-BÖLÜM 15-

14 2 0
                                    

Bölüm şarkìsı: Mabel Matiz - Gel
Multimedyada Eslem

Sabah uyanıp hafif baş ağrısıyla iç çektim. Yavaş yavaş kalkıp banyoya geçtim elimi yüzùmü yıkayıp dişlerimi fırçalayıp çıktım. Dolaptan siyah dar pantolonumla asker yeşili tişörtümü giyip mutfağa geçtim. Aynaya bakmak istemiyordum çùnkü görüntüm beni korkutacaktı. Hızlıca tost yapıp vişne suyuyla mideme indirdim.

Mutfağı yavaş yavaş toparlayıp tvnin karşısına geçtim. Geleli iki gün falan olmuştu ve ben ilk belamı bulmuştum. Markette olanları düşündüm. Düşündükçe utanıyordum. Zach'in ani öpücüğünden sonra ağlamıştım. Biri beni öpmüştü ve ben tepki olarak sinirlenip ağlamıştım. Bu.. Bu biraz ilginçti doğrusu..

Sesini duymak istediğim tek kişi Tuna'ydı. Telefon elime geçer geçmez aramıştım ama cevaplamamıştı. Ne bekliyordum ki? Haber bile vermediğim birinin beni aramasını mı? Ah, tabi ya ben ona haber bile vermemiştim. Aptaldım!

Sonra bir şey farkettim. Garip bir duygu. Sevmek.. Ben insanları sevmeyi bilseydim tepkim biraz daha normal olurdu, dedim kendi kendime. Ben en son annemi sevdiğimi hatırlıyorum, ondan sonra ise Tuna'yı...
Ama ben gerçekten sevmeyi bilmiyordum. Birinin, bana kalbimin yerini öğretmesine ihtiyacım vardı.

Beş saat boyunca tvnin karşısında uyumuştum. Uyandığımda saat beşe geliyordu. Hey maşallah, dedim kendime. O derece yorulmuştum.. Odama gideceğim sırada salondaki iri aynaya takıldı gözüm.. Gerçekten berbat gözüküyordum.. Duşa girmeliyim diye düşündüm.

Hızlıca duşa girip ılık suyla kendime gelmeye çalıştım. Duygularım karmakarışıktı. Mutlu değildim. Annemden sonra değer verdiğim biri vardı ve ben en son onu habersizce bırakıp Muğla'ya gelmiştim. Tamam benim de haklı olduğum yerler vardı. Evde bulduğum bebek künyesiyle zaten aklım allak bullak olmuştu. Çözünleyemediğim her şey için beynim bana küsüyordu ve hediye olarak da koca bir baş ağrısı kalıyordu bana. Mektuplar, künye, üvey annem.. Olmuyordu, düşüncelerim beynimi ele geçirmişti ki bir kapı sesi duydum. Hadi ama! Anahtar kimsede yok ki!

Hızlıca banyodan çıkıp bornozumu üstüme sardım. Korku tüm vücudumu sarmıştı..

Odamın kapısını tam açmıştım ki sevinçle üstüme atlayan Gülçin'i gördüm..

"Gülçiniiiiim.." inilti gibi çıkmıştı dudaklarımdan "Ben.. Çok özlemişim.."

Uzun bir sarılmadan sonra kollarımı indirip onu odama çektim. Evet, çocukluğumun birlikte geçtiği dördüncü kişiydi. Tuna, Gülçin, Sinan ve ben dördüz gibiydik. Sinanlar İzmir'e taşındıktan sonra aramız haliyle açılmıştı. Ama yine de görüşmeyi ihmal etmezdik. Gülçinler Muğla'da kalmıştı ve tabii ben ve Tuna da Aydın'da. Bölünmüştük biraz.

Gülçin'e sarılıp sarılıp durdum. Biraz eskilerden konuşup Tuna'yı sordu. Bilmiyordum.. Şu an Tuna'nın ne yaptığını bilmiyordum. En yakın arkadaşıyım ya(!)

"Yarın akşam arkadaşlarımla yatta parti yapacağız kuzum benim, geldiğini duyunca evden sizin anahtarları kapıp geldim. Ne dersin birlikte kafa dağıtırız ha canımcım?"

Güzel fikirdi. Bir miktar iyi gelebilirdi bana.

"Tanıdık kimse var mı bare" dedim iç geçirerek. "Aşk olsun kızım ya biz neyiz burada" deyince "Sen canımsın" dedim "Seni kendimden ayrı tutamıyorum ki.."

Bol gülümsemeli, bol kahkahalı birkaç saatin ardından -içi tam takır kuru bakır olan- mutfağa geçip kahve yaptım. Gùlçin'i özlemiştim gerçekten.

Konuşma aşk hayatına gelince, içimden ben kalkayım artık, demek geldi de zor sustum. Aşkı, sevgiyi gerçekten bilmiyordum. Gülçin'e Batu'dan bahsedince surat ifadesi biraz değişti. "Batu'nun açıklamasını duymuşsun kuzum, niye bir şans vermedin" demesiyle şaka mısın der gibi baktım ona. Konu, çok üstelenmeden kapandı neyse ki.

"Akşam burada kalsana kuzum benim,"

"Eslem.. Annemler?"

"İzin alırız be kuzu, hadi gel üstüne rahat bir şeyler vereyim,"

***

Gülçin'in yatağını da hazırlayıp yarın yattaki parti için alışverişe çıkmak üzere odama geçtim. Uyumayı denedim, kulaklıkla uykuya dalmayı denedim, olmadı. Her ne kadar Gülçin ile dertleşsem de kendimi hala iyi hissetmiyordum. Ters giden bir şeyler vardı.. Tuna..

Telefonu elime alıp saate bakmadan aradım onu. Yanılmıştım, haber vermeyerek iyi bir şey yaptığımı sanmıştım. Özlemiştim.

Telefonu ilk çalışta açmasına şok olarak ilk defa heyecanlanmıştım. Tepkisini merak ediyordum çùnkü. Bana kızmış mıydı, küsmüş müydü, bağırıp çağıracak mıydı, bilmiyordum. Kısa bir sessizlikten sonra "Tuna?" dedim.

"Eslemiim" demesiyle iç çekişini duydum.

"Tuna..özür dilerim ben..ben sadece biraz di-"

"Şşş.." diyerek susturdu.

"Sesini özlemişim.."

Size GeliyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin