''Biliyor musun Yui? Amon-kun bu sabah teklifimi düşündüğünü ve hata yaptığını söyedi. Artık sevgiliyiz!'' Dedi Misao. Suratındaki gülümseme sevincini o kadar çok belli ediyordu ki. ama nedense... bu beni rahatsız ediyordu. kalbim içten içten, yavaş yavaş parçalanıyor gibiydi. kalbim acıyordu. onları gördükçe bu acı daha da büyüyordu. bu yüzden gözlerimi kapatıp gülümsedim ve
''Harika! ne mutlu size! Her zaman bunu istiyordun değil mi? ikinizin de ilk aşkı birbiriniz olması gerçekten... harika.'' dedim. gülümsedim diyemem çünkü gülümsemek için zorlandığım çok belli oluyordu. hala kalbim acıyordu. onlara bakmamak için hala gözlerim kapalıydı ve gülümsemeye çalışıyordum.
''Tsk.'' gelen sesle gözlerimi açtım ve gördüğüm ilk şey Amon'un duygusu alınmış, karanlıkta kaybolmuş ve hiçbir şeyi umursamazcasına bana bakan gözleri oldu ve o gözleri görmemle birlikte anında uzaklaştı. bir an yerimde donakaldım. ardından gözlerim dolmaya başladı. etraf gittikçe bulanıklaşıyordu. hemen tuvalete doğru koşmaya başladım. Latnet olsun! neden kalbim acıyor?! neden bu kötü hissettiriyor?! neden ağlıyorum!!?
Tuvaletin kapısını hızla açtım ve içeri dalıp aynaya baktım. gözlerim kıpkırmızıydı. Bunu görünce içimden daha da ağlamak geldi. Misao, en yakın arkadaşım, kimse beni sevmezken beni seven, bana ışığından veren kişi, o kadar çok değer verdiğim kişinin bu kadar mutlu olması neden beni üzüyor?! ben berbat bir arkadaşım!
''Uwaaaaaaaaaaa!'' bağırışımla dışarıdan iki kız içeriye koştu ve başıma toplandı. bana yardımcı olmaya çalışıyorlardı.
''Chei-san!?(Y.N: Yui'nin soyadı.) Chei-san!!? Ne oldu?! neyin var!?'' gelen kızların sesi kulğımda çınlıyordu. bir anda kontrolü elime alınca bağırmayı bıraktım ve ayağa kalktım. gözlerimi sildim. her ne kadar ağlamayı bırakmak istesem de ağlamam durmuyordu. onlara gülümsemye çalışarak baktım ve
''Sorun yok.'' dedim. ikiz kardeşler olamlılardı. birbirlerinin neredeyse tıpatıp aynılarıydı ama tek fark birinin saçı siyah, diğerinin saçı sarıydı.
''Sorun var Chei-san! neden böyle ağlıyorsun?!'' sarı saçlı olan endişe içinde ne yapacağını bilemeden titriyor ve bana yardım etmeye çalışıyor, siyah saçlı olan ise sadece köşede bekliyordu.
''Gerçekten, iyiyim.'' der demez sarı saçlı olan hemen omuzlarımdan tuttu ve çaresiz bir çocuk gibi bakarak
''Nedenini bize anlat ki için rahatlasın! böyle her zaman üzülürsün Chei-san!'' diye bağırdı. o anda kalbimdeki duvar yıkılmıştı sanki, içimdeki anlatmaya o kadar ihtiyacım vardı ki. sonunda ağlamayı bırakan gözlerim yeniden doldu ve sarışın olan kızın gömleğine gömülüp anlatmaya başladım.
''Ben... ben berbat bir arkadaşım. en yakın dostumun, tek dostumun sevdiği kişiye aşık oldum. sonradan olar beraber oldular ve ben burada ağlıyorum. cidden berbat bir arkadaşım. ben... iğrenç birisiyim!'' dedim. o da rahatlamışcasına bir nefes verdi ve kafamı okşadı. ardından siyah saçlı olan sırtını duvara yastlamış haldeyken yerinden ayrıldı ve bana yaklaşıp gülümsedi
''Sen mükemmelsin Chei-san. Takeuchi-kun'a aşık olmak senin suçun değil. bunu sen kontrol edmezsin. hem her zaman fedakar olması gereken de sen değilsin. neden Misao-san senin için Takeuchi-kun'dan vazgeçmesin? Sen iyi bir dostsun. eğer olmasaydın şu an burada ağlıyor olmazdın.'' dedi. gözlerim fal taşı gibi açıldı ve ona baktım. hala bana gülümsüyordu. doğru söylüyordu, her zaman fedakarlık yapan bendim. ben kötü bir arkadaş değilim. bu benim elimde değil.
''Her zaman her şeyi anlıyorsun Ayano!'' diye çemkirdi sarı saçlı olan.
''Biraz kafanı makyaj tekniklerine değil de zeka gerektiren şeylere çalıştırsan sen de bilisin Ayane.'' dedi ve ardından tartışamay başladılar. onlara bir şey anlamamış gibi baktım. onlar da beni fark edip güldüler. sonradan siyah saçlı... adı sanırsam Ayano-san'dı. eğildi ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ilkbahar karı
RomantizmNesi yalnış? her şeyin iyi tarafını değil de kötü tarafını görüp bana zarar verecek şeyleri yapmamanın nesi yalnış? her zaman karanlık olmanın yalnış bir yanı yok. hem misao yanımda. o karanlık değil. o bir ışık o yüzden benim de ışık olmama gerek y...