19. Bölüm

310 23 20
                                    

Artık Kana'nın sayısını aklında tutamadığı kim bilir kaçıncı büyük şehirde şatafatlı büyük otellerden birinin otoparkına giriş yaptılar. Yine birkaç yerde kısa molalar verip akşam saatlerinde yolculuğu tamamlamışlardı.

Odaya adım attıklarında büyük ve rahat gözüken yatak ikisini de güzel bir uyku için kendine çekiyordu. Yolculuğun getirdiği hafif yol yorgunluğu ve ruhlarını ağırlaştıran düşünceler yüzünden halsiz hissediyorlardı. Üstlerini bile değiştirmeden kendilerini yatağa bıraktılar.

Birkaç saat sonra Kana yanındaki kıpırtıyla uykulu gözlerini aralamaya çalıştı. Odanın içi puslu bir aydınlıktı. Kapalı perdelerin arkasında güneşin henüz doğmaya başladığı anlaşıyordu. Saat daha çok erkendi. Kana'yı uyandıran şey ise yatağın içinde doğrulup oturmuş, şişmiş gözlerini ovalayan uyku sersemi adamdı.

Üstündeki siyah gömlek kırışmış, saçları kuş yuvasına dönmüş, göz kapakları kızarmış ve yüzü şişmişti ama Kana bu görüntü karşısında bile hafifçe iç çekmekten kendini alamadı. Suppasit uykudan yeni uyanmış olmasına rağmen yürek yakan bir güzellikteydi. Uyumaktan kızarmış ve şişmiş dudakları Kana'yı sulu öpücüklere davet ediyordu ama adamın huzursuz ifadesini görmek esmer çocuğu bunu yapmaktan alıkoydu. Biraz endişeyle dirseklerinin üstünde doğruldu.

"Suppasit?"

Suppasit yanında uzanan çocuğun uyandığından habersiz ona döndü. Kana gözlerini kısmış sorgulayan uykulu yüzüyle Suppasit'e bakıyordu. Suppasit ufak bir gülümseme ile Kana'nın saçlarını okşadı ve çocuğu yatağa geri yatırırken eğilip alnına bir öpücük bıraktı.
"Tuvalete gideceğim güzelim. Uyumaya devam et."

Suppasit'in yumuşak fısıltısı Kana'yı yeniden uykuya teslim ederken yastığın içine gömüldü. Suppasit kayan yorganı esmer çocuğun üstüne güzelce örtüp ses çıkarmamaya özen göstererek yataktan kalktı. Çıplak ayakları parke zeminden fayans zemine gidene kadar usul adımlar attı.

Kana'ya yalan söylemişti. Tuvaleti geldiği için uyanmamıştı. Gece boyunca kesintisiz bir uyku çekememişti ki zaten. İçini huzursuz eden, canını sıkan bir şeyler vardı. Suppasit hiçbir şekilde adını koyamıyordu bu duygunun. Karnını ağrıtan, göğsünü daraltan kötü bir histi bu.
Sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi hissediyorum, derler ya işte öyle bir duyguydu. Adı yoktu ama içine düşürdüğü karamsarlık insanı mahvediyordu.

Geniş avuçlarına doldurduğu suyla birkaç kez yüzünü yıkadı ama bir türlü rahatlayamıyordu. Lavabonun kenarlarından tutunup birkaç saniye derin soluklar alıp verdi. Sonra hızla gömleğinin düğmelerini çözüp kumaş parçasını yere fırlattı. Tüm kıyafetlerini çıkartıp soğuk bir duş için kendini suyun altına attı. En ufak kemiklerine kadar titredi. Suyun soğukluğu tenini kızarttı. Fiziksel olarak vücudu isyan etmişti ama zihni biraz olsun açılmıştı.

Hava aydınlandığında Kana bu sefer normal bir şekilde uyandı. Suppasit yanında değildi. Yataktan çıkıp odanın içinde adımladı. Açık teras kapısından giren ılık rüzgar perdelerin uçuşmasına neden oluyordu. Kana terasın kapısına gitti. Eşikte durup sesini çıkarmadan önündeki manzarayı izledi.

Suppasit'in üstünde beyaz bir bornoz vardı. Saçlarının ucu hafif nemliydi. Demek oluyordu ki banyo yapalı uzun zaman geçmiş ve saç telleri büyük oranda kurumuştu. Arkasından vuran güneş ışınları kahvemsi tellerin arasındaki kızılları parlatıyordu. Kalçası ve dirsekleri ile terasın korkuluklarına yaslanmıştı. İki parmağının arasından hâlâ dumanı tüten yarım bir sigara sallanıyordu. Zehirli dumanı pembe dudaklarının arasından üflerken tek elini sıkıntıyla saçlarının arasına daldırdı.

Kana huşu içinde onu izlerken o an fark etti yakışıklı adamın yüzüne kazınmış düşünceli ifadeyi. Kaşları kıvrılmış, dudakları ince çizgi halini almıştı. Çenesinin hareket eden belirgin hattı dişlerini sıkıp gevşettiğini işaret ediyordu.

Kana yavaş adımlarla Suppasit'e yaklaştı. Suppasit yere eğdiği bakışlarını Kana'ya çevirdi. Esmer çocuk gülümseyerek Suppasit'e sarıldı ve bornozun açıkta bıraktığı göğsüne dudaklarını bastırdı.

"Günaydın. Bensiz duş almışsın."

Kana cilveyle söylenip kıkırdadı. Suppasit'in dikkatini çekip yüzünü güldürmek istemişti ama adam sigarayı yeniden dudaklarına yaslayıp derince soluklanırken Kana'ya karşılık vermedi. Dumanı ciğerlerinden çıkarıp geri dışarı üfledikten sonra dudakları belli belirsiz Kana'nın saçlarına dokundu.
"Güzel uyuyordun. Seni uyandırmak istemedim."

Kana biraz geri çekilip Suppasit'in gözlerine baktı. Adamın gözlerinin içi iyi bir uyku uyuyamadığını belli edercesine kızarmıştı. Kana tek eliyle onun yanağını okşadı.
"Noldu sana böyle?"

Suppasit kendi kendine yaptığı kuruntular ile esmer çocuğu da endişelendirdiğini gördü. Yorgun bir gülümse gerdi dudaklarını.
"Bir şey olmadı güzelim. Son olaylar biraz aklımı kurcaladı sadece. Önemli bir durum yok."

Kana'nın eli adamın pürüzsüz tenini bir süre daha okşadı. Yeni tıraş olduğu çenesinin yumuşaklığından anlaşılıyordu. Bir gün önceki ufak sakalları da artık gözle görünmüyordu.

Kana da ona bir gülümseme ile karşılık verdi. Uzanıp adamın dudağının kenarını öptü.
"Çok özür dilerim. Seni bu kadar telaşlandıran benim. Bir daha böyle şeyleri dile getirip seni de üzmeyeceğim. Unutalım hepsini."

Suppasit bir iç çekip gözlerini kapattı. Yeniden Kana'ya baktığında bu sefer gerçekten gülümsüyordu.
"Kana... Senin yüzünden değil hiçbir şey. Kendini suçlama bebeğim."

Kana yeniden uzanıp Suppasit'i öptü. Elleri sinsice adamın bornoz kemerine gitti. Kuşağı çözüp bornozun önünü araladı. Ellerini kaslı göğüsün üstünde gezdirip yavaşça karnına ve kasık çizgisine indirdi.
"Demek bugün beni duşta yalnız bırakacaksın. Bebeğini yıkamayacak mısın babacığım?"

Dolgun dudaklarını büzüp Suppasit'in çıplak vücuduna yaslandı. Adamın yarı sertleşmiş organı esmer çocuğun bacaklarının arasına sürtündü. Suppasit sıkılı dişlerinin arasından bir soluk aldı ve sessizce güldü.
"Yaramaz bebek kendi başına yıkanabilir. Değil mi?"

Kana sinirle kaşlarını kıvırdı. Huysuzca geri çekilip banyoya ilerlemeden önce Suppasit'in göğsüne bir şaplak indirdi.
"Aman gelmezsen gelme!"

Suppasit onun arkasından gülerken sigarasının son birkaç yudumunu da alıp izmariti söndürdü.

Kana'nın kıyafetleri banyo zeminine saçılmıştı. Esmer çocuk asık suratıyla kendini lifliyordu. Duş başlığından akan suyun sesine tatlı söylenişleri karışmıştı. Bu yüzden Suppasit'in gelip arkasından duşa girdiğini duymadı. Beline sarılan kollar aniden Kana'yı yerinden sıçrattı. Şaşkınlık içinde arkasına döndüğünde saçındaki sular Suppasit'in suratına sıçradı. Suppasit gülerek gözlerini kıstı.

"Niye geldin? Ben yıkanıyorum işte kendim!"

Kana'nın çocuksu saldırganlığı Suppasit'i daha çok güldürdü. Sinirle sıkılmış dolgun dudakları bir öpücükle yumuşatmak için Kana'nın ağzına kapandı. Kana başta onu itmeye çalıştı ama sonra kendisini karşısındaki dudakları dişlerken buldu.

"Bebek şimdi de ağlıyor mu? Eğer ağlayacaksan bunun başka bir sebepten olmasını tercih ederim."

Kana daha ağzını açıp ne olduğunu soramadan Suppasit onun poposunu avuçlayıp sıktırmış ve bir hamlede kucağına almıştı. Kana diğerinin omuzlarına tutunurken bundan sonra yaşanacakları bilerek nefes nefese kaldı.

Suppasit'in sıcak nefesi Kana'nın kulağının dibinde dalgalandı.
"Şimdi ağla bakalım. En azından ağladığını değsin."

Biraz ara bölüm gibi oldu. Umarım beğenmişsinizdir 🥺🌸💖

Poker Face /MewGulfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin