İrem- Hayalet Sevgilim
Yavaş yavaş bilincim açılırken hala Kara'nın kollarındaydım. Onu uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıkıp kendi odama gittim. Üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Kendime bakamıyordum. Çünkü gözlerimdeki enkazı görmeye hazır değilmiş gibi hissediyordum.
BENİM BABAM ANNEMİ ÖLDÜRDÜ !!
BENİM BABAM ANNEMİ ÖLDÜRDÜ !!
BENİM BABAM ANNEMİ ÖLDÜRDÜ !!
Kafamda sadece bu dönüyordu. Kaybolmuş çocuk gibi sokak sokak geziyordum zihnimin sokaklarında. Gidecek bir yerim, varacak bir sonucum yoktu. Düşüncelerimin ağırlığına daha fazla dayanamayıp kendimi dizlerimin üzerine bıraktım. Yere kapanmış bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Birkaç dakika sonra kapının açılma sesi geldi. Biri yanıma çömelip beni doğrultmaya çalıştı. Hızlıca kafamı çevirip gelen kişiye baktığımda Akgün'ü gördüm. Kanımın çekildiğini hissetmiştim sanki. Sinir bütün bedenimi ele geçirirken hızlıca doğruldum ve onu kendimden uzaklaştırdım.
"Dokunma bana!" diye sinirle bağırdım. Ne yapacağını bilmez bir halde oda yerden kalktı. Bir adım bana doğru atınca tüm gücümle onu göğsünden ittirdim.
" Biliyordun " dedim. Hayır demesini ister bir halim vardı. Kimsesizliğin kucağından sıyrıldığım bu ilk limanda sarsılmak istemiyordum. Bildiğini bildiğim halde hayır demesini istiyordum.
Hiçbir şey demeden kafasını eğdi. Bu biliyordum demekti. Yaklaşık 3 haftadır buradaydım. Bana abilik yapan, koşulsuz güvendiğim derdimi açtığım insan bana hayatımın en önemli taşını söylememişti. Üstelik bu taş benim hayatımın temelini oluşturuyordu. Bildiklerim ve bilmediklerim bu taşla başlıyordu. Ama bu taş değildi. Süngerdi. Birisi onu öylece koyup, şimdi de çekmiş; anılarımı, çocukluğum hakkında kurduğum her şeyi iz bırakmadan silmişti. Boşluğa düşen zihnim şimdi hiçbir şeyi kabullenmiyordu. Özellikle de Akgün'ün yaptığını.
Sinirle ellerimi Akgün'ün göğsüne vurdum. Vurmalarım ve bağırmalarımı tepkisiz bırakıyor , rahatlamam için onu paralamama izin veriyordu. Belimden başka bir elin tutuşuyla havalandım. Beni kaldıran kişi Karaydı.
" Dur " dedi uyarı dolu bir sesle. Bir kaç saniye daha debelenip , beni bırakmayacağını anladığımda durdum. Beni yere indirdiğinde sinirle soludum. Gözlerim dolu dolu bir kaç saniye sakinleşmeyi bekledim.
" Çık dışarı "
Dediğim şeyle Akgün yavaş adımlarla odadan çıktı. Kara hala odadaydı. Kafamı ona doğru çevirip " Sende" dedim. Elini uzatıp kolumu tutmak istediğinde kendimi geri çektim.
" Yalnız kalmam lazım. " dedim. Gözlerine anlayış beklercesine bakıyordum. Birkaç saniye gözlerimin içine baktı. Onunkiler ifadesizdi. Havada kalan elini yumruk yapıp indirdikten sonra odadan çıktı.
🌙
O günden sonra odamdan hiç çıkmadım. Üç gün olmuştu. Biraz düşünüp kafamı toparlamam lazımdı. Şimdi yatağın ucunda oturmuş ifadesiz suratımı kararlı gözlerimle izliyordum. Bir karar vermiştim. Aslında çoktan yapmam gereken şeyi yapıp, kendi ayaklarım üzerinde durmam lazımdı. Bu yer bana yabancıydı. Sadece ben ev yapmak istemiştim. Akgün'e kırgındım, beni buraya getirirken ne düşünüyordu bilmiyorum ama bana düşündürdüğü tek şey sahip çıkılmışlık ve yalnız olmadığımdı. Küçük bir kız çocuğu gibi hayallere kapılmış ve ona inanmıştım. İçimdeki güvensizlik her yanımı işgal etmişti, onun bunları iyi niyetle yapmış olma ihtimalini silip atıyordu zihnim. Ona duyduğum yabancılaşma bir yandan da Kara hakkındaki düşüncelerimi de etkiliyordu. Akgün'ü tanımadığım gibi Kara'yı da tanımıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leke
Teen FictionBirbirinden bağımsız iki gencin yıllar önce kaderleri bağlanır. Ama kader ya bu değişir. Bağlandıkları yerden değilde öncesinden birbirlerine kavuşurlar. Peki lekeyi öğrenince ne yapacaklar. Kaderleri baştan mı yazılacak?...