MÜZİK LİSTESİ

89 10 2
                                    

                                              Senin gülüşünü kim, neden söndürdü?

"Seni o bataklıktan çıkaracağım"

    Bu cümlenin üzerinden bir saat geçti. Bu bir saat içerisinde çok fazla bir şey yaşanmadı. O bana yardım edeceğine söz verdi. Ben de ona uyacağıma söz verdim. Sonra eve geldik işte. Yine odama kapandım ama bu sefer ağlamak için değil. Bana verdiği kağıttaki şarkıları dinlemek için. Üstümü değiştirdim ve bilgisayarımı alıp yatağıma oturdum. Bilgisayarı açtım. Kapı tıklatıldı. Elinde kahve kupasıyla içeri annem girdi.

"Efendim."

"Sana kahve yaptım."

"Tamam gel anne."

"Gelmişken çantamı da getirebilir misin?"

Annem masanın üstündeki çantamı aldı ve bana uzattı.

"Al bakalım."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

   Ardından odadan çıkıp kapıyı kapattı. Çantamı açıp içinden psikoloğumun verdiği kağıdı çıkarttım. 

  Bilgisayardan Youtube'a girdim. Arama motoruna Ben Hala Rüyada yazdım. Çıkan şarkıya tıkladım ve dinlemeye başladım.

 Ayyy...

Benim olduğun zaman

Dedim her şeyim tamam.

Elimi tutmuştun sonra inceden usuldan.

Ayyy...

 Beni öptüğün zaman

Bütün bir dünya yalan

Yüzümü güldüren sendin.

Geceyi gün edendin.

   Melodisi hoşuma gitmişti. Hatta bayılmıştım. İnsana enerji veriyordu.

Yıllar geçmiş üstümüzden

Geç kaldık işte sırf bu yüzden.

    Benimde üstümden yıllar geçmişti ve hayata geç kalmıştım. Ama ben bu kadar pozitif olamamıştım.

Güzel günler mazide kalmış

Ben hala rüyada

Aşkımızın üstü tozlanmış  

Örtsek bir çarşafla

    Ama benim hiç mazide kalabilecek güzel günlerim olmamıştı.

Dün resmini gördüm ve geçmişe döndüm

Geçmişe geçmiş ola

   Ne yani bu kadar kolay mıydı geçmişi unutup önüne bakmak? Belki de sadece ben bu kadar üstünde duruyordum yaralarımın. 

   Geriye kalan şarkıları daha sonra dinlemek üzere bilgisayarımı kapatıp telefonumu elime aldım ve birden telefon çaldı. Üste beliren numaraya korkuyla baktım. Açmalı mıydım? Yoksa Açmamalı mıydım? Daha fazla düşünmeden gelen aramayı açmaya yarayan o yeşil tuşa bastım.

"Efendim."

"Selam Esla nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun?"

   Allah'ım bu oydu. Hiç bir zaman telefonda biriyle görüşmemiştim annem dışında. Ama şuan her ne kadar bir psikoloğumda olsa biriyle konuşuyordum. 

Evet arayan EMRE KARAKAYA'YDI.

"Daha iyiyim. Siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim. Senden bir şey isteyebilir miyim?"

   Sorduğu soruyla birlikte içime bir heyecan bastı. Bilgisayarımı kucağımdan indirip ayaklandım.

"T-tabii."

"Bana, siz yerine sen der misin?"

  Bir anda donup kalmıştım. Duyduklarım bir rüya mıydı yoksa gerçek mi? Çünkü şuan yoldan geçerken gördüğün birine sen dersen yüzüne aval aval bakarken koca psikolog Bana, sen der misin? diyor.

"Eğer siz isterseniz d-"

Birden cümlemi yarıda kesen sesi duyunca tebessüm ettim.

"Esla hala siz dediğinin farkında mısın?"

"Özür dilerim."

 Evet, muhteşem iletişim kuruyorum. "Siz dediğim için özür dilerim"  ne demek. 

"Bir daha olursa dava açarım. Lütfen bir daha olmasın." 

İkimizin de kahkahaları iletişimimizi süslerken ilk konuşan o oldu.

"Ne kadar güzel gülüyorsun. Senin gülüşünü kim, neden söndürdü?"

ON YEDİNCİ PSİKOLOGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin