Hayatta yaşadığınız bir çok olay vardır. Birçok kötü ve iyi anılar. Öncelerinde çok mutlu bir kızdım ben. Bora'yla beraber vakit geçirir, dağıtırdık ortalığı. Bir günümüz bir günümüzü tutmazdı asla. Biz kardeştik, kardeşten öteydik.
Şimdi ise mutluluğu elinden alınmış küçük bir kız çocuğu gibi hissediyorum. Bu durum ailemin benden yavaş yavaş uzaklaşmasıyla başladı. Her gün biraz daha uzaklaştılar benden. Şimdi ise neredeyse birbirimizden habersiz kendi hayatlarımızı yaşıyoruz. Bazen gerçekten onların ailem olduğudan şüphe duyuyorum...
Bora ile olanlar ise en büyük yıkımım oldu. O olayda bir suçlu aranacaksa en büyük suçlu kesinlikle bendim. En büyük suçumsa Bora'ya günmek oldu. Olanı geri döndüremezdim fakat bir daha eskisi gibi olacağımı da pek sanmıyordum. Beni hayata döndüren kişinin Özgür olmasıda çok garip geliyordu bana ama, yine de ona karşı nedensiz bir güven besliyordum.
Bu zamana kadar gördüğüm tüm erkeklerden çok daha iyiydi Özgür. Bora'dan bile... Şimdi karşımda o kadar tatlı ve bir o kadar da sinirli gözüküyordu ki, bu duygu hem hoşuma gidiyor hemde bir o kadar korkmama neden oluyordu. Bu duygularımı dışa vuramıyordum çünkü çok ciddi bir konu üzerindeyiz ve ben utancımdan nereye bakacağımı şaşırmış durumdayım. Eğer hamile kaldıysam bu en büyük acım olurdu ve ben bu durumu kaldıramazdım. Toparlanamazdım. Her ne olursa olsun o minik cana kıyamayacağımı çok iyi biliyorum. Bu yüzden umarım hamile değilimdir.
"Ne dediğinin farkında mısın sen Lara!?" Bağırışıyla yerimden sıradım, aynı anda dudaklarımın arasından kaçan ufak bir hıçkırıkta beni tamamen kendime getirmiş ağladığımı farketmeme yardımcı olmuştu. Bakışlarımı masadan çekip Özgür'e bakmaya korkuyordum. Sesi o kadar korkutucu gelmiştiki...
"Lütfen bağırma." diye fısıldadım. Beni duyduğundan emin olmasamda etraftaki bakışların daha fazla üzerimize dönmesini istemiyordum. Sandalye sesi duyduğumda Ögür'ün ayağa kalktığını anladım. Adım sesleri ve hemen sonra sertçe bileğime dolanan ellerle ayağa kaldırıldım.
"Hamile olabilirim." Ağzımdan firar eden bu cümleyle Özgür olduğu yerde donup kaldı. Korkuyla bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde bakışlarının yüzüme sabitlendiğini anladım ve yeniden başımı öne eğdim. Çok utanıyodum kendimden. Bir o kadar da nefret ediyordum.
Özgü çıkışa yürümeye başlayınca niye bizi durduran kimse yok diye düşünmeden edemedim. Gerçi yemek sipariş etmemiştik ama... Temiz havayla buluşur buluşmaz derin bir nefes aldım, sonra yavaşça geri bıraktım. Kolum Özgür'ün elinde öylece yürüyordum. Tek laf edemiyordum. Diyecek tek bir kelimem yoktu. Başka bir zamanda her duruma bir cevabı olan benim, bu durumda söyleyecek tek kelimesi yoktu.
Bir arabanın önümüzde durmasıyla kendime gelip başımı kaldırdım. Özgür taksinin kapısını açıp binmemi bekledi. Şöför koltuğunun hemen yanındaki yolcu koltuğuna oturup bir adres verdiğinde o adresin Bora'nın evinin adresi olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti ve Özgür'ün, Bora'nın evini nasıl olupta bildiğini bir türlü anlamamıştım. Sormak istiyordum fakat dudaklarımı aralayacak gücüm yoktu.
Aradan geçen uzun ve sessiz zamandan sonra Bora'nın evinin önüne gelmiştik. Arabadan inip Özgür'ü bekledim. Taksi parasını ödeyip yanıma gelince yavaşça Bora'nın evinin kapısının önüne yürümeye başladık.
Başımı yerden kaldırıp Özgür'e baktım. Düşünceli duruyordu. Bu durumun kafasını karıştırdığını biliyordum. Kapının önüne geldiğimizde elimi kaldırıp zile bastım. Bir süre sonra açılan kapıya bakışlarım yeniden yeri buldu. Bora'nın yüzüne bakamıyorum. Hem yaşadığımız olaydan hem de Özgür'ün onu döndükten sonra dağılmış olan yüzü yüzünden. Gerçi onun yüzünü zaten görmek istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Mystery / ThrillerBir kaza ömrümdeki en değerli varlığı alan. Bir kaza içimdeki intikam ateşini kavuran. ve belkide yine bir kaza olacak en büyük aşkı doğuran...