğüm siyahtı üstünde sarı renkte 'benim tatlı bal arım' yazıyordu bu ünlüğü bana Kerem yaptırmıştı ben de çok seviyordum neden bilmiyorum ama kerem'in bana verdikleri şeyler benim için çok değerliydi dolaptan kek için malzemeler çıkarıp masanın üstüne koydum kekin iç harcını hazırlayınca keki fırına attım çantamdan telefonu çıkarıp saate baktım olamaz ya hala çok erkendi nedense ben mutfaktan çıkmak istemiyordum bu sebeple kurabiye yapmaya karar verdim kurabiye malzemelerini de masaya koyunca kurabiye hamurunu yapmak için unu almam gerekti un biraz yüksekdeydi bundan dolayı parmak uçlarımı kaldırdım boyumun uzun görünmesi için elimi un kavanozuna koyunca kavanozun çok ağır olduğunu anladım elimi geri çekicektim ki artık çok geçti çoktan un kafamdan geçmişti her yer una bulandı ama ben bunu hiç dert etmedim kavanozda bana yetecek kadar un vardı kurabiye hamurunu yoğurunca keki fırından çıkarıp kurabiyeyi de fırına attım ellerim hamurluydu mutfaktan cıkıp salondaki aynadan kendime baktım kendimi görünce kendimden korktum bembeyaz olmuştum kumral saçım yaşlılar gibi beyaz olmuştu siyah ünlüğümde beyaz olmuştu yüzüm bile unluydu oysa alt tarafı kek ile kurabiye yapmıştım ben salondayken kapının çaldığını duydum kapıya yaklaşıp kapıyı açtım kapıyı açınca büyük şoka uğradım kapıda Kerem vardı nereden gelmişti ki bu meraklı bir biçimde "neredeydin sen" dediğimde bana öylece bakıyordu gülerek" bana bir boydan baksana nereden gelmiş gibi görünüyorum" boydan bakınca siyah tişört siyah pantolon tişörtün üstünde ise Beyaz hastane önlüğü giymişti bu demek oluyor ki akşam nöbetteymiş ona dönüp "akşam sen hastanede mi kaldın"sinirle" evet artık izin verirsen içeri gireceğim"kapının önünden çekilip" tabii ki" Kerem içeri girer girmez kapıyı kapattım yüzümü kapıdan dönünce Kerem salonun bir koltuğuna geçmiş oturuyordu hiç aldırmadan mutfağa gitmek için salondan ayrıldım mutfak kapısına yaklaşınca kapıya yaslanıp mutfağa baktım mutfak berbat bir haldeydi her yer una bulanmış unun kabı yerdeydi kek malzemelerini yere atmıştım eğer mutfağı temizlemeye kalksam öğleyi bulurdu ve ben de zeliş'i göremezdim ben oflarken kapının diğer tarafında kerem'in yaşlandığını gördüm yüzümü ona dönünce şok olmuş bir biçimde mutfağa bakıyordu benim ona döndüğümü fark edince "sen hayatında hiç mutfağa girmedin mi?" ne saçmalıyor du bu tabi ki girmiştim ama hiçbirinde böyle dağınık yapmazdım sinirle" tabii ki girdim ama birazcık dağıldı" biraz dediğimde ağzını büküp "biraz mı sence"kendimi bile avuturcasına" evet alt tarafı mutfak biraz un oldu yani bunda ne var "derken kendimi avutuyordum çünkü mutfak yıllardır girilmemiş gibiydi Kerem bana bakıp sırıtarak "ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum mutfağın ortasına geçip un'u başından aşağı mı döktün hayalet gibi olmuşsun" başımı aşağı indirip kendime baktım sonra kafamı yukarı kaldırıp "hayır ya un'un içinde olduğu kavanozu almaya çalışıyordum biraz yüksekti parmak uçlarımda kalkınca dengem bozuldu ondan dolayı un kafama döküldü"sırıtarak" ilginçmiş" deyince güldüm ben kerem'le konuşurken birden yanık kokusu geldi kurabiyeleri fırında unutmuştum birden yüksek sesle "yandı" Kerem şaşırmışcasına" ne yandı" hiç aldırmadan fırını kapattım fırın eldiveni ile kurabiyeleri çıkarıp masaya koydum eldiveni de masanın üstüne koyup kurabiyelerime baktım kurabiyelerimi yuvarlak şekilde ve kakaoluydu yanmamıştı ama eğer biraz daha geç çıkarsaydım kesin yanardı kurabiyelere baktıktan sonra mutfak ünlüğümü çıkarıp elimi yıkadım kahretsin yine duş almam gerekecekti üstüm başım batmıştı Kerem mutfağa girip masadaki kurabiyelere ile keke bakınca 'vay canına' der gibi bana baktı mutfağa doğru gelen adım seslerini duyunca endişelendim kesin Zehra abla geliyordu bana çok kızardı kızılmayacak gibi de değildi Zehra abla mutfağa girince elleriyle ağzını kapatıp şaşkın bir biçimde "ne yaptınız siz mafetmişsiniz mutfağımı" diyince yanına yaklaştım tam ağzımı açacaken Zehra abla" melis sen ne yaptın kızım hayatında hiç mi mutfağa girmedin" diyince yüzüne bakıp" şey Zehra abla ben çok özür dilerim ya lütfen affet "dediğimde hiçbir şey olmamış gibi" tabii affederim neden kızım ki Melis" diyince çok sevindim tabii biraz sevilmek de erken davranmıştım çünkü Zehra abla "benim sorunum değil eğer mutfağı eski haline getireceksen neden kızayım ki" yüksek sesle "ben mi temizleyeceğim" Zehra abla"neden ben temizlemicem ya" yalvaran bir ses tonuyla "etme Zehra abla ben tek başıma nasıl temizlim burayı hem benim bir sürü işim var Zehra abla misafirliğe gidicem eğer burayı temizlersem kesin geç kalırım" beni dinlemiyor gibi görünüyordu o yüzden bir şart sunmam gerekecek di iyice düşündükten sonra konuşmaya başladım" hem bak Zehra abla sen şimdi buraları temizle söz veriyorum yarın kahvaltıyı ben hazırlarım lütfen" elini çenesine götürüp düşündükten sonra" tamam Melis git ama yarın kahvaltı senden oldu mu" dediğinde çok sevindim mutluluktan ona sarılacaktım ki un'lu olduğumu fark edip geri çekildim çantamı alıp mutfaktan çıkıp odama gittim odama gider gitmez duş aldım bu defa da kırmızı tişört beyaz pantolon siyah spor ayakkabı ve aynı kirli beyaz çantamı taktım saçımı önceki modelin aynısını yaptım her zamanki gibi sade bir makyaj ile tamamladım öncekinden daha güzel olmuştun bundan emindim son defa kendime baktıktan sonra odamdan çıktım koşarak mutfağa girdim Zehra ablada kurabiye ile keklerimi saklama kabına koymuş kapıda bir poşetin içine koyup hazırlamıştı beni farkedince yüzünü bana dönüp" Melis canım sen artık gidebilirsin tamam mı" evet gidebilirdim ama maalesef sene daha uyanmamıştı Sene' yide götürmem gerekiyordu onun da annesini görmeye ihtiyacı var çantamdan telefonu çıkarıp saate baktım saat 08.20' ydi bu da demek oluyor ki sene'nin uyanması gerek salona geçip bir koltuğa oturup sene'yi beklemeye başladım birkaç dakikadan sonra Kerem sene'nin elini tutmuş aşağı iniyorlardı Sene okul formasını giymişti yani bu demek oluyor sene okula gidecek ama onu annesine götüreceğimi söylesem kesin gelir merdivenlerden aşağı inince yanına gidip diğer elinden tuttum bir elini Kerem diğerini ben tutmuştum sene elini tuttuğumu görünce kafasını yukarı kaldırıp "teyze ne oldu" diyince gülerek "sene'cim sana bir sürprizim var o yüzden benimle gelmen gerek "dediğimde gülerek "gerçekten mi teyze"başımı salayıp
" evet "dediğimde ağzını büküp kafasını yere cevirip "peki ya okul"
Hiç düşünmeden" bugün okula gitmesen de olur" dediğimde Kerem araya girip" olmaz ne demek okula gitmezsende olur hem sene'yi nereye götüreceksin "yüzüne bakıp"Elif'in yanına gideceğim o da gelsin istiyorum Elif çok ısrar etti ben de ondan sene'yi götüreceğim" oflayarak"Elif'e gideceksen olur sadece bugün sene okuldan geri kalsın istemem" Allah'ım ya alt tarafı bugün götüreceğim ya ne çok şey söylüyor gören hep götürüyorum sanar sene'ye bakıp "gidelim mi"gülerek" olur teyze "Kerem sene'nin elini bırakınca sene ile mutfağa gidip kek ile kurabiyelerimizin içinde olduğu poşeti elime alıp mutfaktan çıktık ben mutfaktan çıkar çıkmaz Tarık kafasını çevirdi yine aynı şapka ve elbiselerini giymişti bana bakıp" bir yere mi gideceksiniz Melis hanım" olumlu anlamda başımı salladım ve arabaya bindik sene yanımda oturuyordu tarık'ın önündeki camdan bana bakması beni rahatsız ediyordu yine de bir şey demiyordun nereye gideceğimizi sorunca adresi verdim yarım saat sonra yetiştik Tarık arabadan inip kapıyı açtı sene ile inip kapıyı kapattım Tarık indiğimizi görünce "Melis hanım sizi burada bekleyeyim mi yoksa aradığınız zaman geleyim mi?" nedense ona hiç güvenmiyorum çok soğuk biriydi kendimi sadece Kerem'in onu seçtiği için avutuyordum ona kesin bir sesle "akşam yedide burada ol şimdi gidebilirsiniz"dedim bir elimde poşetimi diğer elimde de sene'nin elini tutmuştum sene durmadan nereye geldiğimizi soruyordu ama indiğimiz yeri görünce annesine geldiğimizi anlayıp güldü eve yetişince kapıya vurdum birkaç saniyeden sonra kapı açıldı kapıyı Zeliş açmıştı mutluluktan gözlerimden yaşlar akmaya başladı Zeliş siyah bir kazak ve siyah bir pijama giymişti saçını bağlamıştı aynı bendi hiç değişmemişti onda kendimi görüyordum boyumuz kilomuz her şeyimiz aynıydı sadece onun saçı siyahtı saçı benden uzundu Zeliş gözlerini bana dikmiş öylece ağlıyordu sene zeliş'i görünce elimi bırakıp zeliş'e sarılıp ağlamaya başladı ikisi de birbirine sarılıyorlardı ve her ikisi de ağlıyordu onlar sarılırken Gizem yanıma gelip mutlu bir biçimde" gelsene Melis" dediğinde spor ayakkabılarımı çıkarıp içeri için terlik giydim elimdeki poşeti gizem'e verdim Zeliş sene'den ayrılıp bana sarıldı ona öyle sıkı sarılıyordum ki kendimi onun yanında çok güvenli hissediyordum o ailemden kalan tek kişiydi ve benim için çok önemliydi Gizem bize bakıp gülerek" hadi ama kızlar içeri gelin biraz da orada konuşursunuz "diyince Zeliş benden ayrılıp sene'yi kucağına alıp içeri girip tekli bir koltuğa oturdu ben de hemen onun karşısındaki koltuğa oturdum oturduğum yerde öylece zeliş'e bakıyordum sene zeliş'in kucağında öyle mutlu görünüyordu ki onu hiç öyle görmemiştim gizem mutfaktan " Melis canım gelebilir misin?" diyince oturduğum yerden kalkıp mutfağa girdim Gizem masaya yaslanmış çayın pişmesini bekliyordu ben de onun yanına geçip aynı şekilde masaya yaslandım Gizem kafasını bana çevirip "Melis bir şey söyleyeceğim ama kızma" ne söyleyecek di endişeli görünüyordu ona "söyle Gizem neden kızayım ki" kafasını yere eğip sonra da bana dönüp "bak Melis neden bilmiyorum ama ben Zeliş ten şüpheleniyorum sanki sen zeliş'e bir şey yapmışsın da o da bundan dolayı senden intikam almaya çalışacak gibi geliyor" dediğin de sinirlenip "saçmalama Gizem Zeliş neden benim canımı yakmak istesin ki "ellerimi yanaklarının üstüne koyup" sen beni çok düşünüyorsun ondandır yoksa Zeliş bana neden kötü bir şey yapsın ki"elimi geri çekip" bu arada Gizem Zeliş evlendiğimi biliyor mu?"gizem" evet evlendiğini söyledim ama evlendiğin kişinin Kerem olduğunu söylemedim biliyorsun kerem'in babasını zelişte öldürmek istiyor ve sana kızgın sen bana kerem'le neden evlendiğini söylemedin ama Elif söyledi yaptığın şey yanlış Melis bebeklerini kerem'e vermekle hata yaparsın çünkü" dediğinde sözünü kesip bakmışcasına "lütfen Gizem başka çarem yoktu bunu biliyorsun bak ben çok mutluyum Zeliş şuan benim yanımda bana keremle ilgili bir şeyler sorma bu canımı sıkıyor" dedim ve salona gittim Zeliş geldiğimi görünce bana güldü kahvaltı yaptık birkaç saat konuşup güldük artık geç olmuştu saat yedi olmak üzereydi Zeliş ile konuşup" zeliş biz artık gidelim geç oldu "dediğimde Zeliş" ne demek biz gidelim sene'yi de mi götüreceksin?" Ne diğeceğimi bilmeden"evet çünkü biliyorsun sene" ne diyecektim ki sene'yi kerem'e mi götüreceğim eğer öyle dersem asla izin vermez zeliş "ısrar etme Melis bugüne kadar sene'ye baktığın için teşekkür ederim ama ben artık kızıma bakabilirim"üzüldüğünü anlayınca
" evet bakabilirsin ama "zeliş sinirle"ama ne Melis kızım benimle kalacak bu kadar başka bir şey söyleme zaten kızımı aylardır görmüyorum artık kızımdan ayrılmak istemiyorum " sesi çok kesindi hala eskisi gibi sinirliydi ısrar etmeyecektim çünkü sene de onunla kalmak istiyordu yedi olmuş ve şoför gelmişti zeliş'lere sarıldıktan sonra arabaya bindim yarım saat sonra eve yetiştik eve yetişince kapıya parmaklarımla vurdum Zehra abla kapıyı açıp "hoşgeldin melis"korkuyla ben de salona girdim salonda kerem'in olmaması beni çok mutlu etti yoksa ona ne derdim bana kesin sene nerede diye sorardı koşarak odama girip kapıyı kapattım çok yorgundum yatağıma uzanmak için girdim ama uykuya dalmışım kendime geldiğimde saat gecenin yarısıydı yani dört saat uyumuştum uyanıp cama baktım cama bakınca büyük şoka uğradım siyah giyinen biri elindeki telefonu yukarı kaldırıp bana gösteriyordu hayal gördüğümü düşünüp camdan ayrılıp yatağımın üstüne oturdum ben oturur oturmaz telefonuma bir mesaj geldi gecenin bu vaktinde kimden geldiyini düşünüp oturduğum yerden kalkıp telefona baktım mesaj bana her zaman saçma mesajlar atan kişiden di numarasından anladım şöyle yazıyor du'bugüne kadar hep kurtuldun elimden ama artık hiçbir yere kaçamazsın Melis bugün sana kim olduğumu söyleyeceğim yarın da seni olman gereken yere göndereceğim şimdi beyninde saçma sorular geçiyordur kim bu benden ne istiyor neden durmadan saçmalıyor doğru tahmin ediyorum değil mi ben yetimhanede öldürdüğün temizlikçi kadının oğluyum bugüne kadar hep seni aradım ve sonunda buldum seni sen hiç merak etme seni de onun yanına göndereceğim sen beni mahvettin ben de seni mahvedeceğim bugün kendine iyi bak çünkü zaten yarın istesen de kendine iyi bakamazsın yarın günahlarının bedelini ödeyeceksin çünkü hiçbir katil dünyada kalmayı hak etmiyor sen neden kalasın ki' ne saçmalıyor bu ben katil değilim islim ablanın oğlu mu varmış cama baktım yine onun olduğu yere baktım hala oradaydı onunla konuşup islim ablayı bilmeyerek öldürdüğümü söylemem gerek çünkü ben onu çok seviyordum odamdan çıkıp koşarak bahçeye girdim telefonum elimdeydi bahçeye girer girmez kadınlık olmasına rağmen yüksek sesle "neredesin sen seninle konuşmam lazım" hiçbir yerde yoktu gözlerimden yaş akıyordu yere diz çöküp "Yeter artık ya siz benden ne istiyorsunuz neden mutlu olmama izin vermiyorsunuz neden "oturduğum yerden kalkıp etrafa baktım hiçbir yerde yoktu arkamdan gelen birkaç adım sesi duydum arkama dönecektim ki elini omzuma değdi o adam bana mesajları atan kişi diye düşünüp korkarak arkamı döndüm arkamda olan kişinin Kerem olduğunu görünce ağlayarak ona sarıldım Kerem elleriyle saçlarımı okşayıp sonra da kafamı geri çekip oturmamı söyledi ben de öyle yaptım ve oturdum ben oturur oturmaz Kerem de oturup konuşmaya başladı "bak Melis sorunun ne bilmiyorum ama gecenin bir vakti bahçeye çıkıp bağırmakta ne sen delirdin mi?"ağlarlı bir ses tonu ile kafamı yere inmiş bir biçimde" sen delirdin mi vay be sen mi bunu bana soruyorsun asıl sizin sorununuz ne önce beni delirtiyorsunuz sonra da sen deli misin diyorsunuz bıktım artık ya canım çok yanıyor yaşamak da zorluk çekiyorum uzak durun artık benden" dediğimde ayağa kalkıp gitmeye çalışırken elimden tutup "gel benimle" diyip elimden tutup beni içeri doğru çekiştirdi salona girdiğimizde elimi bırakıp" söyle Melis neden bahçedeydin gecenin bir vakti "ona mesajlardan bahsedemezdim uygun olduğunu düşündüğüm bir bahane bulup "ben bahçeye hava almak için çıktım" düşünüyor anlamında başını sallayıp "bu saatte hava almak için çıkacaksın ben de inanacağım öyle mi?"sinirle
" ister inan ister inanma gerçek bu şimdi izninle odama gideceğim"Kerem" bak Melis" sinirli bir biçimde "yorgunum ve uykum geliyor anlıyor musun lütfen çekil önümden ya da çekilme "deyip onu itip odama doğru koştum odama girince yatağıma uzanıp ağlamaya başladım neden hep böyle oluyordu neden tam mutlu oldum derken kötü bir şey oluyor ki ben mutlu olmayı hak etmiyor muyum Allah'ım lütfen mutlu olmama izin ver ben biliyorum ki bu mesajlar sahte eğer öyle olmasa bugüne kadar neden hiç karşıma gelmesin ki dolandırıcı olmalı yarın hiçbir şey yapamaz ben bunu biliyorum; bilmiyor olmama rağmen kendimi avutuyordum bunun farkındaydım bunu kesin bana yetimhaneden biri yapıyor islim ablanın olayını bilen biri şaka niyetine beni korkutmaya çalışıyor ben eminim o yüzden yarın normal bir gün gibi davranacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İYİ GELMEYECEK
FanfictionHayatında sevdiği tek kişiye güvenen küçükken ailesi gözleri önünde öldürüldüğü için bir çok psikolojik sorunu olan Melis Bir yandan Hayatı boyunca tek desteğini babasından almış kerem. Diğer yandan ömrünün geri kalanını anne ve babasının intikamın...