Eski çağlarda yaşanmış olan büyük bir savaşta kaybolan tahtın son varisi.
Okula yeni başlayan Carmen, büyük bir intikam ateşinin ortasında kaybolduğunu ve bu büyük ateşte nasıl yanarak kaybedeceğinden habersizdi.
"Ruhlarımız...
"Şaka mı yapıyorsun Anıl!? Kız 4 gündür okula gelmiyor farkında mısın?" Ateş bana bağırıyordu. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve içimen 10'a kadar saydım.
"Beni kovdu. Ki zaten büyük ihtimalle canı istemediği için gelmiyordur." bunu diyen ben değildim. Ben herkesten daha çok Carmen'e ne olduğunu merak ediyordum ama bana yalnız kalmak istediğini söylemişti ve kovmuştu. Gerçekten yalnız kalmaya ihtiyacı var gibi duruyordu.
"Bunu diyen sen olamazsın Anıl. Dersteyken durmadan Carmen'i düşündüğünün hepimiz farkındayız." Ege yine bir şekilde aklımdan geçenleri okumayı başarıyordu.
Son üç gündür durmadan bunları tartışıyorduk ve yalnız kalmak istediğini söylediği için kimse Carmen'i arayıp sormuyordu. Sınıftan sinirle çıktım ve elime telefonu arayıp Carmen'i aradım. Artık dayanamıyordum. Acaba bir şey mi oldu korkusu günden güne beni bitiriyordu.
Ulaşılamıyor...
Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Okuldan kaçmıştım ve motosikletime atlayarak Carmen'in evine doğru yola çıkmıştım. Carmen'in evine vardığımda güneşli hava bir anda bulutların arasında kalmıştı. Koşarak eve girmeye çalıştım. Ancak kapı kilitliydi ve ne kadar kapıyı çalsamda kapıyı açmıyordu. Perdeleri çektiği için evin içinide göremiyordum.
"Bu kadar! Bana ne kadar kızacağın umrumda bile değil Carmen!" deyip kapıya sertçe bir tekme attım ve kapı kırıldı. Koşarak içeri girdim ve odaları gezip Carmen'i aradım. Odasına çıktığımda camının açık olduğunu gördüm. Hiç düşünmeden, sadece hislerime güvenip çatıya çıktım ve etrafıma bakınıp çatıda dolaştım. Evin arka kısmına doğru ilerleyince ağaç ev olduğunu gördüm. Carmen'in bana göstermek istediği yer orası olmalıydı. Eminimki kendiside ordaydı.
Ağaç eve baktım ve oraya nereden gideceğimi bulmaya çalıştım. Ancak anladığım kadarıyla oraya bu çatı sayesinde gidebiliyorduk.
Elf güçlerimi kullansam?
Asla olmaz ya bir gören olursa. Ama Carmen. Kararsız kalmıştım ama Carmen için gerçekten çok endişeliydim. Bu yüzden biraz geriye gittim ve yukarı zıpladım.
Elfler, yüksek yerlere zıplayabilir, hızlı koşabilir ve bir insana kıyasla kat kat daha iyi kulakları duyabilirdi.
Ağaç evinden içeri girdiğimde Carmen de oradaydı. Yere çökmüştü ve tirtir titriyordu. Yanına yaklaştığımda hâlâ geldiğimi fark etmemişti. "Carmen," dediğimde kafasını yukarı kaldırdı ve benim olduğunu görünce ayağa kalkıp ben daha ne olduğunu anlayamadan boynuma atladı. Şaşırmıştım, bende hemen ona sarıldım ve kafamı boynuna gömüp özlediğim kokusunu içime çektim.
"Ayaz," dedi sesi ağlamaklı çıkmıştı. Sarılmayı bıraktığında bende geri çekilmiştim. İşte o zaman onu daha dikkatli inceledim. Şok olmuştum.
"Sana ne oldu?" dedim, sesim endişeli çıkmıştı. Çünkü endişeliydim ve kızgındım, ona bunu kim yapmış olabilir ki?! Vücudunu incelemeyi bırakıp yüzüne baktım. Gözleri ve burnu kıpkırmızıydı. Gözleri her an kapanacak gibiydi, gözlerinin etrafı da aynı şekilde kızarmıştı. "Carmen, bunu sana kim yaptı?!" Soruma cevap olarak sadece yüzüme baktı.
Mekana gidiyorduk. Ateş, Ege ve Emir'de arkamızdan geliyordu. Kayla zaten mekandaydı. "Carmen sıkı tutun, biraz hızlanıcam." bunu dememle Carmen belime daha sıkı sarıldı.,
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.