0.4

159 25 132
                                    

"Şu an Sahra Çölü'ndeyiz, hyung."

Jeongin şaşkınca altın çerçeve gözlüklüye baktı. 

"Bunu nerden biliyorsun?" diye sordu keskin bir şüphe ile. Gözleri merakından dolayı hafifçe kısılmış ve koyu kahve irisleri keskin bakışları ile karşısındakini eziyordu.

"Uçak yaklaşık 32 saattir yol alıyor. Buradan Seul'e uzaklık 9000 kilometre civarı ve burda düşebileceğimiz tek çöl Sahra. Aksi taktirde otlu savan ormanlarına düşmüş olurduk."

"Peki bunları nerden biliyorsun?" diye sordu Jeongin şaşkınlığının yanına bir küçümseme katarak. Gözlüklü ise bıkmadan hemen ona cevap verdi;

"Harita bilimciyim."

Jeongin aldığı cevaba karşılık bekledi biraz ve ardından yine sordu;

"İsmin ne?"

"Kim Seungmin."

Chan duyduğu ismi aklına kazıdı. Demek bu bilge çocuk Seungmin'di. Hemen yanında duyduğu sesle kaşları çatıldı;

"Yani koskoca Sahra'da mahsur kaldık öyle mi? Ne yapacağız biz?! Nasıl kurtulacağız burdan?!"

Yanındaki kadının cümleleri, onunla birlikte hayıflanmaya ve ağlamaya başlayan insanların sesine karıştı. 

"Sakin olur musunuz?! Böyle endişelenir ve sokranırsanız nereye varabiliriz ha?!"

Herkesin ağzına bir sürgü çekildi sanki, Chan'ın öfkeli bağırışı ile susuverdiler. Jisung onu kolundan tutup sinirini bozan o insanlara yaklaşmasını engellemeye çalışırken bir yandan da sessizce ismini sesleniyordu. 

"Bakın, bir an önce Kızıl Deniz'e ulaşmamız gerek. Clèi Mısır'ı yakıp geçti. Şu anki hedefimiz Sudan şehri olmalı çünkü Mısır ve Sudan Kızıl Deniz'e kıyıları olan tek şehirler."

"Burda hiçbir şey yok, yönümüzü nasıl bulacağız!?" diye sordu Jeongin.

"Kuzey Yıldızı ile." dedi Jisung gözlerini kısarak. Ardından yanlarında toplanmış birkaç kişinin gözü ona döndü. Chan derin bir nefes alarak devam etti;

"Şimdilik yanımızdaki erzakları kullanarak dinlenmeliyiz, gece olunca Kuzey Yıldızı ortaya çıkacaktır, o çıktığı zaman nerede olduğumuzu ve hangi yöne gitmemiz gerektiğini de bulabiliriz."

"Geceyi beklemek yerine şuraya bir çubuk koyup Güneş'in en kısa gölgesinin yönünü kuzey farz edebiliriz." diye mırıldandı Changbin.

"Öğlen bitmiş bile, Changbin. Geceyi beklemekten başka çaremiz yok. Hem belki kuzey yıldızının yanında takım yıldızları da bize yardım edebilir."

Jisung'un çatılmış kaşlarıyla sarf ettiği sözler sonrası Changbin ve Chan başı ile onayladı onu. 

"Seungmin, bir şey sormak istiyorum, burada çöl aslanları var mı?"

"Evet var, burada çok iyi kamufle olan başka yırtıcılar da var. Boğa yılanları, çıngıraklı engerekler, akrepler, kertenkele ve gekolar, böcekler ve çöl tilkileri... Özellikle engereklere karşı çok dikkatli olmalıyız, kumların altında saatlerce saklanıp avlarını beklerler, korkunç sinsi hayvanlardır." 

"Bence çadırlar kurmalıyız, büyük siyah çuvalların içinde kumaş parçaları vardı."

"Çöl aslanlarına karşı da büyük bir ateş yakmalıyız, böylece yanımıza yaklaşamazlar."

Biraz daha tartıştıktan sonra Chan siyah poşetlere doğru yaklaşıp içindeki ince ve kalın kumaşları çıkarmaya başladı. Jisung, Changbin ve Seonghwa da yanında bitiverdiler. Kumaşları ayakta tutmak için birkaç dal ve metali birleştirdiler. Bu işten anlayan birkaç kişi daha onlara yardım etmeye başladı. İlk önce metal parçalarını uzunluklarına göre ayırdılar ve sonra kuma derince gömdüler, üzerine kumaşları attıklarında kapalı bir alan oluşacaktı ama yapacakları bu şey kırk altı insanı alacak kadar geniş olmayabilirdi. 

Clèi |Chanlix [ara verildi] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin