0.1

380 35 126
                                    

"Sanırım bu virüsü yanlışlıkla yarattım. Ah, Mingi, neden bana engel olmadın ki?"

Profesör Hyunjin, stajyerine dönerek sormuştu. Mingi ise başını eğip cevap vermediğinde profesör bir iç çekerek adımlarını dışarı yöneltti.

Otomatik kapının kapanma sesinden önce profesörün sesi labaratuvarda yankılanmıştı;

"Hiçbir şeye dokunayım deme, birkaç dakika sonra burda olacağım."

Mingi bir iç çekerek virüsün bulunduğu erlenmayere yaklaştı. Bir virüs ne kadar tehlikeli olabilirdi ki? Her neyse neydi. O sadece temizlik yapmak ile görevli başarısız bir stajyerdi.

Maskesini ve koruyucu eldivenlerini çıkarıp saçlarını karıştırdı. Çok yorulmuştu bu labaratuvarda çalışmaktan. Aynı beyaz duvarları görmekten. Her gün yeni bir virüs, bakteri, mutasyon ve modifikasyon türü üretiliyordu.

Kirliydi bu iş, insanlıktan gizlice yapılan simya ve kimya çalışmalarıydı.

Düşüncelerine bir son verip erlenmayeri eline aldı. Biraz yaklaştırdı kendine, tam o sırada anksiyetesi baş gösterdi ve elleri titredi. Şişedeki sıvı hafifçe sallanmaya ve erlenmayerin üst kısımlarını ıslatmaya başladığında fısıldayarak küfretti.

Kapının açılma sesini duyduğunda sıvı erlenmayer elinden kayıp düştü, neredeyse her yerine damla damla sıçrayan sıvı ile gözlerini kapattı ve kesildi nefesleri. Cam parçaları sesler çıkararak her tarafa saçılmıştı ve masaya dağılan sıvı yere doğru akıyordu.

"Hey Mingi! Ne yapıyorsun?"

Gelen Junho'ydu. Aynı onun gibi bir stajyerdi.

Kapıdaki genç hızla koşarak onun yanına vardı, henüz ona yaklaşmasına birkaç adım kala durdu ve baktı neyin kırıldığına. Mor sıvıyı gördüğünde kaşlarını çattı.

"Mingi?"

Seslenmesine bir cevap alamadı. Birkaç saniye sonra arkasını dönen gencin gözleri kıpkırmızı olmuş, dişleri sivrileşmiş, derisinde siyah çizgiler belirmişti.

Bir hırlama birbirine geçmiş dişleri arasından kurtulup labaratuvarda yankılandığında Junho korkuyla bağırdı. Adımları geriye çekilirken Mingi ona doğru yürümeye başlamış ve elleri önde olacak şekilde çarpık bacaklarıyla ilerliyordu.

Junho koşmaya başladığında daha kapıya ulaşmadan sivri tırnaklarını omzuna batırarak genci kendine çekti Mingi. Junho'nun acı dolu çığlığı koridorda yankılanırken birkaç insan da onları görmüş, yaklaşmaktaydılar.

Dişlerini Junho'nun boynuna geçirdiğinde gencin nefesi kesildi, göz bebeklerinden irislerinin sınırına kadar kırmızılaştı gözleri ve dişleri sivrileşti anında. Mingi ısırığından birkaç et parçası kopararak geri çekildiğinde önündeki gencin şahdamarından çıkan kan her yere sıçramaya başlamıştı.

Ancak ne farkederdi, o da virüsün etkisindeydi ve tek istediği şey insan etiydi.

İkisi birlikte koşarak ilerlemeye başladıklarında tüm insanlar kaçışmaya başladılar, ancak insani duygularından eser kalmayan ölüm makinelerinden çok azı kaçabildi.

Virüs, oldukça hızlı bir şekilde yayılıyordu.

[...]

"Bilim adamlarının Clèi isimlerini verdikleri virüs, tüm insanlığı etkisi altına almaya başladı. Virüse maruz kalan insanlara Clètris ismi veriliyor ve bu insanlar zombiye dönüşüyorlar.

Sokaklarda Clètrisler tarafından zarar verilmiş ya da yenilmiş olan bir sürü ceset bulunmakta, insanlar kendilerini evlere kapattı ancak bu zombiler birer ölüm makinesi ve tüm şehirleri yıkıp yağmalıyorlar.

Clèi |Chanlix [ara verildi] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin