Yem yeşil bir çayır, kocaman rengarenk ağaçlar, etrafta koşturan hayvanlar ve mantardan evler, mas mavi gök yüzü ve şekilli bulutlar. Kulakları sivri bir kaç çocuk şelalenin altında oyunlar oynuyorlar.
Beyaza yakın ten renkleri ve beyaz, gri, mavi, mor saç renkleri. Burası gerçek olamayacak kadar güzel. yere bakınca fark ediyorum, iki çocuk masmavi gözleriyle bana bakarak gülüyorlar.
"Sizler ne kadar şirinsiniz," diyerek yanaklarını okşuyorum. İki çocukta önümde hafif eğilerek reverans veriyor. Ellerimden tutarak beni şelaleye doğru sürüklüyorlar. Çıplak ayaklarım üzerimdeki kırmızı kırık beyaz orta çağ kıyafetine takılıyor.
Şelaleye geldiğimde etrafımda çocuklar toplanıyor. Şelalenin yanındaki kayalığa oturuyorum ve suyla oynamak için biraz eğiliyorum. Şelalede gördüğüm yansıma kimin yansıması?
Beyaz saçlar ve mor gözler, kulaklarım sivri ve tenim beyaza yakın. Başımdaki taç benim mi? Ben prenses miyim?
Yatağımda doğrulduğumda bu güzel rüyadan erken uyandığım için kendime kızıyordum. O kadar çok elflerle ilgili kitaplar okumuştum ki rüyalarım bile bana elfleri gösteriyordu.
Komidinin üzerindeki telefonumu aldım ve saatin kaç olduğuna bakmak için açtım.
"Aman tanrım! yine geç kaldım!" diye bağırarak kendimi yataktan aşağıya attım. Dolabımı açtım ve altıma gri eşofman üzerime ise bol siyah tişört geçirdim.
Kumral saçlarımı açık bıraktım, yatağımın yanındaki artık hayattan bezmiş olan siyah çantamı aldım ve siyah asker botunu giyip koşmaya başladım.
Okula vardığımda koşmaktan nefes nefese kalmıştım. Nefesimi düzene sokup içeri girdim. İçeri girdiğimde bir kaç kişi bana doğru dönüp yutkunmuşlardı. Bana mı bakıyor bunlar? Üzerimde bir şey mi var diye eğilip üzerimi inceledim. Olduğum yere heybetli bir gölge düşünce başımı kaldırıp arkama döndüm.
Arkamda iri yarı ve benim iki katım olan kırmızı saçlı bir çocuk vardı. Ahh lanet olsun şimdi anladım, korkarak bana değil o çocuğa bakıyorlardı.
Üzerinde açık kırmızı sporcu hırkası ve altında bol kot pantolonu vardı. Hırkasının fermuarını çekmişti ancak kasları hâlâ belli oluyordu. Boya olan kırmızı saçlarının öndeki tutamlarını arkaya doğru bağlamıştı. "Ah tanrım, bu okuldaki neden herkes bu kadar yakışıklı?" sevimli isyanımla sessiz ortam bir anda kahkahalar boğuldu. ama en çokta kızıl şeytan gülüyordu, ve ben ise utancımdan kıpkırmızı olduğuma emindim. Çocuk omzumdan tuttu.
"Biraz daha kızarırsan domatese dönüceksin." dedi.
Mavi gözlerimle gözlerinin içine baktım. Tebessüm etmesi bir anda solmuştu, kaşlarını şaşırmış gibi çatmıştı. Ben ne olduğunu anlayamadan omuzumu bırakıp hızla yanımdan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elfler ve Periler
FantasyEski çağlarda yaşanmış olan büyük bir savaşta kaybolan tahtın son varisi. Okula yeni başlayan Carmen, büyük bir intikam ateşinin ortasında kaybolduğunu ve bu büyük ateşte nasıl yanarak kaybedeceğinden habersizdi. "Ruhlarımız...