Belki de sadece ölüler gerçektir? Belki de yaşayanlar ölü, ölenler ise asıl şimdi başlıyordur..
Dakikalar geçti hatta saatler, ne Furkan ne benden tek bir çıt bile çıkmıyordu. Susuyorduk çünkü ikimizde korkuyorduk. Kerem'i görürsem Furkan'a karşı hislerimde yanıldığımı anlardım. Kerem'i görmezsem gerçekleri asla yaşayamazdım..
Sessizliği ben bozdum. "Yarın erken kalkıcam kusura bakma iyi geceler. " kendimi bok çuvalı gibi hissederek oturduğum yerden kalktım. Arkamdan demiş olsa ki tam net duyamadım. "Bu sana son iyi gecelerim Işıl sensizlikte ne ışığım var ne ışığın.. " Son cümlesi kalbime oturdu resmen. Bunu yapabilecek miydim? Evet ben bunu yapıcaktım yapmak zorundaydım hayatımı istediğim şekilde yaşamak benimde hakkımdı. Her ne kadar ne istediğimi bilemesem de.. Bir yanımda siyahlarına ışıltı vermem gereken Furkan Akgül diğer yanda soğuk bedenine kibrit olmam gereken Kerem Arslan. Kerem'in her zerresi aklımın ucundan geçiyordu onsuz geçirdiğim 3.5 yıldır. Belki de Furkan da onu görüyordum? Belki de Furkan'ı sevme nedenim onda Kerem'i hayal etmemdi.. Sadece bir kafa ve içinde milyonlarca soru dolu. Sevgili Işıl Coşkun daha yeni başlıyorsun kızım. Hikayen küllendiği yerden sizi yakacak.. Ama küllerin hâlâ uçmadıysa. Uyuyamıyordum sağa dönüyorum sola dönüyorum uyuyamıyorum. Yarını düşünmekten kafayı yemek üzereydim ki kendime tokat atmamla çığlık atmam bir oldu. Furkan'ın bağırtısını duydum:"IŞIL NOLDU IŞIL İYİ MİSİN" koşa koşa yanıma geldi, istemeden güldüm bu telaşlı haline. "İyiyim sorun yok" korkmuş olmalı ki rahat bi nefes verdi. Ve tebessüm edip çıktı odadan.
Güneş sert sert yüzüme vuruyordu. Bugün uyanmamak için ruhumu bağışlayabilirdim.. Tekrar bir özel numara aradı ki tahmin edip hemen açtım. "-Işıl yarım saate bekliyorum." yine beni dinlemeden telefonu kapatmıştı, hazırlanmaktan başka ne çare. Sıradan bir tane crop altıma da sade bir şort geçirip hışımla çıktım evden. İlk yaklaşan taksiyi durdurup bindim. 10 dakika sürdü sürmedi vardık. Kalbim yerinden çıkacaktı yıllar sonra görmediğim öldü sandığım sevgilimle yüzleşecektim bugün..
Köşede bir masaya oturmuş beni bekliyordu hızlı hızlı yanına ilerledim o an sarılıp öpmek istesem de buraya cevaplarımı almaya gelmiştim selam vermek için elini uzattı. Havada kalan elini geri çekerken oturduk. Kahve söylemiş ikimize de, benim yerime karar vermiş!?
Şuan buna takılmamalıydım ve sormaya başladım. "Neden daha önce değil de şimdi çıktın karşıma?" gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı:"Bak Işıl biliyorsun babam öldükten sonra çoğu borcu bize kaldı, ödeyemeyeceğim kadar fazlaydı ve bunu adamlara söylediğim de beni öldürmekle tehdit ettiler. Sonra itiraz edip kaçmaya çalışınca orda oldu herşey. Götürdüler beni bilmediğim , görmediğim, duymadığım yerlere. Kurtulamadım yıllarca yalvardım ama olmadı. En sonunda borç kapandı annem bir şekilde ödemiş sonra da kanserden ölmüş. İşte o zaman bıraktılar beni, ilk fırsatta karşına çıktım daha fazla sensiz yapamazdım. " Duyduklarım karşısında şok olmuştum aslında onun hiç bi suçu yoktu. Son cümlesinde Furkan'ı hatırladım "Sensizlikte ne ışığım var ne ışığın.. "
"Kerem ben aklımı kaçırmıştım. Seni bir anda kaybedince kimsesiz kaldım. Babamdan sonra ben sana güvenmiştim sonra sende sonsuza dek gidince ben ölüyordum Kerem." o an gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Daha fazla dayanamazdım kalktım ve yanına oturdum, başını omzuma yasladım özlemişti omzumda ağlamayı.. Özlemiştim kokusunu hissetmeyi. Dakikalarca böyle durduk ne o şikayetçiydi ne ben. Başını kaldırıp gözlerime baktı, sonra sarıldı bir daha hiç bırakmıcakmış gibi sarıldı. Durdu herşey dünya dönmeyi bıraktı, insanlar sustu, zaman durmuştu sanki..Ve ben yıktığım limanın tamircisiydim
Şimdi ise sevdiğim adam için o limanı kurtaracaktım.. Ben onun soğuk bedenine kibrit olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Biz'di
Ficção Adolescente𝙸şı𝚕 ışı𝚕 𝚘𝚕𝚊𝚗 𝚑𝚊𝚢𝚊𝚝ı𝚖𝚍𝚊 𝚝𝚎𝚔 ışı𝚕𝚍𝚊𝚖𝚊𝚢𝚊𝚗 𝚋𝚎𝚗𝚍𝚒𝚖 𝚂𝚎𝚗 𝚐𝚎𝚕𝚍𝚒𝚗, ışı𝚕𝚍𝚊𝚖𝚊𝚢𝚊 𝚢𝚎𝚖𝚒𝚗 𝚎𝚝𝚝𝚒𝚖 𝚜𝚊𝚗𝚔𝚒... •𝚂𝚎𝚗𝚒𝚗 𝚋𝚎𝚍𝚎𝚗𝚒𝚗 ö𝚕𝚍ü. . 𝚁𝚞𝚑𝚞𝚗 𝚑â𝚕â 𝚒ç𝚒𝚖𝚍𝚎 𝚢𝚊şı𝚢𝚘𝚛 𝚘𝚢𝚜𝚊 𝚔𝚒...