11.Bölüm 🍂

882 70 26
                                    

Kürşat Alaz
Sabah uyandığımda, duvardaki saate takıldı gözlerim ilk olarak. Saat dokuz olmuştu. Bugün haftasonuydu. Ofise gitmeyecektim. Evde dinlenmeyi düşünüyordum.

Yataktan kalkmadan önce, komodinin üstünde duran telefonumu aldım. Babam iki saat önce aramıştı ama telefonum sessizde olduğu için duyamamıştım. Orada saat daha ileri olduğu için, ona göre normal bir saatte aramıştı. Benim için çok erken bir saatti.

Fazla oyalanmadan babamı aradım. Umarım açabilirdi. Sonuçta yıllardır gitmemişti Türkiye'ye. Görüşecek arkadaşları olabilirdi. Üçüncü çalıştan sonra açıldı telefon.

"Aslanım." diyerek açtı telefonu. Sesi iyi geliyordu.

"Baba. Nasılsın? Yolculuk nasıldı? Akşam aradım ama ulaşamadım sana. Ya kapalıydı telefonun ya da çekmiyordu. İyisin değil mi?" diye konuştum hızlıca. Babam kısaca gülüp cevap verdi.

"Sakin ol kerata. İyiyim. Dün akşam bir arkadaşımla falan görüştüm sonra biraz da dışarıdaydım. Çekmemiş olabilir. Şimdi halanla ve amcanla oturuyoruz. Sana çok selamları var." deyince, arkadan halam ve amcamın da seslerini duydum. Onlarla sadece görüntülü konuşmuştum bugüne kadar.

"Sen de onlara selam söyle baba." dedim gülümseyerek.

"Aleykum selam oğlum. Eee sen neler yaptın bakalım? İyi misin? Yemeğini aksatmadın değil mi? Kapıları da sıkıca kilitliyor musun?" diye sordu. Kısa bir kahkaha atıp cevap verdim.

"Baba ben 26 yaşındayım ya unuttun mu?" deyince babam güldü. Hâlâ küçük bir çocuk sanıyordu beni. Ben de güldüm ve yataktan kalktım. "İyiyim. Yemeğimi aksatmadım. Kapıları da sıkı sıkı kilitledim merak etme." dedim ve odamdan çıktım. Mutfağa girip, kahve makinesine su ve kahve koydum. Telefonu omuzumla, kulağım arasında sıkıştırmıştım.

"Tamam tamam, anladım artık büyüdün. Ama sen hâlâ benim için bebeksin." deyince, gülümsedim.

"İyi ki varsın baba." dedim gülümseyerek. Babam da aynı şekilde cevap verdi.

"Sen de iyi ki varsın oğlum. Şimdi kapatmam gerekiyor. Kendine çok dikkat et." dedi. Ben de onu onayladım ve kapattık telefonu. O sırada, arkamdan gelen öksürük sesiyle irkildim. Arkama baktığımda, Metin'le karşılaştım. Doğru ya! Akşam fırtına çıkmıştı ve ben de burada kalmasını söylemiştim.

"Günaydın." dedi gülümseyerek. Şu an karşımda, üstsüz bir şekilde duruyordu. İlk kez bir erkeğin vücudundan etkilendiğimi farkettim. Yutkundum ve cevap vermem gerektiğini düşünerek konuştum.

"Günaydın." dedim ve kahve makinesine geri döndüm. "Kahve yaptım. Sabah kalkar kalkmaz kahve içmeyi çok severim de. Sen de ister misin?" diye sordum. Bu sırada da, devamlı kahve içtiğim kupamı çıkarıyordum.

"Olur, içerim." deyince, ona da bir kupa çıkardım. "Önce bir yüzümü yıkayayım." dedi ve banyoya gitti. Kupalara kahveyi koyarken, derin bir nefes aldım. Kahveleri doldurduktan sonra, kupaları masaya koydum ve odama gidip, bir penye aldım dolabımdan. Bedenlerimiz hemen hemen aynıydı. Penyeyi, sandalyeye bıraktım ve diğer sandalyeye geçip oturdum. En azından, penye giydiği zaman aklım karışmazdı.

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

EMANET *bxb*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin