Bana iyi hissettiriyorsun cimcime...
İyi hissettiriyorsun...
Cimcime...
Bazı anlar vardır, nedensiz bir biçimde karnınızdaki kelebekler özgürlüklerine kavuşurlar. Bu bana sürekli oluyordu. Hem de hep Emre'nin yanındayken. Ve yine olmuştu. Bu seferki daha farklıydı ama. Kaskatı kesilmiştim, yanaklarım kızarmıştı. Hava soğuktu, ben yanıyordum. Emre ise benim halime gülüyordu.
"Yoksa yalan mı söylemeliydim?" dedi tebessüm yerleşmiş dudaklarını aralayarak.
"H-ayır. Sadece şaşırdım yani bilmiyorum ama yani, gerçekten bilmiyorum." dedim. Ne söylediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Ne?" dedi Emre anlamadığını belli eden bir ifadeyle. "Ne diyorsun kızım? Anlamıyorum." diye de ekledi.
Birkaç saniyelik düşünme süresinin ardından "YÜRÜYÜŞ!" dedim coşkuyla. "HADİ YÜRÜMEY-" Emre eliyle ağzımı kapattığında çok bağırdığımın farkına vardım. Kahretsin rezil olmuştum.
"Kız bağırma. Duyabiliyorum." dedi kahkaha atarken. Neden böyleydim? Aşırı heyecanlanıyordum. Ne yaptığımı bilmiyordum. Ve her seferinde rezil olmayı başarıyordum.
Elini yavaşça dudaklarımdan çektiğinde yutkundum. "Yürüyelim." dedim tekrardan fısıltıyla. Başını hafifçe yere çevirdi ve alt dudağını ısırıp gülümsedi. Adımlarımız tekrardan eski ritmine kavuştuğunda ilk konuşan ben oldum.
"Neden bu kadar iyi davranıyorsun?" diye sordum. Bunu çok merak ediyordum. Çünkü her seferinde çok kibar davranıyordu ve anladığım kadarıyla benimle ilgili olumsuz düşünceleri yoktu.
"Bu nereden çıktı şimdi?" diye soruyla karşılık verdi soruma şaşkınlıkla. Sorduğu soruya bilmiyormuş edası katmak için omuzlarımı yukarıya kaldırıp indirdim.
"Ben senden önce de birçok psikolojik destek aldım. Ama hepsinin de benimle ilgili olumsuz düşünceleri vardı. On altı tane psikoloğa gittim ben Emre. Hiçbiri bana umut olmadı. Ama sen oldun. İçimde öyle bir ışık yaktın ki... Bazen soruyorum kendime niye sana bu kadar güvendiğimi. Sonuçta seninle de onlarla olabildiği kadar bir ilişkim var. Ancak ben seni her şeyden öte yıllardır tanıyormuş gibi hissediyorum." dedim.
Dudaklarında belli belirsiz bir gülüş belirdiğinde yutkundum.
Çok güzel gülüyordu.
Ona hayranlıkla baktığımı fark ettiğimde gözlerimi onun toprak misali kahvesinden kaçırdım. İlk defa görmüştüm gözlerindeki hareketliliği, parlıyordu.
"Seninle ilgili olumsuz bir şey düşünemem ki." dedi Emre başını bana doğru çevirip gözlerimizi buluşturduğunda.
"Düşünürsem o küçük kız çocuğuna haksızlık ederim. Ama o kızın olumsuz düşüncelere değil, tutulacak bir ele ihtiyacı var. Hatırlıyor musun, sana ilk geldiğinde 'Ben elimi uzattım. Peki, sen tuttun mu?' demiştim? Sen o eli tuttun ve şimdi buradayız Esla. Ve emin ol, o diğer psikologlar gibi düşüncelere sahip değilim." diyerek devam etti.
Kalbimi ısıtıyordu. Alev alev yandığımı hissediyordum. Yüreğimden başlayan yangın tüm bedenime yayılıyordu ve bu yangını hiçbir şey söndüremezdi, bunu biliyordum. Söyledikleri bunca şey yaşamış bir insan için çok anlamlıydı. Acaba o, bunun farkında mıydı?
"Sen biraz da olsa kendinden bahsetmek ister misin? Seninle, geçmişinle ve acılarınla tanışıp yükünü hafifletmek istiyorum." dedi gözleri üzerimdeyken.
Bir an duraksadım. Kendime bile itiraf edemediğim yaşanmışlıkları nasıl anlatacaktım?
İçimi aldığım derin bir nefesle ferahlattıktan sonra "Banklardan birine oturalım mı?" diye sordum. Emre de olumlu anlamda başını salladığında sol tarafımızda kalan boş banklardan birine oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ON YEDİNCİ PSİKOLOG
RomanceEsla Aksel, bazı psikolojik sıkıntıları olan bir kızdır. Annesi onu bu zamana kadar on altı tane psikoloğa götürmüştür. Fakat hiç biri Esla'ya yardımcı olmamıştır. Sıradaki durak ise on yedinci psikolog olan Emre Karakaya'dır. Ancak Esla başına gele...