Gökhan Türkmen//Aşk
Madrigal//Dip
Güncel Gürsel Artıkay//Hasret
Aşk gerçekten var mıydı? Bu kadar hızlı olabilir miydik aşık? Ve en önemlisi aşk neydi?
Kara içeri girdikten sonra aklımda dönen sorular bunlardı. Kendimi geri çekmeyeceğimi söylemiştim ancak onun bana olan tavırlarını da ölçmem gerekiyordu. Bir aptal gibi kapılıp gitmek istemiyordum canımın acımasına müsaade etmiş olsamda. Elimdeki sigara daha yarıya gelmeden terasın kapısı açılmıştı. Parmaklıklara kalçamı dayayıp ona döndüğümde yanıma gelmemiş karşımdaki salıncağa hafif yayılarak oturmuştu.
"Üşüyeceksin."
Bana karşı söylediği en sık şeylerden biriydi. Üşüyeceksin. Birazcık üşümekten zarar gelmezdi. Elimi dudaklarıma tekrar götürürken "Dinç tutar." Dedim.
"Nereye gittin."
"İşim vardı."
Derin bir nefes alırken istediğim cevabı alamamanın verdiği sinirle ona arkamı dönmüştüm. Yılbaşı gecesi ne tür bir işin olabilirdi ki. Belli ki birisinin yanına gitmişti.
Ama erken dönmüştü.
Neyi değiştirirdi. Ne yaptığını söylemediği sürece benim için işi birisi olarak kalacaktı. Sigaram bittiğinde küllüğe çöpünü atıp yanına oturdum.
"Sence işimize yarar bir şey çıkacak mı o dosyalardan."
Soruyu sorarken gri bulutlarla kaplı gökyüzünü izliyordum.
"Bilmiyorum. Çok önemliyse bu usb neden annende kaldı da Begüm giderken almadı?"
Haklıydı. Bu söylediği şey orada bulacaklarım hakkındaki beklentimi biraz da olsa azaltmıştı. Begüm'ü bulmak bizim için çok önemliydi. Akgün'ün söylediği şeye göre sadece eski adresi vardı elimizde. Eğer gerçekten istihbaratçıysa sadece kendisi saklanmıyor, devlet tarafından da korunuyordur. Bu da bizim işimizi zorlaştırırdı. Begümden sonraki hedefim babamdı. Babamı bulacak ve her şeyi ilk ağızdan öğrenecektim. Belki de doğru değildi. Haberler, Akgün'ün bildikleri...
Hatırladığım o adamı kaybetmek istemiyordum.
Yanağımda hissettiğim elle kafamı Kara'ya çevirdim. Eli sol yanağımın altında kalırken suratımı bir kedi gibi eline sürtmüştüm. Gözümden birkaç damla yaş süzülürken ağlamıyordum. Buna ağlamak denemezdi. Onlar kendileri kaçmıştı.
"Bir rivayete göre ..." diye söze girmişti Kara.
"Yeni yıla nasıl girersen öyle gidermiş." dedi eliyle yanağımı okşarken "O yüzden ağlama."
Dudaklarım kıvrılırken şehrin uzakta kalan gürültüsü artmış, havai fişekler patlamaya başlamıştı. Her şey sanki yavaş çekimde ilerliyordu. Kafamda bu sahnenin arkasına bir şarkı koymuş, anı sanki üçüncü bir kişi gözüyle izliyormuş gibiydim. Arkada Dip'in güzel melodisi çalarken kafamı elinden kaldırıp ona uzandım. Sarıldım. Sımsıkı. Şimdi ağlıyordum işte hemde gülerek. Kollarını bana sararken "Böyle mi girmek istiyorsun yeni yıla?" diye sordu. Kafamı aşağı yukarı onaylar bir biçimde sallarken gülüşün güzel tınısı kulaklarımı doldurdu. Biraz daha öyle durmama izin verdikten sonra ilk önce beni kendinden uzaklaştırdı ardından kucağına çekip oturttu. Ellerini belimde birleştirirken suratını izliyordum. Suratıma yapışan saçlarımı bir eli ile çekip kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Yılbaşı gecesi ne işin vardı?"
Kaşlarını kaldırırken konuşmuştu. "İlla öğreneceksin yani."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
Teen FictionBirbirinden bağımsız iki gencin yıllar önce kaderleri bağlanır. Ama kader ya bu değişir. Bağlandıkları yerden değilde öncesinden birbirlerine kavuşurlar. Peki lekeyi öğrenince ne yapacaklar. Kaderleri baştan mı yazılacak?...