1

73 6 2
                                    

Kablosuz kulaklığını kulak deliklerine sabit bir şekilde yerleştirip,saçlarını tepede bağladı .

Derin bir nefes alıp , kulağında son ses çalan şarkı eşliğinde , başladı boks torbasına yağdırmaya .
Beyni mi hızlı çalışıyordu ,
yoksa kollarımı hızlı hareket ediyordu anlamış değildi.

Aklındaki bitmeyen davalardan hızlı hareket ederek kurtulamayacağı'nı anladığında , sırt üstü yere atı vücudunu.

Derin nefes alıp verdikçe daha bir soluğu kesiliyordu .
Tepesinde direk gibi dikilen birinin nefes alış verişlerini duyuyordu , yalnız takılmayı sevdiği için tepkisiz kalıp gitmesini bekledi ve aynı zamanda gerilen vücudunu da dinlendirmiş oldu .

Dış dünyadan bağımsız , iç dünyaya bağlı bir hayata sahip.
Ne güzel bir duygu , kendini mutlu edebilmek .
Yüzünde gizli bir gülümseme.
Kalbinde hafif bir çarpıntı.
Ruhunu okşayan huzur.
Daha ne isteyebilir ki ?

Çalan müzik durduğunda, gözlerini kırpıştırıp uzandığı yerden doğruldu .
Bir saatlik sporun yeterli olduğunu düşündü .

Yorgun vücudu sızlarken kafasında inanılmaz bir sızı hiseti .
Az önceki huzuru nereye kaçmıştı , hiç anlamış değildi ancak eve giderse yorgunluğunu atlatacağını düşünerek hareketlendi .

Telefonu durmadan çalıyordu ama umursadığı yoktu .
Uçak moduna alıp , telefonu tekrardan spor çantasının içine atınca sokağın gürültülü kaldırımlarını da aynı umursamazlıkla on dakikalık bir mesafede zor bitirip , eve vardı .

Seri hareketlerle üstündeki terli kıyafetleri çıkartıp , soğuk bir duş aldı.

Bütün yorgunluğu uçup giti sanki.
Yaptığı spor sayesinde mi ?
Yoksa aldığı duş sayesinde mi ?
Orası tartışılırdı.

Mutfakta kendisine sıcak bir kahve hazırlıyorken , kapının gürültülü bir şekilde çalıdığını işiti.
Kahvenin suyunu hızlıca bardağa boşaltıp , sıcak fincanı avuçlarının içine yerleştirdi.

Avuçlarının arasındaki sıcak finca kendisini fazla belli ediyorken , saçları aksini gerçekleştiriyordu çünkü  ıslak saçlarından damlayan sular  tişörtüne damlıyordu .

Ama şu an gürültüyle yumruklanan kapı daha önemliydi .
Avuçların ın içine yerleştirdiği kahve fincanını sol eline alıp , boşta kalan eliyle kapıyı açtı .
Herşeyden habersiz iki taraf ta neye uğradığını şaşırdı ama yüzüne doğru savrulan sert yumruğu kafasına yiyen İz olduğu için onun açısından daha sıkıntılı bir durumdu .

Yumruğun acısının aksine , üzerine dökülen sıcak kahve daha çok canını yakmıştı .
Yanma hissinin ardından  dişlerini sıkıp , tüm gücüyle çığlık attı . " Aras ! "

Aras haklıyken haksız duruma düştüğü için , içinden küfürler yağdırıyordu.
Ama olan olmuştu .

Yere düşen bardağın parçalarını umursamadan : karşısında ıslak saçlı , ıslak tişörtlü ve sinirli kızın,
ayaklarını yere vurarak banyoya koşturduğunu keyifle izledi.

Herşeyi mahvetmişti.
İçinden " İnşalah kafasına yediği yumruk sert değildi." diye geçirdi.
Yoksa vicadan azabıyla kavrulurdu.

Kapının önüne saçılan cam parçalarını temizleyip , elerini dikatlice yıkarken
aradan geçen dakikalardan habersizdi .
Mutfaktan sesler geliyordu ama evde kimsenin olmadığından emindi.
Başka biri evde olsa, az önceki gürültüyü duyup tepkisiz kalmazdı .

Düşünerek bulamayacağını anladığında , mutfağa yöneldi.

Aras' a gördükleri inandırıcı gelmedi .
Çünkü az önce İz ,  kafasına yumruk yememiş , üzerine kahve dökülmemiş gibi  tekrardan mutfakta kahve yapıyordu .

 İz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin