🌙
Saat öğlen 1 geliyordu. Ayşe abla ortalıklarda gözükmezken hızlıca eşyalarımı bavuluma koymaya başladım. Artık burada kalamazdım. Gidecek bir yerim de yoktu ama kendime bir kaç gün idare edecek otel vesaire bir yer bulabilirdim. Bir yanım çok korkuyor ve burada kalmamı söylüyordu ,diğer yanımsa ölmeyi bile göze alıyordu. Çünkü burada olmak demek daha fazla eziyet çekmek demekti. Geçen gün yaşananların sonucunda başıma kötü bir şey gelmemişti yada ölmemiştim. Ama bir gelecek sefer ölebilirdim. Artık kendimi savunacak gücüm kalmamıştı çünkü.
Oldukça yavaş hareket etmeme rağmen karnımdaki yara acıyordu. Umursamayıp çizim defterimi ve bir kaç tane okuma kitabını sırt çantama attım. Yavaşça bodrum kattan üst kata çıkarken kimseye gözükmemeye çalışıyordum. Giriş kata geldiğimde koşar adımlarla dışarı çıktım. Bahçe kapısına kadar arkama bakmadan ilerledim. Bahçe kapısından da çıktıktan sonra etraf sanki yavaş çekimde hareket ediyor ve bedenim bir tüy kadar hafif bir cisim misali havada süzülüyormuş gibi hissediyordum. Usulca arkamda duran yetimhaneye baktım. Buradan çok önce çıkmam lazımdı. Ama Ayşe abla beni yanında tutmuştu. Kötü bir niyeti yoktu biliyorum ama 18 yaşımı dolduktan sonraki bir buçuk yıl benim için burada cehennem gibiydi. Fazla bir maaş almıyordum. Hatta maaş bile denmezdi aldığım miktara. Nasılsa burada kalıyorum ve yeme içme gibi gereksinimlerimi de buradan karşılıyorum diye kendime biriktirdiğim parayla son model bir telefon almıştım. Az da olsa bir miktar param vardı. Yetimhanenin eskimiş binasına son bir defa bakıp sahile doğru ilerledim. Ortaköyde bir yetimhanede kalıyorsanız gerçekten hayat güzeldi.
Ne güzel ama mükemmel bir hayat. Çok imrendim...
Derin bir nefes alarak kastettiğim şeyin bu olmadığını anlattım kendime. Yani denizi her istediğinizde görebilirdiniz ve benimde lise yıllarım burada geçmişti neredeyse. Okuldan önce erken kalkar buraya gelirdim , okuldan sonrada aynı şekilde soluğu deniz kıyısındaki banklarda alırdım.
Yavaş yavaş yürüyerek normalde yarım saat - kırk beş dakikada yürüyeceğim yolu iki saatte yürümüştüm. Sızlanmıyordum çünkü bir yere yetişmiyordum , zaten bir yer bulamazsam sahilde oturacaktım tüm gece.Saat dörde çeyrek varken sahile gelmiştim. Boş boş oturup etrafı izlerken göğüs çantamdan sigaramı çıkardım. Sigara içerken ne kadar acıktığımı farkettim. İlerdeki mekana gözüm iliştiğinde son kalan param bile buraya girmeme yetmez diye düşündüm.
🌙
O korkak yanım nerdeydi şuan hiç bilmiyorum. Sadece oturup boş boş etrafa bakıyordum. Çantamdan bir sigara çıkardım ve yaktım. Derin bir nefes çektiğimde gözlerimi saatime çevirmiştim. Saat neredeyse akşam 7 olmuştu . O kadar zamandır neredeyse bilinçsizce burada oturuyordum. Sigaramı söndürüp ileri attığımda kendime kızmıştım, çünkü başkası yapsa ayıplar ve arkasından konuşurdum. Ama
gerçekten hiç mecalim yoktu. Akşam olduğu için hava sabaha göre daha soğuktu. Gökyüzü kapkara bulutlarla kaplı ama tek bir tane dahi yağmur damlası yoktu.
Gözüme ilerideki hareketliliğe takıldığında onları izlemeye başladım. Mekanın dışında bir sürü adam dizilmiş ve onların karşısında ne yapmaları gerektiğini anlatan adamı pür dikkat dinliyorlardı. Akşam kesinlikle bir davet vardı. Bir kaç saat daha onları izlemeye devam ettim. Sürekli koşuşturma halinde olan adamlar saat 9'a yaklaşırken hareketleri durulmuş ve kapıdaki yerlerini almışlardı. Bense oturmaktan uyuşmuş olan bacaklarımla birkaç daire çizdikten sonra yerime oturmuş onları izlemeye devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
Teen FictionBirbirinden bağımsız iki gencin yıllar önce kaderleri bağlanır. Ama kader ya bu değişir. Bağlandıkları yerden değilde öncesinden birbirlerine kavuşurlar. Peki lekeyi öğrenince ne yapacaklar. Kaderleri baştan mı yazılacak?...