Bu kitabi Neslihan Bligili ile beraber yazıyorum.
Bütün hayatım yerle bir olurken ben hiçbir şey hatırlamıyordum! Hemen kıyafetlerimi toplayıp üzerime geçirdim burada biraz daha kalırsam ölebilirdim. Sessiz olmaya özen göstererek kapıyı yavaşça açtım ve sanki bir hırsızmışım gibi odadan çıktım. Yavaşça kapıyı kapattıktan sonra asansöre doğru yüyümeye başladım.
Asansörü çağırmak için düğmesine basıp bekledim. Beklerken bazı şeyler geldi aklıma. Bunları yaptığıma inanamıyorum! Gerçekten bunları yaptım mı? İç sesim bana savaş açmaya başlayınca içimden ona küfrettim.
Evet yaptın. Hem de hiç düşünmeden!
Sen kapasana çeneni! diye bağırdım iç sesime. İçten içe kendimle konuşmak bana bile delice geliyordu ama zaten bundan sonra kimsenin suratına bakıp konuşamayacağımdan kimsenin bunu bilmeside gerekmiyordu.
Ben resmen Bora'yı öpmüştüm ve o da bana karşılık vermişti. Ben öyle yapmasaydım böyle olmayacaktı. Suçlu bendim ve cezamı çekmeliydim. Kendime koyduğum cezayı... Ama bir yandanda ben çok fazla içmiştim ve sarhoştum o ise az içmişti ve kendinde sayılırdı...
Hayır! Bunu düşünmek bile istemiyorum! Asansöre binip zemin kata indim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Yanaklarımda bir ıslaklık hissedince ağladığımı o zaman anlamıştım. Asansörden iner inmez hızla otelin kapısına gittim.
İnasanların bana baktığını ve "bu kız neden ağlıyor acaba" sorularını akıllarından geçirip beyinlerinde türlü türlü senaryolar kurduklarını çok rahatsız edici bir şekilde hissediyordum. İnsanların rahatsız edici bakışları arasında hızla kapıdan dışarı çıktım ve derin bir nefes çektim içime. Vicdan azabımdan dolayı aldığım her nefes gibi bu nefeste boğazımı yaktı ama diğerlerinden daha da fazla.
Ben nasıl yaşayabilirdim ki şimdi? Peki bu hatayı nasıl yapabildim?
BEN NE YAPTIM BÖYLE?
İçimden kendime lanetler savurarak sahile gittim. Deniz havası bile beni sakinleştirmeye yetmiyordu. O güzelim deniz havasını içime çekerken boğazımda ki yangın daha da şiddetleniyordu.
Hayatım bir günde değişerk beni yıkıp geçmişti. Kendimi toparlamaya gücüm yetmiyordu. Ne kadar çok direnirsem beni o kadar çok içine alıyordu. Biraz yürüdükten sonra bir banka oturup ağlamaya başladım ki zaten ağlıyordum değişen tek şey daha çok sesimin çıkması oldu.
Biraz ağladıktan sonra etrafıma bakınmaya başladım.Burda beni bulamazdı değil mi Bora? Muhtemelen eve gittiğimi düşünürdü herhalde. Kendi kendime düşünüp sonuç çıkarırken tanıdığımı düşündüğüm bir adamı gördüm. Ama nerden tanıdığımı hatırlamıyordum. Beynimi iyice zorlayınca nerden tanıdığımı hatırladım.
Bu dün gece bardayken Bora'yla kavga eden o adamdı! Beni istemişti!
Kahretsin! Şimdi sırası mıydı?
Ben ona bakarken o da bana baktı ve sanırım beni tanıdı. Pis pis sırıtmaya başlayınca yerimden korkuyla kalkıp telaşlı bir şekilde yürümeye başlayınca ayağım bir yere takıldı ve sendeledim. Güldüğünü duymuştum. Bana doğru yaklaşıyordu. Ayak seslerini duymaya başladığımda korkum tavan yapmıştı.
Daha çok hızlanınca daha da çok sendeledim. Onun koşmaya başladığını anlayınca ben de koşmaya başladım. Bana yetişip omuzumdan yakaladığında çığlık atmak istedim. Ama etrafımda tek bir insan bile yoktu ve ben kendime olan nefretimden ağzımı bile açamıyordum.
Beni kendine yasladığında direndim. Hem de çok direndim. Ama ben ne kadar direnirsem o beni kendine daha da yaslıyordu. Bir elini bacağımın üstüne koyduğunda kulağıma doğru eyildi. "Bora seni tatmin edemedi mi güzelim? Bu yüzden mi ağlıyordun?" diye sorduğun da daha da telaşlandım.
Elini ağzıma doğru getirdiğinde elini koparırcasına ısırdım. Acıyla kıvranırken koşmaya başladım ama onu bile beceremedim. Yerdeki bir taşa takılıp yüzüstü yere kapaklanmıştım. İçimden kendime büyük bir küfür ederken o adam yanıma geldi. Beni sırtüstü çevirip üzerime - belimin üstüne - oturdu. Ellerimle onu üstümden kaldırmak için itmeye çalışırken ellerimi tek eliyle kafamın üstünde tuttu.
Ben altında kurtulmak için cebelleşirken boş olan elini sinirle havaya kaldırdı. üstünde dişlerimin izini görünce ısırdığım eli olduğunu anladım. Daha ne olduğunu anlamadan eli yanağımı buldu. Büyük bir acıyla yerimde kıvranırken ağzımı bile açmıyordum. Yanağımın yandığını hissederken soğuk gözyaşlarım ilk defa işe yarayarak rüzgarla iş birliğine girip yanan yeri ferahlatıyordu.
"Böyle hırçın olman daha da hoşuma gidiyor ama biraz daha altımda kıvranırsan sonun kötü olu.." derken biri sözünü bitirmesine izin vermeden onu üzerimden çekip aldı. Kimdi bu? Bora mı buldu yoksa beni? İçimi yeniden büyük bir korku kaplarken beni kurtaran kişinin kim olduğunu görünce biraz ferahlamıştım.
Özgür adamı üstüne çıkıp onu döverken ben de kendimi toparlayıp kalkmaya çalıştım ama kendimi çok sıktığımdan dolayı ve o adamın belime oturmasından dolayı bacaklarım ve belim sözümü dinlemiyordu. Emirlerimekarşı çıkıyordu. Ne kadar çok kalkmaya çalışırsam o kadar büyük bir ağrı saplanıyordu. Resmen bedenim tarafından işkenceye uğramıştım.
Direnmeyi bırakıp yerde hareketsiz yatmaya başladım. Bir yandan ağrılarım baskı yaparken diğer yandan da gözyaşlarım hızla yere damlıyordu. Yere damlayan gözyaşlarım şimdiden yerde küçük gölcükler oluşturmaya başlamıştı bile.
Özgür o adama tehditler savurup yolladığında daha beni görmemişti. Arkasına dönüp bana baktığında telaşla yanıma geldi. Ne yapacağını bilemiyordu. Çaresizliğini gözlerinde görebiliyordum. Tıpkı benim gibi çaresizdi.
"İyi misin? bir yerine bir şey oldu mu?" diye sorarken bir elini kaldırıp saçlarının arasından hızla geçirdi. Bense ona öylece bakıyodum. Herhangi bir şey yapmıyordum. Ne hareket ediyordum ne de ağzımı açıp ona cavap veriyordum. Yaptığım tek şey gözyaşlarımla ıslanmış gözlerimle ona bakmaktı.
"Lütfen cevap ver. Beni korkutmak mı istiyorsun? Çünkü bunu başardın." dediğinde daha da çok gözyaşı gelmeye başladı gözlerimden. Ben durdurmaya çalıştıkça daha da artıyordu bu yüzden tamamen serbest bıraktım. Onunla konuşmak yerine başımı sağa sola salladım.
"Tamam. Bir yerin acımıyorsa sorun yok hadi gel." deyip beni kaldırmaya çalışınca belimeden bacaklarıma doğru bir hançer saplanmış gibi hissettim ve o an gözlerimin önü karardı. Bacaklarım tutmuyordu. Karanlık beni daha da çok içine çekerken direnmek yerine kendimi karanlığa teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
Mystery / ThrillerBir kaza ömrümdeki en değerli varlığı alan. Bir kaza içimdeki intikam ateşini kavuran. ve belkide yine bir kaza olacak en büyük aşkı doğuran...