-BÖLÜM 5-

104 22 24
                                    

Bölüm şarkısı: Avicii - The Nights
Multimedia: Tuna

Midemin bana verdiği yetkiye dayanarak uyuyamamıştım. Tuna geceyi bizde geçireceğine karar vermişti. Ben de ona odamda ufak bir yer hazırladım. Lanetli yıldönümünün üstünden tam bir saat yirmi sekiz dakika geçmişti. Tuna'yı fazla yormuştum ki,baya derin uyuyordu. Sabaha karşı acıkma kriziyle gözlerimi açtım. Tuna'ya bir kaç dakika bakıp ayaklandım mutfağa inmek için. Sesler duyuyor gibiydim ama midemin sesi bunu bastırıyordu. Annesiz bir sabaha uyanışımın sekizinci yılı,bana felaket bir baş ağrısıyla gelmişti. Halıdaki desenleri karanlıkta bir müddet inceledikten sonra kalktım ve puflarımı giyip aşağı indim. 'Ekmek arası buz dolabı anlayışı'nı devam ettirerek,ne bulduysam attım ekmek arasına.

"Shhhiittt.."

Mutfağın penceresinden bir zarf düştü. 'Kesin babamın evraklarıdır' diyerek umursamadım. Ama bu saatte aklıma takılmasın diye bir göz atayım dedim.
Açtım... Ufak bir paskalya kağıdı.. Merak denilen duygu baş göstermişti vücudumda.

"Benim için üzülme,çünkü ben de öyle yapıyorum.
03:58 "

OMG! Ne diyordu bu?! Peki bu saat? Annemin doğum saati. Kafayı yemek üzereydim. Gece gece deli tepmiş gibi elimdeki ekmeğe baktım. Ve sanırım sandviçle konuşmaya başladım...
"Sence ben seni yerken tuvaletimi falan mı yaptım?"

Kağıtta yazılanlar biraz özelime girilmiş gibiydi. O saati,benim üzüldüğümü ve her yıldönümü gecesi sabaha karşı böyle acıkıp mutfağa indiğimi bilen az kişi vardı. O sırada arkamdaki sesle irkildim.

"Eslem?"

"Tuna!?"

"Ne bu hal ulan acıktın tamam bunu biliyorum da şeytan görmüş gibi bakma öyle.."

"Aah haklısın,sen de ekmek arası mutfak ister misin tontiş?" Zarftan bahsetmemeye karar verdim tam o sırada.

"Olur küçüğüm,kurt gibi açım cidden. Hatta dur birlikte hazırlayalım."

"Ya ponçik sen iyice beni küçümsedin he altı üstü bir yaş büyüksün,geç otur şuraya ben hazırlarım."

"Peki,seni izliyorum bir yaş küçüğüm." Hayvan gibi dalga geçiyordu işte egosunu yumrukladığım.

Usulca malzemeleri ekmeğin arasına diziyordum. Bir ara gözüm baharatlıktaki karabibere kaydı. Munzurlukta üstüme tanımazdım. Tuz atmak bahanesiyle karabiberi boca ettim sandviçe. Sonra biraz da salça sürdüm. Salça sürdüğüm bıçağı doğal olarak Tuna'nın burnuna sürerek temizlerdim. Ufak bir küfür işittim ama bu işin eğlenceli yanı daha ağır basıyordu. Umursamadım pek. Kahkaha attım bir ara hatta.

Sabahın yedisiydi. Bir buçuk saat sonra ders başlayacaktı.

Sandviçleri yerken... Tuna önce üstüme kustu. Sonra kırk beş dakika boyunca etrafı temizlemekle uğraştım. Onun hassas noktasıydı karabiber,benim ise en sevdiğim eğlencem. Benim sweatshirtimi verdim giymesi için. Eve uğramamaya karar vermişti. Bizden doğruca okula gidecektik. Hatice teyze ise bunu sorun yapmazdı hiç.

O gün yürümeye karar verdik servisimizi arayıp, Halil amcaya haber verdikten sonra.

Okul yolu yarım saat falandı. Ben ufak çantamı yanıma almıştım. Tuna da on ikinci sınıf olduğundan okula araç-gereç götürmezdi. İlk beş dakika önüme bakarak yürüdüm yine. Daha doğrusu ayaklarıma bakardım. Bu bende huy olmuştu. Tuna yine dalga geçmeye başladı.

"Biraz daha eğilirsen para bulacaksın Eslemim."

"Yoruluyorum ama kafamı kaldırınca be öff."

"Kucağıma alayım mı eskisi gibi?"

"Ciddiysen olur,şakaysa hiç komik değil. Ha bu arada biraz kilo almış olabilirim." Hafif kahkaha attım.

"Sen kaç kilo olursan ol,bu kaslar boşuna mı var minik kuş,gel buraya."

Hafif bir göndermeli bakış atarak aldı kucağına,kilo almıştım. Ama onun pek umrunda değildi bu. On beş dakikanın sonunda en iğrenç esprilerimi yapmış bulunuyordum. Tuna hafiften surat asıp,kusacakmış taklidi yapınca en güzel esprilerimi(!) yarıda kesmek zorunda kalmıştım.

Okula kadar normal şeylerden konuşarak gittik. Bahçeye girerken tam beni kucağından bırakıyordu ki zarfı hatırladım. Zamansız bir hatırlamaydı bu ama.

Güne rutin bir şekilde devam ettim. Sedalar yine en sevmediğim konu olan dedikodulardan bahsediyorlardı. Ben de kız arkadaşım varmış gibi hissedeyim diye onlarla takılıyordum. Lakin onlara değer veriyordum ki bu onları tercih edişimden belliydi. Yalnızca konulara pek dahil olmazdım. Genelde uykulu olurdum.

"Tuna mı aldı o kağıttan? Hem de kırtasiyeden? Kızım bunun dedikoduluk yanı mı var? Salak mısın Ayşe ya?!"

Tuna... Kağıt... Zarf...

Size GeliyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin