Karanlık sokakta yürüyordum. Ürkütücü bir sessizlik her yere yayılırken ister istemez titriyordum. Çalıştığım kitapevini bugün temizlemeye kalmıştım ve saat bir hayli geçmişti. Annemin arayıp eve hızlı gelmeye çalış misafirlerimiz var demesiyle de bu yolu seçmiştim. Keşke normal yolu seçmiş olsaydım da eve yarım saat daha geç gitseydim diye düşünmeden edemiyordum. Bu şekilde içimden saçma sapan kendimle çelişirken tam karşımda duran arabanın yanan farları gözlerimi alıyordu. Ah kahretsin. Bu sokağın iti kopuğu meşhurdu anca bu denli lüks bir arabanın beni köşeye sıkıştıracağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Olayın şokunu atlatamamışken arabanın kapılarının kapanma sesini duydum. İşte şimdi ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Arabadan inen kişinin yüzünü loş ışıkta seçemiyordum fakat sarsak adımlarla o üstüme geldikçe ben arkaya doğru gidiyordum. Sırtımın sert bir şeye çarpmasıyla donup kaldım. Yolun sonu benim için burasıydı. Güçsüzdüm, ürkektim ve kaçacak hibir yerim yoktu. Arabadan inen kişiyle aramızda sadece iki adım vardı. İçki kokusunu buradan alıyordum. Tanrım bu.. sarhoştu. Ne yaptığını bilemez haldeydi ve ben ağzımı bile açamıyordum. Bir anda ağzıma ellerini kapatarak üzerime abanmıştı. Hareketleri seri ama dikkatliydi. Elleriini çekmesiyle dudağımda bir sıcaklık hissettim. Bu.. bu beni ö-öpüyordu. Gözümden damlayan yaşla zihnim açılmaya başlamıştı. Kendimi hem gözyaşlarıma hem de ona teslim etmiştim. İşi bittiğinde üzerimden kalktı ve gözlerimi yavaş yavaş açtım. Göz göze geldiğimiz an yüzündeki bütün mimikleri hafızama kaydettim, bir daha nerede görsem tanıyacağım bu adamın yüzündeki her kası ayrı ayrı inceledim. Hayatımın katilini nerede görsem tanıyacaktım. Uyuşmuş haldeydim. Bacaklarımda yoğun bir ağrı vardı. Ayağa kalkacak ya da kolumu kaldıracak halim yoktu. Yaklaşık bir metre ilerde sırt çantam vardı ve telefonumun sesini duyuyordum. Ayağa kalkacağım sırada bacak aramdaki sıcak sıvıyı hissettim. Bunu anlamamla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kendimi cenin pozisyonuna almamla savunmasız bırakmıştım. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Hayallerim gözlerimin önüne geliyordu. Yeni başladığım üniversitenin kantininde yakışıklı bir çocukla çarpışmam ve kitaplarımın yere saçılması, onları toplarken ellerimizin değmesi ve çocuğun bana gülümsemesi, göz kırpması, tanışmamız. Ardından arkadaş daha sonra sevgili olmamız. Yağmurlu bir sonbahar akşamında benden ilk öpücüğümü alması.. Okulu bitirince yaptğımız düğün, ilk gecemiz.. Ruhlarımızın birbirine sevgiyle karıştığı ve kendimi teslim ettiğim gece.. Doğmayan çocuklarımız.... Gözyaşlarım donup kalmıştı. Bugün benim bir hiçe dönmemle elimden hayallerim, sevgilim, doğmamış çocuklarım da alınmıştı. Masümiyetim alınmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK KADEH
Genel KurguAcı, her seferinde tonlarca yükleniyordu sırtımıza ama yalnızca üç sade harfle tanımlanıyordu. Hayatım tamamen acının eseri olmuşken hiç ummadığım bir anda yeni kişiler girmeye başladı hayatıma. yeni yüzler, yeni hayatlar, yeni insanlar. Ancak ben k...