Eski çağlarda yaşanmış olan büyük bir savaşta kaybolan tahtın son varisi.
Okula yeni başlayan Carmen, büyük bir intikam ateşinin ortasında kaybolduğunu ve bu büyük ateşte nasıl yanarak kaybedeceğinden habersizdi.
"Ruhlarımız...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Okula bir saat önce gelmiştim, ve büyük ihtimalle okulda ben ve birkaç kişiden başka kimse yoktu. "Of çok sıkıldım."
Başımı sıranın üstüne koyup uyumaya çalışıyordum ancak bir türlü uykum gelmiyordu. "Madem bu kadar erken geldim, o zaman okulda neden durayım ki Ayaz'ın evine gidiyim." aklıma gelen bu mantık fışkıran fikrimle çantamı dolaba koyup okuldan çıktım. Hava sıcaktı, mart ayını bitirmek üzereydik. Havanın sıcaklığı hakkında söylene söylene yürürken Ayaz'ın evine vardığımı fark ettim. Şu ana kadar sadece Ateş ve Ayaz'ın evini biliyordum onlarda ev konusunda benim gibi şehirden uzak müstakil evlerde yaşıyorlardı. Ayaz'ın evi Ateş'in evine göre daha gösterişliydi Ateş ise evini sade seviyordu. Evin kapısının önüne geldiğimde kapının üzerinde anahtar olduğunu fark ettim. "Oha, bu kadar olur. Carmen çok şanslısın kızım." deyip sessizce kapıyı açtım. Sessiz adımlarla yukarı doğru ilerledim ve Ayaz'ın odasının kapısının önünde durdum.
Tam kapıyı açacakken Ayaz açtı ve dengemi kaybederek üstüne düştüm. Of çok pis rezil oldum çocuğa...
"Ben, ben ..."
"Sen, sen." evet bu hıyar şu an benim taklitimi yapıyordu. Aslında eline sopa alıp döveceksin bunun gibilerini. Hızla üzerinden kalktığımda tişörtünün olmadığını fark ettim ve daha çok utandım. Her şeyin içine ettin be kızım.
"Beni çok mu özledin," dediğinde hem onu hemde kendimi boğarak öldürmek istedim. "Aynen o kadar seviyorum ki seni sensiz bir saat bile geçiremiyorum." dedim. O da ayağa kalktı ve sırıttı, ancak bu sırıtma hayra alamet değildi.
"Biliyordum. Bana deliler gibi aşık olduğunu biliyordum." dedi. Sonra yüzünde ki gülümseme söndü ve yerini ciddi bir yüz ifadesi aldı. "Bir şey mi oldu, canın felan mı acıyor?"
Evet beni düşünmesi ve benim için endişelenmesi gerçekten çok hoştu ancak üstünde kıyafet yoktu kasları ortadaydı, ve lanet olası gözlerimi kaslarına bakmaktan alıkoyamıyordum.
Ayaz da en sonunda nereye baktığımı fark etmiş olacak ki üstüne siyah bir tişört geçirdi. Sonra bana doğru yaklaştı ve kulağıma doğru eğildi. "Kaslarımın seni böyle heyecanlandırmasını beklemiyordum." dedi.
Yutkunmuştum ve o da bunu fark etmişti. Off hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım hatta ilk okulda öğretmenime baba dediğim zaman bile (öğretmenim kızdı). "Buraya gelmem hataydı Ateş'in yanına gitmeliydim." dediğimde sinirlenmişti.
"Ateşle aranda bir şey mi var?" diye bir soru yöneltince şaşırmıştım. "Ayaz," şaşkınlıkla söylediğim ismi onu kırmışa benziyordu. Neden Ayazla oynamayayım ki "sen bilmiyor muydun? Biz aslında onunla evliyiz. Hatta ben hamileyim, bu kadar çok yemek yememin bir nedeni var yani."
"Carmen şakan hiç hoş değil." düpedüz beni kıskanıyordu. Ben birisiyle sevgili olamayacakmışım gibi konuşuyordu ve asıl bu hiç hoş değil.