6

132 9 0
                                    

Bu kitabi Neslihan Bligili ile beraber yazıyorum.

   Özgür, Bora'yı altına almış yumruklarını suratına geçirirken çığlık atmak istedim ama ağzımı açamayacak kadar şoktaydım. Özgür hiç durmadan Bora'ya vurmaya devam ederken nasıl oluyorda Bora ona vurmuyordu anlamıyordum. 

   Bora mı yoksa Özgür mü daha güçlü derseniz kim bu sahneyi görse Özgür'ün tarafına geçerdi. Etrafımızdaki insanlar durup bizi seyrederken utancım gün yüzüne çıkmıştı. İnsanlar yavaş etrafımıza toplanmaya başlayınca konuşabilecek gücü kendimde buldum.

   "Özgür. Yeter. Bunu benim için yapma." diye kekelediğimde bana bakmayıp Bora'yı dövmeye devam ederken "Senin için yapıyorum çünkü sana değer veriyorum." dedi. Bana değer mi veriyoru? Bunu düşünmenin sırası değildi.

   "Hayır. Yapma. Lütfen?" dediğimde sesim acınacak kadar berbat çıkıyordu. Yanaklarımda ıslaklık hissedince ağladığımı anladım. En küçük olayda bile nasıl ağlamayı başarıyorumki?

   Etraftaki insanlar onları ayırmak yerine izlemeyi tercih ediyordu. Kimsenin onları ayırmak gibi bir dertleri yoktu çünkü birinin dayak yemesini izlemeyi seviyorlardı. Bu davranışları oldukça bencilceydi.

   Özgür yumruk atmaya devam ederken bileğini havada yakaladım. O kadar güçlüydüki durdurmak zor olmuştu. Benim bileğini tuttuğumu bile sonradan farketmişti. Eğer hiç farketmeseydi yerde sürünüyor olurdum.

   Bana baktığında gözlerinden ateş saçıyordu. Bana öyle bakınca bir an korksamda gözlerine bakmaya devam ettim ve bir süre sonra yumuşamaya başladı. Toparlanıp ayağa kaltıktan sonra bileğimden tuttuğu gibi beni oradan uzaklaştırmaya başladı. Başımı çevirip Bora'ya son kez baktığımda pişman olup yeniden önüme döndüm.

   Onu öyle görünce midem bulanmıştı. Yüzü bir kova kana bulanmış gibi duruyordu. Başımı önüme eğip bakışlarımı Özgür'ün bileğimi tutmuş olduğu eline baktım. Derisi soyulmuştu ve soyulan yerlerden kan geliyordu. 

   Olduğum yerde durdum ve elimi elinden çektim. O da durup bana döndü. Ne yapıyorsun sen bakışlarını yolladığında ona aldırmadan cebimdeki bez mendili çıkardım. 

   Bu mendili bana annem vermişti. Onuncu doğum günümde de hediye etmişti. 

  _

   Bugün on beş yaşıma giriyordum. Her doğum günümde olduğu gibi heyecanlıydım ve yanımda yine Bora vardı. Her zaman benim yanımda olan çocukluk arkadaşım, kardeşim ve abim. 

   Küçükken tam bir tipsizdi. Şimdi ise erkekleri kıskandıracak kadar yakışıklıydı. Beni erkeklere karşı çok fazla korurdu her zaman. O yüzden onu abim olarak görüyorum. Olmayan abim. 

   Ama bazen bana o kadar çok yakınlaşıyorduki kalbimi yerinden sökecekmiş gibi hissediyordum. Ama onu her zaman abim olarak görmeyi tercih ederdim. O bana korumalık yaptığında aynısını ben de ona yapıyordum. Bir kızın yaklaşmaya çalıştığını görünce direkt Bora'ya sırnaşıyordum ve kızın hayallerini yıkıyordum.

   Bora her ne kadar buna sinir olup bana bağırsada o suratının halini görmeye değerdi. Çünkü her defasında gözümden yaş gelene kadar gülüyordum. Ne yapabilirim ki? O da bana korumacılık yapmasaydı. Ama bir yerde haklıydı eğer o korumacılık yapmasa başıma kim bilir neler gelirdi. Bunun düşünmek bile başımı ağrıtmaya yetiyordu.

   Bora'nın gözümün önünde sallanan ellerini farkettiğimde düşüncelerimden kurtulup ona odaklandım. Elini tutup indirirken " ne var?" diye sordum. 

KAZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin