-9-

18 1 0
                                    


Çok saçma sapan monoton bir hayatım olmaya başlamıştı. Neredeyse bir haftadır evden okula okuldan eve gitmek dışında bir şey yapmıyordum. Ayaz'la da aramız kötüydü zaten, Emir'le Ege desem ne okula gidiyorlardı ne de dışarı çıkıyorlardı. Sadece arada sırada Kayla'yı görüyordum ama o da çok meşguldü.

Bunları düşünürken havaya atıp yakaladığım beyzbol topuna baktım. "Of Kayla'nın yanında daha az sıkılıyorum."

Altıma büyük cepleri olan siyah şort üstüme çizgifilm deseni olan bol bir tişört geçirdim. Yeşil spor çantamı alıp evden çıktım. Mekana kahverengi arkasında şirin bir sepeti olan bisikletimle gidiyordum. 

Bisikletimi mekanın önüne gelişi güzel bırakıp içeri girdim. Kayla'nın odasına gidiyordum. Merdivenlerden yukarı çıktım. Kayla'nın odasına girdiğimde kimsecikler yoktu. Ah doğruya bugün alışverişe gidicekti. Yüzümü buruşturdum. Kütüphanenin olduğu kata çıktım.

"Kraliçe Urmicca sizi buraya hangi rüzgar attı."

Etrafa bakındım kimse olmadığını fark edince gözlerimi yere çevirdim. Adney o şirin küçük sincap. "Selam Adney" deyip yere diz çöktüm. "Bana benim zamanımda yazılmış kitapları getirir misin?"

Hiç bir şey demeden uzaklaştı. Orda bulunan sandalyeye oturdum ve masa lambasını yaktım. Başımı kaldırdığımda bana doğru bir sürü kitabın uçtuğunu fark ettim. Hepsi masanın üstüne sırayla üst üste konuldu. En üste konulanı alıp okumaya başladım. Küçük sincapta masaya oturmuş nazikçe fincanından çay içerken onunla aynı boyda olan kitabını okuyordu. Kitabımın tam yeni sayfasını çevirmiştim ki aşağıdan sesler geldi. Birisi bir şeyleri kırıyordu.

"Bunu sende duydun değil mi?"

"Evet kraliçe Urmicca."

"Sence Kayla mıdır?"

"Sanmıyorum Ariel hanım siz gelmeden 10 dakika kadar önce çıkmıştı."

Oturduğum masadan kalktım ve olabildiğince ses çıkarmadan sesin geldiği tarafa doğru ilerledim.

"İçerde kimse yok." kadın sesiydi.

"Krala haber verin."

Periler. Bu sefer tam aksine olabildiğince fazla ses çıkararak merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Aşşağıdan gelen sesler kesilmişti. 

"Nerelerdesiniz sizi küçük korkaklar, özlettiniz kendinizi." dediğimde arkamdan sesler işittim. Tam hamle yapacakları sırada ayağımı sertçe yere vurdum ve yer ikiye ayrıldı. Mermerin arasında sıkışmışlardı.

"Bunlar basit hamleler dostum. Güçlenip tekrar gelin." dediğim sırada sanki hiç bişeyin gerçek olmadını ve göremediğimi hissettim. Kafamı salladım ve bir kaç saniye sıkıca kapattım. Tekrar açtığımdaysa artık mekanda değildim hatta bu dünya da değildim. Her yer yemyeşil çimler ve parlayan gölle kaplıydı. Küçük elfler ellerinde deniz kabuklarıyla oyunlar oynuyorlardı. Onlara doğru gitmek için hamle yaptım ancak yerimden kıpırdayamıyordum. Yere baktığımda sadece benim altımda olan bir bataklığa battığımı fark ettim. Hızlıca batıyordum. Yo hayır.

Bataklığa tamamen battım. Her taraf benim için karanlıkken aşağı doğru düşmeye başladım. En başta geldiğim yere gelmiştim. Ama aynı değildi. Su parlamıyordu. Çimler yeşil değildi. Etrafta sevimlice oynayan çocuklar yoktu. Bu sefer kımıldayabiliyordum. Yavaşça, canlı kalıntısı olmayan bu yerde dolaşmaya başladım. Gök gürüldüyordu. Havanın rengi korkutucu kırmızıydı. Terk edilmiş mantar evlere bakıyordum tam o sırada ayağım bir engele takıldı ve sendeledim. Aşağıya doğru baktım. Bu kıyafetler... hayır. Yutkundum bakmaya çok korkuyordum. Yerde cansız yatan kişi Kelvhan mıydı? Yere eğildim ve Kelvhan'ı yüzü bana dönecek şekilde çevirdim. Ellerim titreyerek Kelvhan'ın boynuna doğru gitti. Hayır.. Olamaz...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elfler ve PerilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin