1.1

87 8 58
                                    

Chan derin bir nefesin ardından bağırdı;

"Silahları kuşanın!"

Herkes etrafa dağılıp kenardaki çuvallardan birkaç silah ve mühimmat aldı. Chan Jisung'un ona uzattığı tüfeği sıkıca kavrayıp sağda bir evin tepesinde oturan Clètris'i tam başından vurdu. Başı patlayan yaratık kanlar sıçratarak yere yığılırken diğerleri bir halka oluşturmuş, gelecek olan Clètris'leri bekliyorlardı.

"Sakın panik yapmayın, korkmayın kurtulacağız!" diye bağırdı Alec.

Chan elindeki silahı sıkı sıkıya kavramış Felix'i hafifçe arkasına çektikten sonra yolda görünen iki Clètris'e ateş etti.

"Herkes kendi yönüne odaklansın!"

Dört beş tanesini yere indirdiklerinde birden yer sanki üzerine koca ayaklar çarpıyormuş gibi titredi. Ardından her yerden Clètris'ler çıkmaya, son hızda koşup onlara saldırmaya başladılar. İlk kapılan Seonghwa oldu. Yeosang çaresizce bağırıp onu tutan on beş Clètris'e ateş etmeye çalışsa da birkaçı yere serilmesine rağmen Seonghwa'yı bırakmadılar. İki bacağını aynı anda koparırlarken Seonghwa'nın acı inleyişi Clètris çığlıklarına karıştı. Jihyo da altı Clètris tarafından halkadan çekildi ve köyün derinliklerine doğru merkezden uzağa sürüklenmeye başladı.

O sürüklenirken bacaklarına batan tırnaklar kumda kan izleri bırakıyor, sıcak acıyı yeni hissedişinden kaynaklanan yüksek çığlıkları Moonbyul'dan yardım istiyordu. Moonbyul gözleri dolarak bir şeyler yapmak için diğerlerinden bağıra bağıra yardım istese de halka bozulmuştu. Altmış kişilik Clètris kolonisinin içinde hayatlarını kaybedeceklerini bilmelerine rağmen son güçleriyle savaşmaya çalışıyorlardı ve hepsi artık kendi canının derdindeydi. Moonbyul Jihyo'nun parçalanmış bedenine ulaşmak için koşturduğunda üzerine iki Clètris atlayıp anında başını gövdesinden ayırdı. Kopan şah damardan boşanan kan her tarafa sıçrarken Chan ne yapacağını şaşırmış bir halde diğerlerini korumaya çalışıyordu.

"Dayanın, lütfen dayanın! Vazgeçmeyin!" diye bağırdı kalabalığa. Silah kullanmayı yeni öğrenen Felix'i arkasında tutmaya özen göstererek birkaç tane yaratığı yere serdi. Fazla yaklaşanları tekme ve kollarıyla geri savurmaya çalışırken bir yandan da diğerlerini kontrol ediyordu.

Bir anda, küçük bir evin üstüne bir Clètris hızla çıktı. Yüzünde korkunç gülümsemesiyle onları izlerken bir yandan mırılıdanıyordu;

"Çok komik, çok komik! Hepsini yiyin..!"

Chan biraz geri çekildikten sonra etrafı incelemeye başlayınca fark etti. Ordaki Clètris diğerlerinden farklı olarak bir iradeye sahipti, o Jeongin'di. Her ne kadar tanınmaz hale gelse de; gümüş saçlarından sadece birkaç tutam kafasında sallanıp vücudu çürüklerle dolu olsa da o Jeongin'di. Ürkünç bir şekilde parmaklarının açılmış ucundan kemikleri sızıyor, parçalanan dizlerindeki kurumuş kan ve ağzının sağında, diş etlerini gösteren büyük çürük Chan'ın midesini bulandırıyordu. Felix onu kolundan çekip bir Clètris'i boğazından vurdu ve dikkatli olmasını mırıldandı. Chan ise aklındaki soruya cevap bulmaya çalışıyordu; vücudu parçalara ayrılan bir insan nasıl bir Clètris'e dönüşebilirdi?

[...]

"Clètris'ler hakkında yeni bir güncelleme; sokaklardaki ölü insanlar bir anda Clètris'lere dönüşmeye başladı. Bu Mutant Clètris'ler önceden birer insan cesedi olduğu için bazılarında vücutlarının bazı kısımları, yenilmiş olduğu için yok; kolu veya bacağı olmayan yeni Clètris'ler sokaklarda tekrar terör estirmeye başladı. Bir yandan da bu Clètris'ler diğerleri tarafından parçalanıyor ya da onları gören herhangi bir normal Clètris aniden saldırganlaşıyor. Bazı Mutantlar tıpkı insan özelliği göstererek konuşabiliyor, seçim yapabiliyorlar, irade sahibiler. Umarız ki dünyanın her tarafında virüs panzehiri için çalışan bilim adamları Clèi sorununu en yakın zamanda çöze-"

Clèi |Chanlix [ara verildi] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin