KÖTÜ BİR BAŞLANGIÇ

97 5 12
                                    

Her an kırılmak üzere olan buzun üzerinde çıplak ayaklarla yürüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her an kırılmak üzere olan buzun üzerinde çıplak ayaklarla yürüyordum. Nefesim ciğerlerime yetişemezken, esen rüzgarla gittiğim yere ben karar veremiyordum.

Neredeydim böyle ben? Nasıl gelmiştim buraya?

Sis yüzünden önümü göremezken, suyun içinden atılan yumruk ile korkuyla kendimi yerde bulmuştum. Ne olduğunu anlamak için buza doğru eğildim ve elimle buzun üzerindeki karları çektim. Aman Allah'ım! Bu da ne?!

Buzun altında ben vardım. Gözlerim ve tenim bembeyaz, dudaklarım ise mosmor. Bu şey benim yansımam mıydı? Yoksa benim ölü halim mi? Korkan ve anlamaz gözlerle bana bakarken buzun çatlamaya başladığını fark ettim. Hızla ayağa kalkıp doğruldum ve koşmaya başladım. Buzun üzerinde ayağım kayıyor ve durmadan düşüyordum, ama pes etmeyen ve direnen bir yapım vardı. 

Üzerinde durduğum buz da çatlayınca çığlık atarak, soğuk ve karanlık suyun içinde buldum kendimi. Akıntı beni uzaklaştırırken hâlâ yüzeye çıkma derdindeydim. Sudan bile daha soğuk bir el bileğimden tuttuğunda, suyun altında çığlık attım. Sesim çıkmıyordu, sadece aptal gibi nefesimi boşa harcıyordum. Soğuk el beni dibe doğru çekerken, suyun altında bir ışık olduğunu gördüm. Işığın yayıldığı yerden korkunç bir melodi geliyordu kulağıma. Nefesim tükenmek üzereyken korkunç melodi çığlığa dönüşüyordu. Evet, sanırım kısa yolun sonu, ölüyorum...


Çığlık atarak yataktan kalktım. "Rüyaymış," kendime gelmeye çalışarak cama doğru ilerledim ve camı açtım. Nefes nefese kalmıştım. Hayatımda ilk defa bu kadar gerçekçi bir kabus görüyordum. 

Başımı yukarıya doğru kaldırdım ve yıldızları izlemeye başladım. Ne kadarda büyüleyici. Keşke uzanıp birisinide olsa avucuma alabilsem.

Yıldızları izlerken saatin kaç olduğuna bakmak aklıma geldi. Başımı arkaya doğru çevirdim ve yatağımın yanında duran komidinin üzerindeki dijital saate baktım. "3.42" dedim ağzımın içinden konuşarak. "Daha okula 6 saat var. Ne halt edicem ben! Uykumda yok!" 

Annem veteriner, babam ise psikologtu. Aralarında çıkan anlaşmazlıklar sonucu ayrılmışlardı. Onlara sinirli olduğumdan dolayı birlikte kalmıyordum. Yeni okuluma -liseye- daha bu yıl başlamıştım ve kendi ayaklarımın üzerinde durmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışıyordum. Tabi anne ve babadan alınan maddi desteği saymazsak...

Uyuyamayacağımı bildiğim için pofuduk mavi pijamamın üzerine gri uzun hırka geçirdim ve mutfağa yöneldim. Uyuyamadığım zamanlarda en iyi yaptığım şey kahve içip daha fazla uykusuz kalmaktı. 

Aslında neden böyle bir rüya gördüğümü sorgulamadan duramıyordum. Gerçi bugün yeni lisemde ilk günüm olduğu düşünülürse mantıklı geliyordu. 


"Lanet olsun Carmen 6 saat erken kalkmana rağmen nasıl yine de geç kalabilirsin?!" diye bağırarak dolabı yere döküyordum. Bazenleri kendime sinir olduğum zamanlarda ismimle hitap ederdim.

Elfler ve PerilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin