Bu kitabi Neslihan Bligili ile beraber yazıyorum.
Güneş ışığı pencereyi tamamen kapatmış olan perdenin içinden süzülüp gözlerime ulaştığında gözlerimi kamaştırdım. Güneşin beni böyle uyandırmaya hakkı yok. Ben hiç yatıp uyanmamak isterken nasıl olurda bana bunu yapar!
Gözkapaklarımı sımsıkı kapattım ve uyumaya çalıştım ama güneş uyumama engel oluyordu. Aslında güneşin hiçbir suçu yok. Onun yaptığı şey sacede etrafı aydınlatıp sıcaklığını insanların içlerine işlemek ve güzel bir günün haberini onlara iletmek. Ama bunlar benim için geçerli olmayan şeyler.
Bütün suç benim! Neden bara gitmek istedimki! Neden sarhoş olmak istedim ki sanki! Tamam. Evet. Eski sevgilime tokat atıp daha büyük bir tokat yemiş olabilirim ama bütün bunlar bu olanları açıklamaz. Kafamı başka şeylerle de dağıtabilirdim. Ama ben ısrarla bara gitmek istedim.
Bütün bunların hepsi benim başımın altından kalkıyordu. Peki ya Bora'ya ne demeli? Buna nasıl izin verdi?
Bir dakika! Düşüncelerime daldım ama ben en son sahilde yerdeydim ve Özgür yanınaşımdaydı. Peki şimdi nerdeyim?
Gözkapaklarımı hızla açınca sürekli ağladığımdan dolayı gözlerim acıdı ve tekrar kapattım. Bu sefer gözkapaklarımı bir anda açmak yerine yavaş yavaş açtım. Duvarın rengi çok tanıdık geliyordu. Etrafa uzun uzun göz gezdirdikten sonra burasının benim odam olduğunu anladım.
Kafam o kadar çok karışıktıki kendi odamı bile zar zor tanıyordum. Yavaşça yatakta doğruldum ama bacaklarımın ve kalçamın ağrısı yüzünden bu baya yavaş gerçekleşmişti. Kapıyı açıp banyoya gitmek için uzun koridorda yavaş yavaş yürümeye başladım.
Sonunda banyoya ulaştığımda kapıyı arkamdan kapatıp kilitledim. Sıcak ve soğuk suyu açıp suyu ılık bir hale getirdikten sonra küvetin içine girdim. Aklım hala hiçbir şeyi anlamıyordu.
Sen kocaman bir aptalsın! diyen içsesim haklıydı.
Evet öyleyim. diye katıldım iç sesime. Bu konularda zaten hep haklı olan iç sesim olmuştu. Belkide ben hiç onun sözünü dinlemediğim için bu hale geldim.
Küvetin içinde bir saate yakın bir süre boyunca düşüncelerimle beraber bekledikten sonra ellerime baktım. Ellerimi havaya kaldırdığımda titriyordu çünkü korkuyorum. Anneme ve babama bunları nasıl açıklayabilirimki! Onların en büyük hayal kırıklığı olacağımı düşünmek daha da çok diplere batmama sebep oldu.
Bunu onlara açıklayamam eğer ağzımı bir kere açarsam her şey ağzımdan bir bir dökülüverir. Bu yüzden konuşamam. kim bilir belkide suratıma bile bakmazlar. Ben buna dayanamam. Bir daha asla benimle konuşmayabilirler bile.
Daha fazla düşünmemeye çalışarak düşüncelerimi yarıda bırakıp küvetten yavaşça kalktım. Ilık su ağrılarımı biraz hafifletmişti sadece ama tamamen geçirememişti. Aynanın altındaki dolabın kapaklarını açıp içinden mor rekli bornuzumu alıp üzerime geçirdim.
Banyodan çıkıp tekrar odama doğru yürümeye başladım. Ayaklarım ıslak olduğundan dolayı kahverengi parkelerin üzerine iz bırakıyordu. Saçlarımdan dökülen damlalar ise tek tek parkeyle buluşuyordu.
Odama girip kapıyı kilitlediken sonra dolabımın önüne geçtim. Çekmeceyi açıp siyah renkli iç çamaşırlarımı alıp üzerime geçirdim. Çekmeceyi kakattıktan sonra dolabımın kapaklarını açtım ve içindeki kıyafetlerime baktım. İçinden siyah eşofman altıyla mavi renkli desenleri olan beyaz tişörtümü alıp üzerime geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Mystery / ThrillerBir kaza ömrümdeki en değerli varlığı alan. Bir kaza içimdeki intikam ateşini kavuran. ve belkide yine bir kaza olacak en büyük aşkı doğuran...