28. Bölüm

342 22 29
                                    

"Suppasit!"

Açık pencereden evin içine dolan çığlık ile Suppasit olduğu yerde sıçradı. Odaklanmış bir şekilde önündeki masaya eğilmişti ve dokunmatik tabletinden işini yapıyordu. Kana'nın bağırışı kulaklarına dolduğunda çizmekte olduğu tabloyu kaydırmıştı ama o an umursamadan kendisini veranda kapısına koşarken buldu.

Bahçeye çıktığında Kana'nın çığlıklarına karışan iki köpeğin havlamaları da duyuluyordu. Seslerin kaynağının çeşmenin yanından geldiğini anlayınca ayaklarının çıplak oluşunu bile umursamadan kendini basamaklardan aşağıya bıraktı. Taze çimenler ayak tabanlarını gıdıklamıştı. Soluk soluğa çeşmeye vardığında Kana'yı çeşmenin hemen yanındaki küçük kümesin önünde yere oturmuş halde buldu. Çocuğu hızla omuzlarından yakalayıp kendine çevirdi. Gözleri telaştan iri iri olmuştu.

"Ne oldu?! Yaralandın mı?!"

Kana ona sorulan soruları hiç duymamış gibi gülüyordu. Omuzlarına sıkı sıkı yapışan elleri ittirdi ve Suppasit'i yakasından tutup yanına çekti. İkisini birlikte kümesin minik kapısından içeriye doğru bakacak şekilde aşağıya eğdi iyice.

"Suppasit şunlar bak! Yumurtadan çıkıyorlar! Küçücük kafalarına baksana!"

Suppasit hâlâ düzensiz soluklar eşliğinde kendine gelmeye çalışırken kafa karışıklığı ile kümesin içine baktı.
"N-ne?!"

Sonra taşlar yerine oturdukça rahat bir nefes alıp sinir bozukluğu ile kıkırdamaya başladı.
"Aman Tanrım! Kafayı yiyeceğim yakında!"

Kana kendi kendine gülen adamı böğründen sertçe dürtükledi.
"Ne saçmalıyorsun yine Suppasit? Şu minik ördeklere baksana! Çok tatlı değiller mi?"

Suppasit'in kahkahası daha da çoğaldı ve adamın gözlerini sulandırdı. Kafasını Kana'nın omzuna yaslayıp orada gülmeye devam etti.
"Evet, çok tatlılar!"

Hemen yanlarında kuyruklarını sallayan iki köpek de Suppasit'in kahkahalarını duyunca neşeyle havlamaya ve iki adama sürtünmeye başladı.

Kirli beyaz renkli bir Golden olan Luna onların ilk köpeğiydi. Daha birkaç aylıkken sahiplenmişlerdi ve Kana onu resmen bir bebek gibi büyütmüştü. İlk köpekleri olmasının yanında aynı zamanda çiftliğe aldıkları ilk hayvan da Luna idi.

Sonra bir gün Suppasit kucağında Diesel ile çıkagelmişti. Kahverengi ve siyah karışımı bir Alman kurdu olan Diesel yerinde durmayan kıpır kıpır bir köpekti. Luna'nın aksine yaramazlık yapmaktan geri durmazdı. Çiftliği birbirine katar, diğer hayvanları rahatsız ederdi. Küçük köpek sadece enerjisini atmak ve kendisine oyun arkadaşları bulmak istiyordu. Kötü bir niyeti yoktu tabi ki. Ama uzun vadede hareketleri zarar verici olmaya başlayınca Suppasit ve Kana onu eğitmeye karar vermiş ve istedikleri sonuca ulaşana kadar resmen göbekleri çatlamıştı. Şimdi ise iki köpek birbirinin dibinden ayrılmıyor ve tüm çiftliği canları pahasına koruyorlardı.

Kana dudaklarını büzüp Suppasit'i geriye ittirdi. Gülmekten nefes nefese kalan adam çimenlerin üstüne sırt üstü devrildi. Kana diğerinin karnına bir yumruk indirdiğinde elinin altındaki şekilli kasları hissetmiş ve anlık bir duraklamıştı. Ama hızla kendini toparlayıp sarkık dudakları ile çemkirmeye başladı.

"Ne gülüyorsun ya?! Sana bir daha hiçbir şey söylemeyeceğim işte!"

Suppasit aniden uzanıp Kana'yı üzerine çekince çocuk şaşkınlıktan ufak bir çığlık attı. İkisi birlikte çimenlerin üstünde yuvarlanıyordu. Suppasit bir yandan Kana'yı gıdıklamaya çalışıyorken, Kana da gülerek onun kaba ellerinden kurtulmaya çalışıyordu. Kana'nın kahkahalarına karışmış çığlıklarını duyan Luna ve Diesel, hızla öne atılıp hafif bir hırlama ile Suppasit'in kıyafetlerini dişlerinin arasına almış ve çekiştirmeye başlamışlardı. Suppasit üstüne çullanan tüy yumaklarını kendinden uzaklaştırmaya çalışırken şaşkınlık ve sinirle bağırdı.

Poker Face /MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin