Bir haftadır buradaydım. Gidecek bir yerim yoktu o yüzden bana müsade hadi ben kaçtım diyemiyordum. Akgün ve Kara ile de iyi anlaşıyorduk. Akgün daha çok bi abi gibi yaklaşıyordu bana , saçma sapan espiriler yapıp benimle sürekli uğraşıyordu. Kara daha soğuktu ona göre ama ... ama ne ? Onu her gördüğümde içimde garip bi sarılma isteği oluşuyordu. İçimdeki o ağlayan küçük kızın sırtını kimse sıvazlamamıştı, bir nasılsın diyen bile olmamıştı. O yüzden Karayı nereye koyacağımı bilmiyordum.
Yavaşça yataktan kalktım ve Fatma ablanın yanına indim. Fatma abla akşam için bir şeyler hazırlıyordu. Sabah kahvaltıda tektim ve saat 5 olmuştu ama eve gelen kimse yoktu.
"Fatma abla ne zaman gelirler?"
Fatma abla gülümseyerek " Gelirler bir saate kadar. Sıkıldın mı? "
Kafamı belli belirsiz salladım. Devam etmeyeceğimi anlayınca konuşmaya devam etti.
"Senin ailen yok mu ? Merak edenin ..."
Sözünü kesip " Öldüler. " dedim.
Mahcup bir ifadeyle bana bakıp özür diledi sorduğu soru için. Önemli olmadığını belirttim ve masadaki bardağa su doldurup içtim. Fatma abla konuyu değiştirmek için bir şeyler aradığı belli olan bir ifadeyle bana kaçamak bakışlar atıyordu. Bir kaç dakika geçtikten sonra" Bizimkilerle de iyi anlaştın"dediğinde gülümsedim. Akgünle Karadan bahsediyordu.
" Evet Akgün çok iyi biri. İlk tanıştığımızda beni kaçırdığını zannetmiştim. Ama hem kendi açtığı beladan hemde dışarıda kalmaktan beni kurtardı. Hiç art niyetli değil gibi geliyor bana. Tabii bunu zamanla göreceğiz. " deyip güldüğümde Fatma ablada bana eşlik etmişti.
" Akgün öyledir. Yani hep öyleydi. Annesi gibi. Sıcak kanlı , nerede yardım edilmesi gereken bir şey varsa o orda. Seni de nerde gördü yanına geldi bilmiyorum ama eminimki yardıma ihtiyacın olduğunu hissetmiştir. "
Kafamı salladım. " Gidecek bir yerim yoktu. Öylece sahilde oturuyordum. " derin bir nefes aldım , nefesimi geri verirken de " sonrasını biliyorsun. " dedim.
" Peki Karayla aranız nasıl ? O Akgüne göre biraz.." deyip doğru kelimeyi aradı. Negatif bir kelime aradığı ifadesinden belli oluyordu.
"Soğuk mu? " diye sordum kaşlarımı kaldırıp. Evet anlamında başını salladı.
" Bilmem yani soğuk diyemem ben. Normalde bende öyleyim. "
"Nasıl yani? " dedi tezgaha yaslandığında.
" Yani konuşmam kimseyle , muhattap olmam. Geride dururum , olayları oradan izlerim ve ucu bana dokunmadığı sürece müdahale etmem. Arkadaş canlısı değilimdir pek. He hiç arkadaşım yok mu ? Yok " dedim duruşumu düzeltirken devam ettim.
" Yurtta yada lisedeyken olanlarda öyle anlık olan şeyler, tanıdık misali " dediğimde gülmüştü.
" Yani Kara sana göre normal , Akgün fazla samimi. " dedi sorarcasına.
" Yanii " dedim kıvırırcasına. Çünkü ikisinide benden daha iyi tanıyordu. Benimkiler tahminlerim ve bir hafta da kazandığım izlenimlerdi sadece.
" Tuhaf. " dedi. Kaşlarımı çattığımda neden dercesine bir ifadem vardı.
" Yani genellikle insanlar Akgünü daha iyi anlatırlar ama sen Karayı seçtin. "" Kimseyi seçme..." lafımı tamamlayamamıştım. Çünkü içeri Kara girmişti.
" İyi akşamlar." Diyerek yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu.
" İyi akşamlar " deyip önüme döndüm. Umarım beni duymamıştır. Bir kaç dakika öyle durduktan sonra kolumu masaya yerleştirip kafamı üzerine koydum. Yüzüm Karaya dönüktü. İstemsizce onu inceleme başlamıştım. Kesinlikle abisinden daha yakışıklıydı. Saçları , kaşları ve gözleri aynı karalıktaydı. Tenide esmerdi ama saçlarının yanıda beyaz kalıyordu. Belirgin yüz hatları ve suratına yakışan burnu ve dudakları vardı. Sakalı yok denecek kadar azdı. Üzerinde ilk iki düğmesi açık , kolları kıvrılmış bir beyaz gömlek vardı. Altına da siyah taşlanmış bir kot pantolonla beyaz spor ayakkabı giymişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
Teen FictionBirbirinden bağımsız iki gencin yıllar önce kaderleri bağlanır. Ama kader ya bu değişir. Bağlandıkları yerden değilde öncesinden birbirlerine kavuşurlar. Peki lekeyi öğrenince ne yapacaklar. Kaderleri baştan mı yazılacak?...