oncellikle enisten duygularınla tesekkur etmek istiyorum 1k icin sonra da hepinizi yiyorum
.
Kameramı çantasından çıkarıp elime alırken arkamda sırayla okul merdivenlerinin önüne dizilmiş öğrencileri azarlayan Bayan Kim'in sesini görmezden gelmeye çalışıyordum. Daha dersin başlamasına yarım saat vardı ve sabahın köründe sınıf fotoğrafı istediği için dikmişti bizi buraya.
"Yeonjun sen uzunsun arkaya geç." dedim önde duran bedenini fark ettiğimde. Cidden bir an önce olsa da bitse diye düşünüyordum ve bunu düşünenin tek ben olmadığımı da biliyordum. Felix merdivenlerin yukarısında demirlere yaslanmış, uykulu gözlerle beni izliyordu.
"Tatlım herkes yerini aldı, birkaç tane deneyelim bakalım." dedi Bayan Kim ve sırayla dizilmiş öğrencilerinin en sağında yerini aldı.
Kafamı sallayarak birkaç adım geri atıp kamerayı yüz hizama çıkardım. Herkesin kolayca kadraja girmesi işime gelmişti. Çekme işini hallettiğimde
"Tamamdır." dedim Bayan Kim'e bakarak. Hemen yanıma adımladı."Şimdi bakabilir miyim canım? Yoksa sen attığında mı bakabilirim? Nasıl yapalım?"
Kısaca çektiğim fotoğrafları gösterdim. Hoşuna gittiğine dair bir şeyler söyleyip teşekkür etmişti. İşte okul zamanı hep bu tür fotoğraflar çekmek durumunda kalıyordum. Şikayetçi değildim ama şu an götüm donmuştu. Bu zamanı sevgilime ayırmak ilk uyandığımda daha cazip gelmişti ama istediğim gibi olmamıştı.
Kamerayı çantasına koyarken yanımdaki adım sesiyle Lix olduğunu düşünerek kaldırdım kafamı ama beklediğim bedenle karşılaşmamıştım.
"Selam Changbin." dedi karşımdaki ince ses.
"Selam Jiyeon."
Jiyeon'la ortaokuldan beri birbirimizi tanırdık ama sıkı arkadaş olduğumuz söylenemezdi. Genelde ihtiyaç ya da gereklilik harici de konuşmazdık nu yüzden bir şey isteyeceğini düşünmüştüm.
"Bir şey mi isteyecektin?"
Elini saçlarından geçirdi önümde ileri geri sallanırken. "İstemek denir mi bilmiyorum ama," sonra gözlerini etrafta gezdirdi utandığını belli ederek. "Bugün önemli bir işin yoksa çıkışta bir şeyler yapalım mı?"
Sorusu kaşlarımın havaya kalkmasını sağladı, şaşkınlığımı gizleyememiştim. Birileri sevgilim olduğundan bihaberdi anlaşılan.
"Ben-" Daha cevap veremeden araya giren ses ona bakmamı sağladı.
"İşi var maalesef, benimle." dedi Lix yüzündeki sahte gülümsemeyle. Sonra kafasını bana çevirdi. "Üşüdüm kantine gidelim mi sevgilim?"
Her şey saniyeler içinde gerçekleşirken gülmemi engelleyemedim. Jiyeon'un dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı Felix'in bana sevgilim demesiyle ama bir şey diyemeden kafasını sallayarak ayrıldı yanımızdan. Ben de yüzümdeki gülümsemeyi silmeden bir kolumu Lix'in omzuna atarak okula doğru yönlendirdim bedenlerimizi.
"Kabul etmeyecektin dimi?" Yandan suratıma bakıp gözlerini büyülterek bunu sorması komiğime gitmişti. Onu gıcık etmeyi seviyordum çünkü her zamankinden daha tatlı geliyordu gözüme. Bu sebepten sessiz kalma hakkımı kullandım.
Kaşları havaya kalkarken "Kabul mü edecektin lan?" diye yakındı. Alt dudağımı dişlerim arasına alıp gözlerimi yüzünde sabitledim.
"Etseydim n'apardın?"
Küçük işaret parmağıyla sol bacağımı gösterirken konuştu. "Bu bacağını alır götüne sokardım, sürahi gibi gezerdin Changbin."
Bunun gerçekten olabilme ihtimalini kafamda hesapladığımda beynim karşımda Felix olduğunu hatırlattı bana. İmkansızı olduran bir yapısı vardı ve bazı konularda ne kadar iyi olsa da bazılarında korkutucu olabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can i call you tonight
Fanfictionokulun yaramaz çocuğu felix, changbin'den fotoğraflarını çekmesini ister. - [changlix, chanmin, minsung, hyunin] tamamlandı.