24= Tuhaf kadın Marry

67 9 0
                                    

Al= Tamam! Max, Lucas siz gidip etrafı araştırın. El sende onlarla git. Ben birileri ile konuşup geleceğim.

El= Bu güvenli değil!

Al= Biliyorum fakat merak etme. Işim bittiği zaman seni arayacağım.

El= Dikkatli ol.

Al= Elbette

Çantamı onlara verdim ve koşarak kiliseye ilerledim fakat tam sirasiymis gibi yağmur başladı!

Içeri girdiğim zaman kimseyi göremedim.
Içerisi karanlıktı. Büyük ve geniş camlar sanki ışık gelmesin diye örtülmüştü.

Bu ürkütücüydü, hemde fazlasıyla!

Ayakkabılarım, yavaş yürüdüğüm zeminde ses yapıyordu. Sanki her adımda o yere vurma sesi artıyordu...

Ağır bir koku vardı, daha önce koklamadığım bir koku.

Büyük kilise orgu göründü biraz ileride.
Kocaman ve ihtişamlı duruyordu.

"Birileri var mı?" Sesim istediğimden daha ince çıkmıştı... Aptal!

Sağ taraftan kapı açıldı fakat ışık olmadığı için göremiyordum. Tekrar seslenmeyi düşündüm. Tam ağzımı açarken başka bir ses konuşmamı böldü.

Karanlıkta duyduğum yumuşak kadın sesi daha iyi hissetmemi sağladı.

"Kimsiniz?"

Birkac saniye cevap veremedim, daha sonra kendimden emin bir sekilde konuşmaya çalıştım.

Al= Merhaba hanımefendi. Ben Aleda, saat bir buçuk gibi buralarda bir erkek çocuğu gördünüz mü?

Kadın soruma cevap vermedi. Onun yerine ışığın içeri girdiği yere doğru yavaş yavaş yürümeye başladı.

Neden bilmiyorum ama içimde büyük bir korku vardı.

Kadın beni görünce durdu. Artık onu daha net görüyordum. Benden daha kısaydı, yeşil gözleri ile 45 yaşlarında gibi gözüküyordu.

Kadın: Çocuğun adı nedir genç kız?

Bir an nefesimin içine kaçtığını hissettim.
Zorlukla konuştum...

Aleda: Will... William Byers...

Kadın: O çocuk için çok geç. Yazık, tatlı bir çocuk gibiydi...

Ne? Ne sacmaliyordu şimdi?!

Aleda: Ne demek istiyorsunuz şimdi?

Tam gözlerimin içine baktı, gerçekten gözlerinin koyulaştığını gördüm...

Yavaşça konuştu...

Marry: Ben Marry McGrath. O çocuğu kacırdılar kızım.

Birkaç saniye Konuşmak istesem de konusamamistim.

Aleda: Umarım yanlış anlamıyorum, onu kaçırdılar mi? Ve siz hiçbir şey yapmadınız mı? Öylece beklediniz mi!?

Marry: Hayır, plakayi aldım.

Cebinden bir kağıt parçası çıkarırken neler olduğunu hala anlayamamıştım. Tam bu sırada tekrar konuşmaya başladı.

Marry: Will ile konuştum. Ileride duran ağacın orda. Dolaşmak istedigini söylemişti. Kısa muhabbetten sonra kiliseye geri döndüm fakat bagirislar ile camdan baktım. Gözlerini kapatmaya çalışıyorlardi.

Buruşuk kağıdı uzattı. Hızla elinden aldım.

Aleda: teşekkürler, anlatmak istediğiniz başka bir şey var mı?

Marry, gülümseyerek kafasını sağ sola salladı. Birşeyler sakladığını biliyordum...

Aleda: Emin misiniz?

Marry: Elbette Aleda...

Hızlı adımlarla kiliseden çıktım. Ne yaşamıştım öyle?
Içimde böcekler sürünüyormus gibi hissediyordum.

Yağmurun altında El'i aramaya çalışıyordum. Sonunda telefonu açmıştı.

El: Hey Aleda! Ip ucu bulabildin mi?
Al: Buldum Jane, o... O kaçırılmış!
El: Ne!?

Bağırması ile yanındakilerin sesini duydum.

Max: Ne olmuş? Tanrı aşkına söyle!
Lucas: Umarım iyi bir haberdir!

Al: elimde arabanın plakası var, şimdi size mesaj olarak atarım.
El: T-tamam Al. Şimdilik eve git bizde oraya geliyoruz.

Yavaşça mırıldandım.

Al: Hm-hmm

Telefonu kapattım. Yürüyordum, evin yolu böyle değildi ama gidiyordum işte. Belki de kadın yanlış görmüştür? O will değildir, umarım değildir...

Gerçekten midem bulaniyordu, neden bu kadar etkilenmiştim bilmiyorum.
Tam mutlu olduğum zaman işlerin kötü gitmesinden nefret ederdim fakat her seferinde başıma bu gelirdi. Ve yine işler kötü gidiyordu...

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Uzun zamandır bölüm gelmiyordu, umarım beğenirsiniz (:

Mike'nin Kuzeni~ [The Umbrella Academy And Stranger Thinks] Namber 08Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin