5.Bölüm 🍂

1.5K 141 79
                                    

Kürşat Alaz
Metin'le yemek sonrası yola çıkmıştık. Beni eve bırakacaktı. Arabada sessizlik hakimdi. Ses olsun diye müzik açtı arabada. Türk şarkıları dinliyordu. Adam buranın hiçbir şeyine alışamamıştı sanırım.

"Türk müziği sever misiniz? İsterseniz yabancı açayım." dedi. Benim için pek farketmiyordu.

"Benim için fark etmez. Kulağıma hoş gelen müziği dinlerim." dedim. Gülümseyerek cevapladı.

"Aynı benim gibisiniz avukat bey. Ben de kulağıma hoş gelen müzikleri dinlerim." dedi. Ortak noktamız vardı ve bu iyi bir şeydi. Sanırım... Daha sonra devam etti sözlerine. "Kahve de içemedik. İsterseniz bir kafeye gidebiliriz." dedi. Daha fazla geç kalmak istemiyordum çünkü zaten babamla kutlama yapamadığımız için eksik hissediyordum.

"Kahveyi bizde içelim isterseniz." deyiverdim. Aslında böyle deneyecektim. Lafımı çevirmek de ayıp olacağı için vereceği cevaba hazırladım kendimi.

"Babanız rahatsız olmasın?" dedi sorar gibi. Yüzüme tebessüm yerleştirip cevap verdim.

"Yok ne rahatsızlığı? Sorun olmaz." dedim ve benim tarifimle, eve doğru sürdü arabayı. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra eve geldik.

Eve girdiğimizde salonda loş ışık vardı. Gözlerimle odayı taradığımda, babam bu kez annemin fotoğrafının asılı olduğu duvara yaslanmış, yerde oturuyordu. Kötü görünüyordu. Işığı tamamen açıp yanına gittim hızla. Önüne çöktüm ve yüzüne baktım. Ağlamıştı. Çok belliydi.

"Baba! Baba iyi misin?" diye sordum endişeyle. Yüzünde buruk bir gülümsemeyle bana baktı. Gözünden tek damla yaş düşerken cevap verdi.

"İyiyim aslanım. İyiyim." dedi ve gözünü sildi. "Sadece anneni çok özlüyorum." dedi. Benim de gözlerim dolmuştu. Ne sesini duymuş, ne yüzünü canlı canlı görebilmiştim annemin.

"Lütfen böyle yapma baba. Eminim bizi görüyordur şimdi ve çok üzülüyordur." dedim. Babam, yaşlı gözleriyle bana bakarken, odağı arkamda bir yerlere kaydı. Ben de o an Metin'i hatırladım.

Babam hızla gözlerini silip yerden kalktı. Ben de kendimi hemen toparlayıp misafirimizi tanıttım.

"Metin bey benim müvekkilim baba. Bugün gördün zaten." dedim. Babam başıyla onaylayıp Metin'e baktı. Metin de elini uzattı babama. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Kısaca tokalaştılar. O sırada da babam kendini tanıttı.

"Turgan Atasay. Memnun oldum." dedi. Metin de gülümsemeye çalışarak cevap verdi.

"Metin Gürhan. Ben de memnun oldum hakim bey." dedi ve bana döndü. "Kürşat bey, isterseniz kahve faslını daha sonra yapalım. İzninizle gideyim ben." dedi. Az önceki durumdan dolayı böyle diyordu. Bu çok aşikardı.

"Olur mu öyle şey Metin bey? Lütfen geçin oturun şöyle." diye odadaki koltuğu gösterdim. Ama dinlemiyordu beni.

Babam da odadan çıktı. Sadece biz vardık. Muhtemelen kendini toparlamaya gitmişti. Metin, bana biraz yaklaşıp cevap verdi. Sesini kısık çıkarmaya özen gösteriyordu.

"Kürşat bey... Babanız bu akşam iyi görünmüyor. Bence siz baba oğul biraz konuşun. Kahveyi başka bir gün içelim. Söz olarak kabul edelim bunu." dedi. Adam o kadar anlayışlı davranıyordu ki...

"Pekala o zaman size kahve sözüm olsun." dedim. Gülümseyerek cevapladı.

"Sözü aldım bile. Elinizden bir tuzlu kahve içmeden bırakmam sizi." deyip güldü. Tuzlu kahve? Açıkçası beni de güldürmüştü. Belli ki ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.

Kapıya kadar eşlik ettim ve ayakkabılarını giymesini izledim. Giydikten sonra elini uzattı. Ben de elimi uzattım ve kısaca tokalaştık.

"Hakim beye selamlarımı iletirsiniz Kürşat bey." dedi. Başımla onayladım ve cevap verdim.

"İletirim Metin bey." dedim gülümseyerek.

"Ben o zaman gideyim." dedi elini ensesine atarak. Geriye doğru iki adım atıp tekrar konuştu. "İyi geceler." dedi.

"İyi geceler." dedim ve bahçeden çıkıp, arabasına gidişini izledim. Arabasına gitti ve elini hafifçe kaldırıp selam verdi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim ve içeri girdim.

Portmantonun aynasından kendime baktığımda yüzümde aptal bir sırıtışın olduğunu gördüm. Hemen ifademi değiştirdim.

"Ne oluyor lan sana? Ne gülüyorsun aptal aptal?!" diye azar çekerken aynadaki yansımama, babamın sesini duydum arkamdan.

"Kiminle konuşuyorsun oğlum?" dedi. Yüzünde tedirgin bir ifade vardı. Gülümseyerek yanına gittim.

"Kimseyle. Hadi senle baba oğul bir kahve içelim. Hem de geç kalan kutlamayı yapmış oluruz." dedim. Omuzlarımdan tutup beni mutfağa yönlendirdi.

"Kahveler senden o zaman. Ben de gelirken pasta almıştım. Kutlama pastası. Onu da gömelim." dedi. Kıkırdadım sadece. Babamı böyle mutlu görmek beni de mutlu ediyordu. Babam benim hayatımdaki en büyük şansımdı.

Yorumlarınızı bekliyorum ✨️

EMANET *bxb*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin