Bu kitabi Neslihan Bligili ile beraber yazıyorum.
Sabah uyandığımda her tarafım ağrıyordu. Yatağımdan kalkıp dolabımın önüne geçtim ve siyah sıfır kol t-şörtle siyah şortumu aldım. Üstümdeki pijamaları çıkartıp dolaptan aldığım giysilerimi giydim ve beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.
Sabah yürüyüşümü yapmak için sahile gidecektim. Odamdan çıkınca etrafın derli toplu olduğunu görünce çok şaşırmıştım. Anlaşılan annem çok yorulmuştu ve hala uyuyordu. Normalde ben her sabah onu öperek çıkardım.
Salonun önünden geçip Evin kapısına doğru yürümeye devam ettim. Bir yandan da telefonumu şortumun cebine koymaya çalışıyordum. Kapıya ulaştığımdan saçlarımı at kuyruğu yaptım ve kapıyı açtım.
Artık üniversiteli bir kız olmuştum daha yeni on sekizime girsemde. Annem beni bir yıl erken yazdırdığından dolayı böyle olmuştu. Neyseki büyük sınavlarım iyi geçmişti. Test konusunda her zaman iyiydim ve sürekli soru çözerdim.
Bunları düşünürken çoktan sahile varmıştım. Dalgın dalgın yürürken yine birine çarptım. Çarptığım kişiyi görünce şok dalgalarından biri beni içine alıp darma duman etti. Aynı kıza tekrar çarptığıma inanamıyorum! Kız beni görünce gülümsemeye başladı.
"Kusura bakma. Görmedim." deyince beraber, ikimizde gülmeye başladık. "Bu tesadüf olamaz." dedim gülümseyerek.
"Bencede." dedi o da gülümseyerek. "Ben Lara." dedim elimi ona uzatarak. "Ben de Canan." dedi en canlı gülümsemesini kullanarak. "Ben seni tanıyorum aslında. Bizim okulda görmüştüm seni." dedi.
"Ben seni hiç görmedim." dediğimde gülümsedi. "Büyük sınavla meşgul olduğundandır." dedi gülümserken. "Ahh, evet. Doğruya." dedim unutmuştum. Bu aralar birçok şeyi unuttuğum gibi bunu da unutmuştum.
"Beraber yürüyelim mi?" diye sorduğumda evet der gibi başını salladı. "Kaçıncı sınıfsın?" diye sordum bu sefer de. Canan'ı sıkmak istemiyordum ama merak ediyordum. "On ikiye yeni geçtim. Bu sene de benim büyük sınavım var ve şimdiden çalışmaya başladım." dedi bana bakarak.
"Peki nerde oturuyosun?" diye sorduğumda gülmeye başladı. "Komik bir şey mi sordum." dedim kaşlarımı çatarak. Açıkçası bozulmuştum. "Hayır yok! Özür dilerim kendimi tutamadım. Cennet Park'ın karşısındaki apartmanda oturuyorum. Dün ki anımız aklıma geldide." dedi gülmeye devam ederken. Dün ki çarpışmamızı hatırlayınca ben de gülmeye başladım.
"Tamam." dedim. Ve ona döndüm. "Benim artık gitmem gerek. Kendine iyi bak!" dedikten sonra ona sarıldım. Bu kızı gerçekten çok sevmiştim. "Sen de kendine iyi bak!" dedi bana sarılırken. Birbirimize gülümseyip ters yönlerde yürümeye başladık.
Evin sokağına girdiğimde çok sessizdi her yer. Arkamdan birinin adımı söylediğini duyunca arkama dönüp baktım ve baktığım gibi eve doğru koşmaya başladım.Çünkü arkamdan gelen kişi eski sevgilimdi ve benimle kafayı bozmuştu. Tam iki ay önce ondan ayrılmıştım. Ama o bunu bir türlü kabullenemedi. Şimdi beni evimin önünde tek başıma bulmuştu ve ne yapacağını ben bile tahmin edemiyordum.
Onun da arkamdan koştuğunu anlıyordum ve ne kadar hızlı koşarsam koşayım bana yetişeceğinide. Ayak sesleri daha da yaklaşırken nefesimi tuttum. Ben onu gördüğümde daha sokağın başındaydım ve evim sokağın sonundaydı! Daha ben yolu yarılayamadan beni kolumdan çekip sıkıca sardı ve beni öpmeye başladı. Dudaklarımı ondan kaçırmaya çalışıyordum ama o ensemi sıkıca kavradığı için bu olmuyordu.
O kadar çok direndimki en sonunda kollarının arasından sıyrılmayı başarmıştım. "Sen ne yaptığını sanıyorsun! Bana bunu yapmaya hakkın yok!" diye bağırdıktan sonra ona sert bir tokat attım. Tabii tokatı attıktan hemen sonra pişman olmuştum çünkü daha da çok sinirlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Mystery / ThrillerBir kaza ömrümdeki en değerli varlığı alan. Bir kaza içimdeki intikam ateşini kavuran. ve belkide yine bir kaza olacak en büyük aşkı doğuran...